AKP Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sonrası açıklama yapan parti sözcüsü Ömer Çelik, Doğu Akdeniz'deki gerilime ilişkin "Macron bizim kendi sahamızda sondaj çalışması yapmamızı kırmızı çizgi ilan ediyorsa biz o kırmızı çizgiyi aynen Macron'a iade ederiz" dedi.

Ömer Çelik: Kırmızı çizgiyi Macron'a aynen iade ederiz

AKP MYK, Erdoğan başkanlığında toplandı. Parti Genel Merkezi'ndeki basına kapalı toplantı, saat 17.40'ta başladı.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik MYK toplantısı sonrası açıklama yaptı. Çelik, Doğu Akdeniz'deki gerilime ilişkin, "Buradaki sınırlarımız bellidir. Hepsi BM'ye bildirilmiştir. İlan ettiğimiz ve bildirdiğimiz hudutlarda sondaj faaliyetlerimizi gerçekleştiriyoruz. Macron bizim kendi sahamızda sondaj çalışması yapmamızı kırmızı çizgi ilan ediyorsa biz o kırmızı çizgiyi aynen Macron'a iade ederiz. Macron gibi bir devlet başkanı nasıl konuşacağını bilmesi gerekir. Türkiye'nin ciddiye alması mümkün değildir" ifadelerini kullandı.

Çelik'in açıklamasından satır başları şöyle:

►2020 yılı hepimizin hayatında özel bir yıl. En son Giresun'da yaşadığımız sel felaketi çok büyük bir felaket. Bölgede belki de görülmemiş bir felaket oldu.Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyoruz. Bakanlarımız ilk andan itibaren oradaydı. Bütün bu çerçeve içerisinde Giresun'daki yaraların sarılması için olağanüstü mücadele ortaya konuldu. Bakanlarımız büyük bir gayretle orada çalışıyorlar.

►Geçtiğimiz günlerde milletimiz için önemli günleri kutladık. Malazgirt ve 30 Ağustos zaferleri. Malazgirt ve 30 Ağustos’ta aynı mesajın verildiğini görürüz. Bir tanesinde buraya geldiğimiz diğerinde ise buraya geldiğimiz ve gitmeyeceğimiz mesajı verildi. Üzücü olan bayramların yarıştırılması. İçişleri Bakanlığı’nın bunu yasakladığı gibi şeyle söylendi bunlar yalandır. Bu yalanlar hızlı şekilde oluşturuluyor ve yayılıyor. Bir fitne şebekesi bunları yayıyor. Kovid çerçevesinde diğer bayramlarda hangi tedbirler uygulandıysa, 30 Ağustos’ta da uygulandı

►DEAŞ'la mücadele çok önemlidir. 50'ye yakın ülkenin oluşturduğu koalisyon DEAŞ'la karadan bir başarı elde edemedi. Bu İslam ve insanlık düşmanı örgütle karada da mücadele vererek en ağır kaybı verdirmiş bir ülkeyiz. DEAŞ'la mücadele konusunda sesi en çok çıkanlar PKK ve PYD gibi terör örgütlerine destek verenler oldular. Bunlar esasında birbiriyle alışveriş içerisinde olan örgütlerdir. Doğrusu bunların hepsiyle güçlü bir şekilde mücadele etmektir. Bugün DEAŞ'ın sözde Türkiye emirinin yakalanması gibi çok önemli bir operasyona emniyet güçlerimiz imza attı. Bu şahsın siyasileri kaçırmak şeklinde planları ele geçirildi. Türkiye içerisinde eylem planlarının olduğu görüldü.

►İçişleri Bakanlığımızı, emniyet teşkilatımızı, emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bu örgütle mücadelenin en güçlü şekilde sürdürüleceğini ifade etmek istiyorum.

►Bir hemşire kardeşimize dönük olarak hepimizin canını sıkan, hepimizin tiksindiği bir tweet atıldı. O da Antalya emniyeti tarafından gözaltına alındı. Bir kez daha emniyeti tebrik ediyoruz.

UZAKTAN EĞİTİM

►İstiklal Marşı'nın okunmasıyla eğitim dönemi başladı. 18 Eylül'e kadar uzaktan yürütülecek. Uzaktan eğitim TRT ile TRT Eba kullanılarak verilecek. Milli Eğitim Bakanlığımız yüz yüze eğitime geçmeyi planlamakta. Eba canlı ders uygulaması ile öğretmenler öğrencileriyle canlı ders yapabilecek. Değerli öğretmenlerimiz çevrim içi ile canlı derslerini gerçekleştirecektir. 20 bin sözleşmeli öğretmen alındı. Türkiye'nin eğitim konusundaki seferberliği ve gücü artarak devam ediyor.

►Cihaz ve internet erişiminde yaşanan sorunlara bakanımız gayet şeffaf bir şekilde cevap veriyor. 1,5 milyon civarında bu sorunu yaşayan öğrencimiz olduğu söyleniyor. Bu ihtiyaçların giderilmesi için Eba destek noktaları açıldı. Öğrencilerimiz bu noktadan eğitimlerini alabilecekler.

►Televizyon temini konusundaki çalışmalar tamamlandı, bilgisayar temini çalışmaları halen devam ediyor. Telefon oparatörleri ücretsiz interneti öğrencilerimize sağladı. Eba eğitim programı dünyada en çok tıklanan üç internet sitesinden biridir. Türkiye bu konuda takdir görmektedir. Bu programdan yararlanmak isteyen başka ülkelere Türkiye yardım etmektedir.

PEYNİR İTHALATINA YALANLAMA

►'Türkiye, Venezüella'dan peynir ithal edecek' diye açıklamalar yapıldı. Böyle bir şey yok arkadaşlar. Siyasetçi olmalarına rağmen iki satır okumadan suçluyor. Muhalefet yapmanın bir seviyesi olması lazım. İşin aslı 17 Mayıs 2018'de Venezuela ile ticari anlaşma imzalamışız. Bunda hiçbir şekilde sanayi ve tarım ürününde ithalat yapacağımıza dair hüküm yok. Esasında olmayan bir şey üzerinden muhalefet yapılıyor. Bunu sadece yalan siyaseti nasıl üretilirle ilgili bir örnek olarak veriyorum.

KIRMIZI ÇİZGİYİ MACRON'A İADE EDERİZ

►Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Herhangi bir tartışmaya mahal vermeyecek şekilde şunu söyleyebiliriz, Türkiye bu konuda yüzde yüz haklıdır. Yunanistan bugün için Doğu Akdeniz'de korsan devlettir. Boyunu aşan işlere kalkışıyor. Arkasında koşulsuz AB desteğini alarak hukuk, siyaset, ahlak dışı çabaların içine giriyor. Burada trajik olarak AB'nin durumudur.

►Koşulsuz destekleriz diyen Macron'un iç siyasetteki tükenişinin peşine takılmış durumdalar. Yapılan iş Yunanistan'ın şımarıklığını ve saldırganlığını kışkırtmaktan başka bir şey değildir. Almanya'nın öncülüğünde müzakere zemini oluşturulacaktı, tam 1 gün kala Yunanistan gitti Mısır'la korsan bir anlaşma yaptı.

►Buradaki kaynakların mekanizma ile eşit bir şekilde bölüşülmesini sağlayalım, Kuzey Kıbrıs'ın haklarını koruyalım. Buna yanaşmıyorlar. Kıbrıs devletinin temsilcisi siz değilsiniz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti egemen ve meşru bir devlettir. Biz kendi deniz yetki alanlarımızda çalışmalarımızı yürütüyoruz.

►Yunanistan bir takım ada devleti değil. Meis adasının herhangi bir şekilde kıta sahanlığı olamaz. Bu uluslararası hukuka ve içtihatlara aykırıdır. Türkiye 2 kilometre, Yunanistan'a 580 kilometre. Hukuk açısından kabul edilemeyecek bir yaklaşım. Ege'yi Yunan gölü yapma gibi maksimalist bir anlayış.

►Buradaki sınırlarımız bellidir. Hepsi BM'ye bildirilmiştir. İlan ettiğimiz ve bildirdiğimiz hudutlarda sondaj faaliyetlerimizi gerçekleştiriyoruz. Macron bizim kendi sahamızda sondaj çalışması yapmamızı kırmızı çizgi ilan ediyorsa biz o kırmızı çizgiyi aynen Macron'a iade ederiz. Macron gibi bir devlet başkanı nasıl konuşacağını bilmesi gerekir. Türkiye'nin ciddiye alması mümkün değildir.

►Yunanistan'ın yaptığı Meis provokasyonudur. Buraya silahlı güç gönderildiğine dair haber çıktı. Paris Antlaşması'na göre bu ada silahsızlandırılmıştır. Önce açıklama yaptılar, arkasından nöbet değişimi dediler. Biz Yunanistan'ı bu tip provokasyonu yapmamaları konusunda uyarıyoruz. Biz komşuyuz, Türkiye Cumhuriyeti büyük ve köklü devlettir. Türkiye'den daha güvenli bir muhatap yoktur. Bunun dışında Fransızların uçaklarını getirerek, Güney Kıbrıs'ta tatbikat yaparak elde edeceğiniz hiçbir sonuç yok.

►Bütün bunlar Yunan hükümetinin ağır yenilgisiyle sonuçlanacaktır. Yunan Başbakanı dünyayı gezip de kendisinin arkasında asla durmayacak kimselerle işbirliği arayışına gitmek yerine, hukuka ve hakkaniyete saygılı bir şekilde Türkiye ile konuşmuş olsaydı en güvenilir muhatapla konuşmuş olacaktı. Yunanistan şunu bilsin onların çıkarlarının bittiği sınırda Yunanistan diye bir şey görmezler. Sizin başınızda ekonomik kriz varken, Türkiye size yardım ederken bütün dünya sizi aşağılamakla meşguldü. Yunanistan doğru düşünsün, doğru davransın. Türk deniz kuvvetleri ile herhangi bir şekilde yanlış yapacağı işe girmesi."

ÖTV ZAMMI

►ÖTV meselesiyle ilgili Kovid süresince bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'nin içinden geçtiği sıkıntılar var. Pek çok destek paketi açıklanıyor. Bunun yanında da alınması gereken tedbirler alınıyor. Dolayısıyla bugün alınan tüm kararlar, birtakım rasyonel göstergelerin neticesi olarak yapılıyor. İçinden geçtiğimiz dönemi, diğer ülkelere göre pozitif ayrışarak geçiriyoruz. Kuşkusuz bazı noktalarda dünya ile birlikte biz de sarsılmaya devam ediyoruz. Ekonomi yönetimi bütünsel bir bakışla bu kararları alıyor. Önümüzdeki zamanlar içerisinde vatandaşımızın memnuniyetini artıracak kararlar alacağız.

TEVFİK ÖZLÜ'NÜN AÇIKLAMALARI

► Acı şeyler görmemek için, elde ettiğimiz normalleşme ile ilgili kazanımları kaybetmemek için maske, mesafe temizlik meselesine riayet etmek gerekiyor. Bilim Kurulu üyesi Tevfik Bey'in açıklaması şöyle, kararı biz vermiyoruz, olumlu ve olumsuz fikirlerimizi söylüyoruz. Bilim Kurulu'ndaki bütün hocalarımıza müteşekkiriz. Hepsinin ilmi birikimlerinden, Türkiye sevdasından bu süreçte azami şekilde istifade ettik. Son söz bu tip süreçlerde siyasi iradenindir. Siyasi irade birçok dinamiği bir araya getirerek karar verir. Zaman zaman 'Bilim Kurulu bunu demiş ama yapılmamış' deniyor. Kuşkusuz vatandaşımızın hayatını tehlikeye atacak bir şey olmaz. Bu ne tek başına doktorların ne de tek başına siyasilerin vereceği karar. Hayat bir bütün. Hocamızın kastettiği, biz tıbbi açıdan görüşümüzü söylüyoruz, değerlendirmelerimizi yapıyoruz, sonuçta bu siyasi iradenin önüne geliyor. Başka veriler de geliyor. Bu kararlar böyle alınıyor. Bütün dünyada da böyle oluyor.

NORMALLEŞME KARARLARI BAZI İLLERDE GERİ ALINABİLİR

►Burada hem İçişleri Bakanımız hem de Sağlık Bakanımız il il değerlendirme yapıyorlar. Bazı iller çok iyiydi, daha sonra yükselmeye başladı. Sahada bir gevşeme oldu. Burada mevcut tedbirler içerisinde maske, mesafe kuralına uyulsa biz bunu aşarız. Normalleşme kararlarını bazı illerde geri alma gibi durum ortaya çıkabilir. Sahadaki gevşemeye bağlı olarak illerde yükseldiği zaman yeni tedbir almanız gerekiyor.

BARIŞ ATAY'IN HEDEF GÖSTERİLMESİNİ SAVUNDU

► Biz bazı meselelere cevap verirken mümkün olduğu kadar üslubumuzu korumaya çalışıyoruz. Fakat maalesef son zamanlarda CHP sözcüsü bu kuralın dışına çıktı, sistematik olarak ihmal ediyor. İçişleri Bakanımıza sarayın memuru diyor, bu ifade terbiyesizliktir. Birincisi bu. Şimdi bir milletvekili sıfatı taşıyan birisi, milletvekili sıfatına yakışmayan şekilde İçişleri Bakanımıza tecavüzün kollayıcısı deniyor. Bu ahlaksız, terbiyesiz sözü görmezden geliyorlar, sonra İçişleri Bakanımızın ona verdiği cevap üzerinden siyaset üretmeye çalışıyorlar. Bütün arkadaşlarımız birisi çıkıp da tecavüz kollayıcısı diye ifade kulladığı zaman İçişleri Bakanımızın kullandığı cevabı muhatabımıza veririz.

►Birisi saygısız üslupla İçişleri Bakanımıza saldıracak, İçişleri Bakanımız kişilik haklarını koruduğu için saldırıyı kışkırtıyor olacağız. Böyle saçma sapan bir denklem olabilir mi? Herhangi bir milletvekili saldırıya uğradığı zaman saldırganların bulunması için hassasiyet üretelim. Bir İçişleri Bakanına utanmadan atama memuru diyeceksin. Böylesine ahlaksız denklem olabilir mi? Kendilerine tecavüz kollayıcısı diye herhangi bir milletvekili ifade kullansa bunu normal mi karşılayacaklar?

►Önlerine fantezi bir metin koyuyorlar, çıkıp onu okudukları zaman siyaset yaptıklarını zannediyorlar. Parlamenter sistem varken onun hiçbir kuralına uymayanlar, vesayetin karargahı haline gelmiş olanlar bu konuşanlardı. Parlamenter sistem içerisinde anayasa değişikliği çalışmaları yaparken CHP hiçbir meselede çağdaş bir parlamenter sistem nasıl olmalı diye parlak bir fikir öne süremedi.

►Kim bizim arkadaşımıza tecavüz kollayıcısı gibi bir ifade kulanıyorsa yaptığı terbiyesizliktir. İçişleri Bakanımız da kendi kişilik haklarını koruyan cevap vermiştir.