Eğitim, gerici abluka altına alırken İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından yapılan paylaşımlarda yalnızca dini içerikli seçmeli derslere dikkat çekildi. Öğrencilerin iradesinin yok sayıldığını söyleyen eğitimciler ise tepkili.

Okullarda zorunlu din dersi dayatması
Fotoğraf: AA

Deniz GÜNGÖR 

Eğitim alanındaki gericileştirme, "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" projesi, tarikat ve cemaatlerle yapılan protokollerle sürerken bu kez de seçmeli ders dayatması başladı.

Son başvuru tarihi yarın olan seçmeli derslere ilişkin çeşitli İl Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından yapılan duyuruların yalnızca dini içerikli derslerle sınırlandırılması dikkat çekti. Denizli İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 2024-2025 eğitim-öğretim yılı için sosyal medya hesabında ise seçmeli derslerin duyurusu “Dersimi Seçiyorum, Dinimi Öğreniyorum” başlığıyla paylaşıldı.

Toplamda üç kategoriden oluşan seçmeli derslerden biri olan dini içerikli dersler, “Kuranı Kerim, Peygamberimizin Hayatı, Temel Dini Bilgiler, Görgü Kuralları ve Nezaket, Kültür ve Medeniyetimize Yön Verenler” başlığı altında toplandı. Öğrencilerin, kategorilerin her birinden en az bir ders seçmesi zorunlu kılındı. Böylelikle, öğrencilere seçmeli ders adı altında ayrıca din dersi dayatıldı.

DAYATMACI DERS SEÇİMİ

Öğrencilere dini derslerin dayatılmasına tepki gösteren Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Evrim Gülez, “Okul idareleri öğrencileri olabildiğince zorunlu bir seçmeli dersin içerisine itiyorlar. Hazırlanan kategorilerde birinde fizik, matematik var ancak torbanın üçüncüsünde ise dini içerikli dersler bulunuyor. Öğrenci bütün torbalardan bir seçmeli ders seçmek zorunda kaldığı için zorunlu olarak bir tanesi dini referanslı derslerden oluyor” dedi. Seçmeli derslerin öğrencilerin yeteneklerine, ilgisine ve pedagojik durumuna uygun olarak seçilmesi gerektiğini vurgulayan Gülez, söz konusu uygulama ile öğrencilerle velilerin iradelerinin hiçe sayıldığını aktardı. 

İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin seçmeli derslerden yalnızca dini içerikli derslerin paylaşımını yaptığına dikkat çeken Gülez, “Öğrencilere her şey bir dini referans biçimde anlatılıyor. Milli Eğitim’in sayfalarında da bunlar paylaşılıyor. Seçmeli ders uygulamasının başlatıldığı ilk yıldan beri zorunlu seçmeli ders değil, öğrencilerin ilgisine, ihtiyacına ve velilerin onayına göre bir ders seçimi yapılması gerektiğini söylüyoruz” ifadelerini kullandı. 

TİCARİLEŞMENİN ZEMİNİ 

Gülez son olarak şunları söyledi: “Sanmayın ki yalnızca halkın yoksul kesimi ve birtakım okullarda bu dersler seçiliyor. Aksine bütün okullarda aynı sistem geçerli. Ayrıca dini-gerici dediğimiz eğitim yalnızca devlet okullarında var. Özel okullarda böyle bir sistem yok. Seküler, laik yaşamı savunan veliler zorunlu olarak çocuklarını özel okullara yazdırmak zorunda kalıyorlar. Bu da eğitimdeki ticarileşmenin de alt zeminini oluşturuyor. Çocukların seküler, dini referanslardan yalıtılmış bir eğitim alabilmesi için veliler çocuklarını muhakkak özel okullara yazdırmak zorunda kalıyor. Burada bir çark dönüyor.” 

*** 

Sınıfta ‘şeytan taşlama’ dersi 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı’yla ortak yürüttüğü "Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum" (ÇEDES) projesi kapsamında Bitlis'te bir okulda öğrencilere 'şeytan taşlatıldığı' ortaya çıktı. Cumhuriyet'in haberine göre, Bitlis’in Hizan ilçesindeki Nurs Ortaokulu’nda 7. sınıf öğrencilerine ‘hac ibadetini öğretmek’ amacıyla sınıfa Kâbe’yi temsilen bir maket kondu. Maket etrafında tavaf eden öğrenciler daha sonra sınıfta ‘şeytan taşlama’ provası da yaptı. Öğrenciler ‘şeytan taşlama provası kapsamında sınıf duvarlarına taş fırlattı.