Eğitimcilerin, velilerin ve öğrencilerin gözü 6 Eylül’de. Ancak vakaların on binin üzerine çıkması okulların akıbetine dair endişeleri artırıyor. Eğitimciler okulların kayba tahammüllerinin kalmadığını söylüyor.

Okulların kayba tahammülü yok

MERAL DANYILDIZ

Yaklaşık iki yıldır koronavirüs nedeniyle bir açılıp bir kapalı tutulan okulların akıbeti hâlâ belirsiz. Covid-19’un ülke genelinde görüldüğü tarihten bu yana ilk kapatılan yerlerden biri olan okulların vakaların 11 bini aşmasıyla yeniden açılıp açılmayacağı bilinmiyor. Eğitimci ve velilerin gözü okulların açılacağı tarih olan 6 Eylül’deyken, endişeler okulların açıldıktan kısa bir süre sonra tekrar kapatılması yönünde.

Yaklaşık 6 milyon çocuğun uzaktan eğitime erişemediği bu süreçte öğrenim kayıpları arttı. Birçok ilkokul öğrencisi okuma yazma dahi öğrenemeyerek tatile girdi. Üniversite öğrencileri de koronavirüsten payını aldı. Birçok öğrenci, yüz yüze görmesi gereken dersleri online olarak takip etmeye çalıştı. Gençlerden bazıları bölümüyle alakalı herhangi bir fikri dahi olmadığını söyledi. MEB’in son verilerine göre 5 milyon 368 bin öğrenci uzaktan eğitimden hiç faydalanamadı. Öte yandan uzaktan eğitimi aktif kullananların ise büyük çoğunluğu cep telefonuyla eğitim aldı. MEB’e göre öğrencilerin yüzde 60’ı dersleri cep telefonundan takip etti. Yüzde 31’i bilgisayarla derslere bağlanırken yalnızca yüzde 9’u tabletle dersleri takip edebildi. BirGün’e konuşan uzmanlar, okulların daha fazla kayba tahammülü kalmadığına vurgu yaptı.

Uzaktan eğitim sürecini ve bundan sonrasını BirGün’e değerlendiren Rehberlik Uzmanı Onur Soğuk, vakaların hızla artmasının endişe yarattığını söyledi. “Okullar açılacaktır ama vakalar düşmeyeceği için sonra tekrar kapatılacağı endişesindeyim” diyen Soğuk, okulların tekrar kapatılmasının çok büyük zararlar verebileceğinin altını çizdi. Soğuk, şöyle konuştu: “Öğrencilerimizin ve eğitim sistemimizin bir gün bile okulların açılmamasına tahammülü yok. İki yıldır okullar kapalı. En büyük zararı okula başlama yaşındaki çocuklarda. Birinci sınıflar şimdi ikinci sınıfa geçtiler, onda da uzaktan eğitim aldılar. Okuma yazma bile öğrenememiş durumdalar. Bence yapılan en büyük hata MEB’in tüm Türkiye’de okulları kapatmasıydı. Hâlbuki bölge bölge düzenlemeler yapılabilirdi. Sağlık Bakanlığı ile MEB iyi bir eşgüdüm içerisinde olup, daha ferah olan yerlerde okulları açmalı.” Özellikle ilkokul seviyesindeki çocukların mümkün mertebe okula gitmesi gerektiğini dile getiren Soğuk, MEB’in hâlâ eylem planı olmamasına tepki gösterdi ve ekledi: “Salgın koşulları gözetilip geri kalmış, teknik olanaklardan sıkıntılı çocuklarımızın olduğu bölgede okulların açılması lazım. Ekonomi için oteller açılıyor ama eğitim de çok önemli. Aynı fedakârlıkların okullar için de yapılması lazım. En önemli şey alt yaş grubu. Çocuklar okuma yazma öğrenemediler. ‘Avrupa’da da okullar kapatılıyor’ diyorlar. Onlarda daha sağlıklı bir eğitim sistemi olduğu için o kadar etkilemiyor. Bizim zaten sallantıda olan bir eğitim sistemimiz var. Gerekli önlemler alınıp okulların mutlaka açılması lazım. Ağustos ayı geldi, hâlâ eylem planı yok. MEB’in toplumu, velileri ferahlatacak bilgiler vermesi lazım.”

EN FAZLA KAPALI TUTAN ÜLKELERDEN

Eğitim Uzmanı Ali Taştan da 6 Eylül’de okulların açılabileceğini düşünmediğini söyledi: “Çünkü 2020’de birkaç vaka varken okulları kapatmıştık. Bir tek okullar kapalı her yer açık. İktidarın öncelikleri neler? Turizm, ekonomi. Bunun için her türlü riski göze alırken okullarımızı açma cesareti gösteremiyor. Biz dünyada en fazla okulları kapalı olan dördüncü ülkeyiz. Eğer siyasi iktidar eğitime önem vermiş olsaydı zaten okulları açık tutabilirdi. Vaka sayıları daha da artacak çünkü bayram sonrası bu sayı yükselecek. Eylülde de çok sağlıklı bir şekilde açılacağını düşünmüyorum. Çocuklarımızın şimdi yaklaşık iki yıllık bir kaybı var. Okullar yine açılmazsa öğrenme kayıpları büyüyecek. Zaman aralığı genişlediği için çocukların öğrendiklerini unutmalarına sebep olacak.”

Taştan, sözlerini şöyle noktaladı: “Biz çocukların mevcut durumunu da korumayacağız. Beşinci sınıftaki bir çocuğun seviyesi üçüncü çocuk seviyesinde olacak. Eylül ayında yine bildiğimiz manzaralarla karşılaşacağız. Çocuklar evde, bir kısmının tableti, televizyonu olmayacak, EBA’ya ulaşamayacak. Ulaşsa bile bunun bir faydası yok. Çünkü yüz yüze eğitimin yerini tutmayacak. Her şeyi öncelikli sıraya alan iktidar eğitimi en son sıraya koyuyor. Çünkü eğitilmemiş kitle iktidar için bir oy deposu.”