Hatay’da yerle bir olan Rönesans Rezidans’ın enkazı kaldırıldı. Binada yaşayan en az 80 kişiye ise ulaşılamadı. 23 gündür anne ve babasını bulamayan Şahin kardeşler, “Ölen insanların hakkını soracağız” diyor.

Ölen insanların hesabını soracağız
Hatay’daki Rönesans Rezidans depremlerin ardından enkaza dönüştü. (Fotoğraf: AA)

Havva GÜMÜŞKAYA

Hatay'ın Antakya ilçesinde yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, 250 daireden oluşan Rönesans Rezidans'ın enkazı kaldırıldı. Ailelerin kendi imkânlarıyla tuttukları listeye göre 80’in üzerinde kişi kayıp.

Yapı, Hatay’ın ilk rezidansı ve yaşam projesi olarak adlandırılırken ‘‘Cennetten bir köşe’’ denilerek pazarlanmıştı. Binlerce kişiye mezar olan yapının müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun ise yurtdışına kaçmaya çalışırken yakalandı ve tutuklandı.


12 katlı Rönesans Rezidans’ta arama-kurtarma çalışmalarının tamamlanması ve enkaz kaldırma çalışmalarının başlamasıyla ailelerin umutları da yok oldu.

İki hafta boyunca ailesini enkaz başında bekleyen ve bölgeden en son ayrılan Mustafa Şahin ve Mehmet Şahin ile son enkaz kalıntılarının yanında biraraya geldik. Öğretmen annesi Emel ve emekli ilaç mümessili babası Halit Şahin’i bekleyen Mustafa Şahin, ilk günden bu yana enkazda yaşanan organizasyon ve koordinasyon sorununa dikkat çekiyor.

Mehmet ve Mustafa ŞahinMehmet ve Mustafa Şahin


Adana'da Diş Hekimliği Fakültesi’nde çalışan Mustafa Şahin, deprem haberini alıp enkaza ulaşmasının saat 7’yi bulduğunu söyledi. Bu saatten itibaren yaşananları anlatan Şahin, ilk üç gün yetersiz yardım yapıldığını söyledi:

“İlk gün geldiğimde iki asker vardı. Onlar da komutanları için buradaydı, görevli değillerdi. Benim ailem 9’uncu katta yaşıyordu. 12’inci katta eşi ve kızlarını arayan birisi vardı. Onunla denk geldim ve ikimizin yakını da A2 nolu blokta olunca birlikte aramaya başladık. O sırada başka seslere koşup 4-5 kişiyi kendi imkânlarımızla çıkardık.”

MALZEMELERİ BİZ ALDIK

Telefonların kilitlendiğinive yardım isteyemediklerini söyleyen Şahin, ilk gün akşam saatlerinde Adana’ya geri gittiğini anlatıyor: “Yardım çağrıları yaptım, ulaşabildiğim herkese ulaştım, geri döndüğümde yurtdışından gelen arama kurtarma ekipleri gelmişti.”

İlk Macar ve Rumen ekiplerinin geldiğini söyleyen Şahin, askerlerin çok olduğunu ancak enkaz altında kalan yakınları için geldiklerini söylüyor.
Organizasyon olmadığına dikkat çeken Şahin, “Ekipleri yönlendiren kimse yoktu” diyor.

Arama kurtarma çalışmalarının devam ettiği dönemde enkaza giden ekiplerin yetersiz ekipmana sahip oldukları daha önce de gündem olmuştu. Ancak Şahin’in sözleri bu durumun boyutunu daha net ortaya koyuyor:

“Üçüncü günün sabahında madenciler girdiler ama ne kazma, ne kürek var. Kazma isteniyor, birden herkes bağırıyor ‘Kazma’ diye. Üçüncü gün enkazdan kriko istendi. Arabadan krikoyu aldım geldim. Benden onu isteyen askeri bulamadım. En son ‘Yetkili kimse yok mu?’ diye bağırdım. Tüm gün o kriko elimde kaldı. Hiçbir işe de yaramadı. AKUT gerekli olan şeyleri söyledi. Arkadaşlarımız Adana’dan demir keski, testere, baret, işçi eldiveni, boyunluk getirdi. Gönüllüler için yelek bile getirdik. Gece teslim ettik.”

Arama kurtarma çalışmalarındaki aksaklıklardan da bahseden Şahin, “72 saat bitiyordu umutlarımız da bitiyordu. Ama ekipler, sayısı yetersiz olduğu için vardiyalı çalışamadıklarını söyledi. Gelen ekipler de profesyonel değildi gönüllülerdi” diye anlatıyor.

Rönesans Rezidans’ın enkazında çıkan yangın 3 gün boyunca söndürülemedi. A2 nolu blokta meydana gelen yangının neden çıktığı hâlâ daha belirsizliğini koruyor. Yangına dair çokça teori olduğunu öne süren Şahin: “Kazan dairesinden, otomobillerden ya da tüp patlaması sonucu çıktığını söyleyen de var yalıtım malzemesinin yandığını söyleyen de…”

SUYUN YERİ BİLİNMİYORDU

Denizli ve Erzurum’dan gelen ekiplerin yangına müdahale ettiğini ancak su sorunu nedeniyle çalışmaların aksadığını anlatan Şahin, “Üç gün boyunca o yangını izledik. Denizli itfaiyesi çok uğraştı ama memlekete yabancı oldukları için suyu nereden çekeceklerini bize soruyorlardı. Üçüncü gün sonunda bir şekilde yangın söndü ama blok simsiyahtı” diyor.

Yapının enkazından görgü tanıkları tarafından sağ çıkarıldığını belirtilen ancak kayıp olan onlarca kişi var. İlk günlerde tam bir kargaşa halinde sağ çıkarılanları etraftan geçen araçlara koyup hastaneye gönderdiklerini belirten Şahin, “Akıbetlerini bilmiyoruz” diye anlatıyor. Cenazelerde de aynı durumun olduğunu söyleyen Şahin, şunları söylüyor:

“Bu benim cenazem diyen kişiler aldı. Dördüncü günden sonra asker o işi devraldı. Cenazeler karıştığı için kavga edenleri de gördük. İlk iki gün çıktıysa bilemiyoruz deniyor. AFAD tarafından da bilinmiyor.”

Enkaz alanındaki bekleyişlerini bitiren Şahin, hukuki işlemleri başlatacaklarını vurguluyor: “Ölen insanların hakkını soracağız. Benim anneme ve babama olan borcumu ödemek isterim.”

İlk günden beri enkaz alanında arkadaşlarına destek olan Uzay Çalışkan da sürecin takipçisi olacaklarını söyleyerek tepki gösteriydr: “Buradan çıkarılan insan sayısının net bilgisi verilmedi bize. Bize sürekli bilgi kovalıyoruz. Sürekli bir ekip değişti. Gelen ekipler sürece dair bilgilendirilmiyordu. Gelip bize soruyorlardı. Yemeklerini bile biz verdik. Bunu devletin yapması gerekmiyor mu? Çift vardiya sistemine 10’uncu gün geçildi. Her şey daha önce yapılsa çok can kurtarılırdı. Cenaze bulduğunda biz gözün aydın deme noktasına geldik. Kayıp ilanları da yapılmaya başladı. Ne olacak bilmiyoruz. Burada bir yetkili gelsin bizi bilgilendirsin diye çok bekledik. Buranın üstü örtülmesin. Çok fazla olay yaşandı burada. Bundan sonrasında tek isteğimiz, bu insanların cezasını çekmesi. Vazgeçmeyeceğiz. ”