Öğrenci hareketleri İkinci Meşrutiyete kadar uzanıyor, bilmediğimiz, duymadığımız, tarihimiz boyunca karşılaşmadığımız yeni bir olay değil

Öğrenci hareketleri İkinci Meşrutiyete kadar uzanıyor, bilmediğimiz, duymadığımız, tarihimiz boyunca karşılaşmadığımız yeni bir olay değil. Ama son zamanlarda sanki böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmamışız gibi neler yapmamız gerektiğinden, neler yapmaları gerektiğinden bahsedip duruyoruz. Ülkemiz birçok diğer ülkeler gibi Fransa’da Nanterre Üniversite’sinde başlayan ve dünyaya yayılan bir 68 öğrenci hareketi yaşadı. Tabii her ülkenin 68’i birbirine benzemiyor. Mesela Fransa’da öğrenci hareketi oldukça yoğun yaşanmasına rağmen sadece üç kişi yaşamını yitirirken Türkiye’nin 68’i çok daha kanlı geçti. İdamlar gerçekleştirildi. Bugün 68 öğrenci hareketi farklı ülkelerde yaşayan insanlarda, farklı hatıraları canlandırıyor. O zamanlar ülkemizde özel okullara, özel  üniversitelere karşı çıkan kesim yıllar sonra çocuklarını özel okullara göndermekten çekinmediler. Sadece akıllı ya da parası olanın ya da hem çalışkan hem zengin olanın iyi bir öğrenim hayatı görebilmesini çoğu hala haksızlık olarak değerlendiriyor. Ama tabii ki çocuklarının geleceklerini düşünüyorlar herşeyden çok. Son yıllarda eğitim alanındaki problemlerimizde bir değişim yaşanmadı. Öğretmenler düşük maaşlarla çalışmaya, öğrenciler her sene aynı bilgileri ezberleyip bir sonraki seneye kadar unutmaya devam ediyorlar. İyi okullar için ya çok çalışmak ya çok para harcamak ya da dediğim gibi iki şartın ikisi de gerekiyor. Bunlar sadece sorunlardan birkaçı. Eğitim sisteminde bir değişikliğe  gidilmezse birgün daha fazla öğrencinin yollara dökülmesini kimse engelleyemez. Öğrencilerin, yani ülkenin geleceklerini belirleyen konuların üzerine biber gazı sıkmak da geçici bir çözüm olmaktan uzağa gidemez.
Onların şimdilik tek derdi kendilerine konuşma haklarının verilmesi. Şiddet yerine anlayış gösterilse, konular daha konuşulmadan böyle kötü yerlere varmayacak. Yaşanılan olaylar bize sadece öğrencilerin değil bazı gerçeklerin de üstüne gidildiğini gösteriyor. Yollara dökülen, kapılara dayanan asi ergenler olarak gördüğünüz bu gençler kendilerini ifade etmekten, düşünceleriyle yollara dökülmekten, kendilerine dayatılanlara karşı gelmekten korkmuyorlar. Ama siz düşüncelerle, inançlarla yürüyen bu gençlerin adımlarından korkuyorsunuz. Kimse tehlikeli görmediği, korkmadığı insanların üzerine, silahlarla, coplarla, gazlarla yürümez. Size fikirleriyle gelen insanların üzerine gazlarla, coplarla yürürseniz şiddeti siz yaratırsınız. Bugün gözaltına alınması gerekenler değiştirilmesi gerektiğini düşündükleri konular için yollara dökülen üniversite öğrencileri değil, onların üzerine savaşa gidiyor gibi yürüyenler.