Olağan şüpheliler: Patronlar!

Konuk Yazar: Kıvanç ELİAÇIK - DİSK Uluslararası İlişkiler Müdürü

Olağan Şüpheliler filminde “şeytanın en büyük hilesi var olmadığına inandırmaktır” diye bir replik var... Patronlar da böyle yapıyor. İşçileri var olmadıklarına hatta patron olduklarına inandırmaya çalışıyorlar. Serbest çalışan, free-lancer, kendi hesabına çalışan, esnaf kurye, çözüm ortağı vb. yeni kavramlarla işçiler yasal statülerini kaybediyorlar.


Türkiye’de lojistik sektöründe gördüğümüz “esnaf kurye” uygulaması Avrupa ve Kuzey Amerika’da yıllardır uygulanıyor. Burada iki amaç var: Maliyetleri işçiye yükleyip daha fazla kâr elde etmek ve sendikaları devre dışı bırakarak toplu sözleşmeleri ve iş güvencesini yok etmek.

SEKTÖRLERDEKİ HİLE

Bu hile sadece lojistikte değil, bütün sektörlerde kullanılıyor. Örneğin bir işyeri temizlik işçisi istihdam etmek yerine bir şirketten temizlik hizmeti almayı tercih ediyor. Ama ne hikmetse o şirketin tek bir çalışanı var o da kâğıt üzerindeki şirket sahibi. Eğer 3 temizlikçi lazımsa 3 ayrı şirketle sözleşme yapılıyor. Güvenlik, tamirat, yemek hatta işyerinin esas faaliyetleri için başka başka tek kişilik taşeronlar ve onların alt taşeronları devreye giriyor. Patron ulaşılmaz oluyor, bazen işçi müşteri veya yurttaş ile karşı karşıya kalıyor.

Bu tür uygulamalarda kâğıt üzerinde taşeron patronu gözüken işçi, kadrolu işçilere göre daha uzun saatler çalışıyor ve daha düşük kazanç elde ediyor. Üstelik bütün evrak işlemleri, vergi düzenlemeleri, yasal sorumluluklar işçiye yükleniyor. Esnaf gibi görünen işçi aynı zamanda ana şirketin müşterisi veya abonesi haline geliyor. Kullandığı bazı ürünleri ve araçları şirketten satın almak zorunda kalıyor. Masraflara yetişebilmek için dinlenme molaları ve hafta tatili olmasan çalışmak zorunda kalıyor.

GÖRÜNÜR DİRENİŞLER

Kurye-kargo direnişleri pandemiyle beraber başlamadı ama karantina günlerinde görünür hale geldi. Aslında pandemi günlerinde işçi sınıfı tekrar gözle görünür hale geldi. Sağlıkçılarla beraber lojistik işçileri işçi sınıfının temsilcileri oldular. Herkes onların fedakârlığından ve çalışma koşullarının zorluğundan bahsetti.

Kuryeler işçi mi, değil mi tartışması bir yana bütün işçiler kuryelerin çalışma koşullarının farkına vardı ve onlarla empati kurdu. Kuryelerin direnişi bir markada başlayıp diğer markalara yansıdı. Şimdi de diğer mesleklere ve işkollarına yayılacak. Çünkü pandemi günlerinde bütün işçilerin temsilcisi olan kuryeler herkese ilham veren bir örnek ortaya koydular.

Dünya örneklerine baktığımızda pandemi döneminde kurye kargo ve diğer lojistik işçilerinin önemli eylemleri ve grevleri oldu. İşçi statüsüne alınmak, güvenceli kadrolu istihdam, sendikal haklar ve iş güvencesi, iş güvenliği önlemleri gibi talepler çoğu zaman ücretten daha önemli bir talep oldu.
Kurye kargo eylemleri pek çok sendikanın kesişim kümesi olduğunu gördük. İtalya’daki eylemlerde garsonlar ve aşçılar yemek kuryelerine destek oldular. Hatta küçük restoran ve kafeler de haksız rekabete neden olan websitelerine karşı kuryelerin yanında durdular.

SINIF DAYANIŞMASI

Pandemi günlerinde katlanarak büyüyen platform ekonomisinde ve dijitalleşen hizmet sektöründe yeni eylemler, grevler ve örgütlenmeler olacak. Sendikaların, bu yeni alanın işkollarının kesişim kümesi olduğunu bilerek adım atması gerekiyor. Yemek dağıtımı yapan şirketler en basitinden nakliyat, ticaret, gıda, turizm, bankacılık, iletişim sektörlerini bir araya getiriyor. Diğer alışveriş sitelerinde bu yelpaze genişliyor. Bu çeşitlilik ilk aşamada bir güçlük gibi dursa da aslında işçilerin üretimdeki gücünü ortaya çıkartacak.

Sendikal faaliyetlerde farklı mesleklerinin ve işkollarının kesişim kümelerine dikkat etmeliyiz. Kimseyi unutmamalıyız. Mesela yazılımcıların ve teknoloji işçilerinin yapacağı kısa süreli bir grev günlerce sürecek bir kurye grevinden daha etkili olacaktır. Bu sınıf dayanışmasıdır.