Mehmet ÖZÇATALOĞLU Son günlerde nitelikli okurun dikkatini çeken, adıyla ilgi toplayan bir kitap var. ‘Kitap Kokusu’. Mustafa K. Erdemol’un yazdığı ve Can Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan kitapla ilgili yazarıyla söyleştik. >>Kitap kokusunu hissedebilmek için öncelikle iyi bir okur olmak gerekli. Kitapta tanımlamışsınız ama daha geniş olarak tanımlamanızı isteyeceğim. Kimdir iyi okur? “Önüme gelen her […]

Okumaktan  zevk almak
Mehmet ÖZÇATALOĞLU

Son günlerde nitelikli okurun dikkatini çeken, adıyla ilgi toplayan bir kitap var. ‘Kitap Kokusu’. Mustafa K. Erdemol’un yazdığı ve Can Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan kitapla ilgili yazarıyla söyleştik.

>>Kitap kokusunu hissedebilmek için öncelikle iyi bir okur olmak gerekli. Kitapta tanımlamışsınız ama daha geniş olarak tanımlamanızı isteyeceğim. Kimdir iyi okur?

“Önüme gelen her kitabı okurum” diyen kişi iyi okur sayılmaz. Çeşitlendirilmiş okumaları değerli bulurum ama bunun da bir disiplini olmalı. Her bilgiden, olabildiğince haberdar olma çabasıyla farklı kitaplar okumakla ‘önümüze gelen her kitabı’ okumak arasında fark var. Okuma yazmayı öğrendiğimiz dönemden geldiğimiz yaş hangisiyse, o yaşa kadar bildiğimiz ne varsa ‘genel kültür’ diye adlandırılıyor, bu kültürü genişletecek bilgilendirmeler için elbette değişik konulu kitaplar okunur, ama bu okuyanı bir bilgi hamalına dönüştürmemeli. Ayrıca genellikle küçümsenir ama kitap okumanın ikinci önemli gerekçesi ‘okumaktan zevk almak’tır. Bu zevki tatmin amacıyla da elbette çok okunabilir. Ancak, ‘iyi okur’, sağlam bir tarih anlayışına sahip olan, okumalarını bu zemine oturtan kişidir.

>>Türkiye’de kitap, ihtiyaç listesinin 235. sırasında. Bunda ekonomik nedenler birincil etken olarak gösterilse de sayısının yetersiz olmasına rağmen var olan kütüphaneleri de kullanmıyoruz. Kitap kokusuna yönelik bir duyarsızlığımız var. Özellikle son sürüm teknolojik araçlardan geri durmuyorken kitaplara karşı bu mesafenin başka bir açıklaması da olmalı. Ne dersiniz?

Sözlü geleneğe düşkün bir halkız. Yazılı kültürle pek işimiz olmamış. Sözel edebiyat, destanıyla, hikâyesiyle, şiiriyle daha yaygın. Bir felsefe geleneğimizin olduğu da söylenemez. O nedenle yazılı ürün çok olmadı bizde. Bunu belki aşmak üzereyken şimdi bilgiye erişimin kolay olduğu bir çağda, hap gibi bilgilerle idare eder duruma geldik. Kolay ulaşılan, zahmetsiz bilgi çağında, kitaptan uzak duranlar, kitap okuma zevkini de tatmış değiller. Ama asıl neden yazılı kültür yoksunluğumuz. Bugüne kadar taşıdığımız bir eksiklik bu. Oysa ülkemizde neredeyse her konuda, her meraka yönelik kitaplar basılıyor, buna rağmen okur sayısı artmıyorsa, sözel kültürün kolaycılığına alışmış olmamızın bunda etkisi olmalı.

>>Kitabın adına bakınca sadece okuduğunuz kitaplardan söz ettiğinizi düşünse de okur, sadece kitaplardan değil daha geniş bir evrenden söz ediyorsunuz. Papirüsten, parşömenden, kütüphanelerden, yazarlardan… Çok geniş bir içerik var kitapta. Kitabınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Kitaba dair, mümkün olduğunca, her şeyi barındırıyor ‘Kitap Kokusu’. Kuşkusuz çok eksik ama kitaba dair her şey var. Tabii ki sınırlı bilgilerimle. Duyduğum, gördüğüm, okuduğum ne varsa koymaya çalıştım kitaba. Dolayısıyla kitap etrafında dönen, ama onu sadece bir nesneye indirgemeyen bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bir kitap tutkunu olarak, kitabı, onu yazanı hatta okuyanı öğrenmek istedim, öğrendiklerimi de paylaştım. Kuşkusuz çok daha güzelleri yazıldı, yazılacak da ama benimki de bir kütüphane rafını işgal etsin isterim.

>>İçeriğe bakınca koca bir ömrün emeğinin var olduğu görülebiliyor. Fakat sıradan düz bir okumayla elde edilen bilginin aktarılması da değil görünen. Kitabın hazırlık sürecinden söz eder misiniz?

Bir övünme gibi anlaşılmasın, ama genellikle hızlı yazan biriyimdir. Bunun kimi sakıncaları da vardır belki ama hiç bir kitabım üzerinde aylarca yıllarca çalışmadım. Söyleyecek sözüm varsa bunu ifadede zorluk çekmedim. Ancak ‘Kitap Kokusu’, çok çok zaman aldı. Üzerinde zaman harcadım demiyorum, zaman aldı diyorum. Çünkü yazdım, sonra üç ay ilgilenmedim, yeniden döndüm yazmaya başladım, sonra bir sene elime alamadım. Araya başka kitaplar, mesleki çalışmalar girdi. Böyle böyle dokuz yıl geçti. ‘Kitap Kokusu’, yazmaya başladığımda ikinci kitabımdı, şimdi dokuzuncu kitabım oldu.

Bunca zaman almasına rağmen mükemmel bir kitaptır dediğim yok, bunu okuyan söyleyecek elbette. Kaldı ki dikkatsizliğim yüzünden beni çok utandıran hatalar da yapmışım, hem dostlarımın uyarısıyla, hem de kendim fark ettiğim hatalar bunlar. Örneğin birçok kez “Tolstoy’un Anna Karenina’sı” dediğim halde bir yerde de “Dostoyevski’nin Anna Kareninası” demişim. Okuyucu bunun bir dalgınlık sonucu olduğunu fark eder ama yine de çok mahcup oldum. Bir diğeri de Balzac’ın şahaseri ‘Eugenie Grandet’ ile ilgili bir notu aktarırken benden bağımsız bir dizgi hatasının sonucu meydana gelmiş korkunç bir hata. Dostlarım uyardığında kahroldum. “Balzac, çalıştığı sırada odasına giren bir dostuna ‘zavallı! İntihar etti! diyerek koşar. Yarattığı büyük karakteri Eugenie Grandet’nin amcasının kendini öldürdüğü sahneyi yazarken adeta yaşamıştır o anı” cümlesindeki ‘amcasının’ sözcüğü kaybolmuş nasıl olduysa, muhtemelen ben sildim yanlışlıkla, dolayısıyla romanda intihar etmeyen Eugenie’yi intihar ettirmiş oldum. İkinci baskı, eğer olursa tabii, elbette düzelteceğim bunları. Ama çok çok üzüldüm, çok mahcup oldum. Kitaba koymadığım çok ayrıntı var, belki bir devam kitabı yazılabilir.

>>Kitabın adından da anlaşılacağı üzere basılı kitap taraftarısınız. Yine de sormak isterim. Basılı kitabın geleceğini nasıl görüyorsunuz? Dijital kitaplar basılı kitabın yerini alabilecek mi? Ya da Eco’nun dediği gibi, “Kitaplardan kurtulabileceğinizi sanmayın” der misiniz?

Eco gibi düşünüyorum. ‘Kurtulmayacağız’. Benim gibi kurtulmayı zaten istemeyen (kurtulacak bir tehlike yok zaten) biri için bu çok güzel. Kolaylık açısından, hemen erişim açısından, çevreye katkısı açısından dijital yayıncılığın artısı fazla gibi olabilir, ama dünyada bir kitabın yaprağını çevirmekten daha güzel bir şey olacağını sanmıyorum. Hem benim gibilerin sayısı az değil, bu nedenle bir pazar oluşturuyoruz, dolayısıyla ‘bizim’ için yazılı baskı devam edecek, etmeli.