Hrant Dink'in katledilişinin 5. yılında on binlerce kişi cinayetin hesabını sormak için Taksim Meydanı'ndan...

ELÇİN YILDIRAL, ALİ CEMAL KARABUDAK, SERBAY MANSUROĞLU

Hrant Dink'in katledilişinin 5. yılında on binlerce kişi cinayetin hesabını sormak için Taksim Meydanı'ndan Şişli Halaskargazi Caddesi üzerindeki Agos Gazetesi önüne doğru yürüdü. Yürüyüşte binlerce kişi "Katil devlet hesap verecek", "Faşizme inat kardeşimsin Hrant", "Yaşasın halkların kardeşliği", "Faşistler vuruyor AKP koruyor" sloganları atıldı.

Agos binası önünde Hrant için onbinlerin durduğu saygı duruşunun ardından yapılan basın açıklamasını Hrant’ın arkadaşlarından yazar Karin Karakaşlı okudu.

Karakaşlı, “O’nu bir kez de öldürmediler sevgili canlar. Önce Sabiha Gökçen haberi üzerine Genelkurmay tarafından yayımlanan bildiri ile öldürdüler. İstanbul valiliğinde MİT mensuplarınca tehdit edilirken öldürdüler. Hrant Dink’i, barışmanın yolunu gösteren yazılarından cımbızladıkları, anlamı saptırılmış cümlelerle “Türk düşmanı” ilan ederek öldürdüler. Her yazıya, her söyleşiye nefes tüketir, kendini yeniden ve yeniden izaha mecbur hissederken öldürdüler. Agos’un önünde ‘Hrant Dink bundan sonra bütün öfkemizin ve nefretimizin hedefidir, hedefimizdir’ diye bağırırlarken öldürdüler. Mahkemeden mahkemeye koşturtur, bilirkişi raporuna rağmen ısrarla mahkûm ederken ve o mahkûmiyeti onaylamakta beis görmezken öldürdüler. Kendisi yetmezmiş gibi oğlunu ölümle tehdit ederken ve kim bilir daha ona, bizlere hiç söylemediği neler neler yaşatırken öldürdüler. Bizler de sadece 19 Ocak’ta ölmedik elbet. Cinayetten iki gün sonra Ogün Samast’ın yakalanışı üzerine dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah Cinayetin herhangi bir siyasi boyutu ve örgüt bağlantısı yok. Zanlı, milliyetçi duygularla cinayeti işlemiş’ derken vurulduk ilk. Katil zanlısının Samsun'da yakalandıktan sonra Türk bayraklı poster önünde jandarma ve polislerle birlikte çekilmiş video görüntüleri ortaya çıktığında bir kez daha öldük. Muhbir Erhan Tuncel'in, Hrant Dink'in öldürüleceğini Şubat 2006'dan itibaren emniyet müdürlüklerine kerelerce rapor ettiği ortaya çıktığında öldük.  Dönemin  sorumlu valisi bugün iktidar partisinden milletvekili, İstanbul emniyet müdürü de vali olduğunda artık kaç kere öldüğümüzü unutmuştuk” sözleriyle Dink cinayetinin sinyallerinden yarılama sürecine kadar yaşanan skandalları sıraladı.

DEVLET ARTIK ÇIPLAK!

Karakaşlı, sık sık sloganlarla kesilen konuşmasında yoğunlukla, Dink davasında alınan skandal yargı kararına değindi:

“Ortada zaten silahlı terör örgütü yokmuş. Olmayan terör örgütünün yöneticisi ve üyeleri de bulunamadı. Ve beraat eden Erhan Tuncel’in hemen o akşam tahliyesi öyle büyük bir aciliyetti ki, o telaşta bir sanıkla ilgili hüküm kurmayı unutmuşlar. Tuncel şimdi ilim irfana adanmak üzere taze bir üniversite adayı. Böyle gözümüze baka baka, hiç utanmadan, yangından mal kaçırır gibi verdiler bu kararı. Müdanaasızlığı da onun arkasındaki devasa korkuyu da gördük. Devlet çıplak dedik. Devlet çıplak.”
 

ÖLDÜRÜLEN HER BİR ERMENİ ORADAYDI

“Biz Ermeniler ilke defa ölmedik” diyen Karakaşlı, Osmanlı’dan bu yana Ermeni halkının bu topraklarda ne çok katledildiğine değindi: “Bugün burada içlerinden birkaçının adını anacağım. İsmi çağrılan duyar, koşar gelir, ‘Burada’ der: Rupen Sevag, Adom Yarcanyan (Siayamanto), Taniyel Varujan, Mihran Kelekyan, Yervant Sırmakeşliyan (Yerughan), Rupen Zartaryan, Hampartsum Boyacıyan, Dağavaryan, Nazaret Dağavaryan, Şavarş Krisyan, Karekin Kahjag, Levon Larents, Harutyun Şahrigyan, Jak Sayabalyan, Sımpad Pürad, Keğam Parsekhyan… Hrant Dink bütün bu aydınların son halkasıdır. O yüzden de 2007, 1915’e geri ışınladı hepimizi. Demek hâlâ hakkıyla Ermeni ve bir o kadar da yurtsever olan bir insanı öldürmek bu kadar kolaydı. Bu kadar mübahtı.”
Karakaşlı her bir ismi saydığında, onbinler tek bir ağızdan “burada” diye bağırdı.

HRANT’A VE BİRBİRLERİNE SÖZ VERDİLER

Karakaşlı konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Bu son kararla birlikte şimdi bir kez daha 19 Ocak 2007 cinayet günündeyiz. Hrant Dink operasyonlarla daraldığımız, komplolarla bunaldığımız bugünlerde özellikle yanyana görmek isterdi hepimizi. Anlaşılan o ki koca bir devlet böyle bir Ermeni vatandaşının yaşamıyla da ölümüyle de ne yapacağını bilemedi. Şimdi biz ona öğreteceğiz hep birlikte demek ki.

Dosya kapandı diyorlar bize. Kapandı mı bu dosya? Hrant Dink dosya değil ki kapatasın, o bir yara… Artık köprüden önceki son çıkıştayız. Oradan hakkıyla geçmeden tamamlanacak ödeşme, kurulacak düş, inanılacak adalet, yaşanacak memleket yok.  Öbür türlüsü sadece yalan olur ve bir gün başımıza yıkılır. Altında kalırız hep birlikte.  O yüzden gün, sadece söz söylemek değil söz vermek, söz tutmak zamanı. Söz verelim mi birbirimize? Bu dava daha bitmedi. Söz verelim mi birbirimize? İnsanlık daha ölmedi. Söz verelim mi birbirimize? Devlet daha hesabını vermedi. Sözümüz söz olsun. Bu adaletsizlikle yaşamak hepimize haramdır. Aksi için uğraşan hepimize helal olsun.”

Hrant’ın vurulduğu yerde...

Mahkeme anmadan önce karar vermek istedi, belli ki bir niyeti vardı, telaşı bundandı. Vereceği kararla belli ki acıtmak istedi canımızı, amacı zehretmekti hayatı bizlere… Mahkeme belli ki yüreklerimizde derin bir oyuk açmak istedi, karanlığa mahkum etmek hayatlarımızı… Umuyordu besbelli, Agos’un anlamını bilmeden…
Hava soğuk, ayaza kesmiş. İçimize işliyor usul usul, yürekler titriyor. Binler bir kez daha bir arada, nöbette. Adımlar sessiz, suskun. Gözler elemli, öfkeli. Hrant Dink’e yürüdü tüm tedirgin güvercinler… Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink öldürülüşünün 5’inci yılında vurulduğu yerde ailesi ve sevenleri tarafından anıldı. Taksim Meydan’ından Agos Gazetesi’ne sessiz yürüyüş gerçekleştiren binler, Dink’in yaşamını yitirdiği 15.05’te bir dakikalık saygı duruşunda bulundu. Saygı duruşunun ardından Dink’in vurulduğu yere kırmızı karanfiller bırakıldı. Daha sonra Hrant Dink’in bir ses kaydı dinletildi. Agos'un camında Rakel Dink göründü Hrant’ı sevenlerini selamladı, yürekler titredi. Elçin Yıldıral

KİM NE DEDİ?
Türkiye Hrant’ın vurulduğu yerde
19 Ocak 2007… 19 ocak 2012… Aradan geçen 5 yılın ardından Hrant’ın Arkadaşları bir kere
daha “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” dedi.
 


Masis Kürkçügil: Mahkeme sürecine baktığımızda, soruşturmanın derinleştirilmesi yönündeki taleplerin reddedildiğine göre, bu sonuç olağan. Bu saatten sonra bir kararda zaten rejime cila çekmek anlamına gelir. Bu herhangi bir genel kabul görmeyen ve iktidarın onayı olmadan yürütülecek bir iş değildir. Bu rejimin üzerine utanç verecek bir şekilde kalmalıdır.

Mete Çubukçu: Devletin tüm kurumlarıyla  birlikte iş yaptığını, jandarmasıyla, istihbaratıyla, polisiyle birlikte hareket ettiğini ve tüm devlet kurumlarının üstünde anlaştığı tek cinayet bu cinayet oldu. Herkesle dalga geçiyorlar. Hrant’ın ailesinin dediği gibi, bir tiyatro oynanıyor.  Biz bugün(dün) bu tiyatroyu sonlandırmak için buradayız. Adalet sağlanana kadar her 19 Ocak’ta burada olmaya devam edeceğiz. Çünkü Hrant bizim kardeşimizdi. Sosyalistti, ermeniydi, gazeteciydi. Öyle olduğu için öldürüldü. Devlet azınlıkların öldürülmesini hala normal karşılayabiliyor.

Emrah Serbes: Beşinci yılında halen bütün katiller azmettiren halen dışarıda geziyor ise, öncelikle bu AKP hükümetinin sorumluluğudur. Yasin Hayal'le, Ogün Samast örgüt değilse ki örgüt? Onlar UFO gören masum tetikçi, Ahmet Şık'la Nedim Şener mi örgüt üyesi böyle bir adalet, böyle bir karar var mı? Bizim orada derler ki Allah insanı hakime, hekime muhtaç etmesin. Ama bizi hakime muhtaç ettiler. Yazıklar olsun.
Mazlum Çimen: Bu çıkan sonuçtan sonra benim görüşüm dahi kalmadı. Duygularım kalmadı. Benim bu ülkede bir şeyim kalmadı gibi hissediyorum.

KATİLLER AKP’NİN İÇİNDE

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu: Baştan beri söylüyoruz: Bu dava böyle bitmez. Bizim demokrasi ve adalet mücadelemiz Hrant’ın şahsında devam edecek. Bu cinayetin arkasındaki çeteler, kurumlar açığa çıkarılana kadar biz mücadelede ısrarcı olacağız. Bize göre bu cinayette eski ve yeni derin devletin bir işbirliği söz konusu. Mecliste, sokakta her yerde bu derin işbirliğinin yargılanması için çaba göstereceğiz.  Bu cinayetteki kilit isimler bugün AKP’nin içinde. Biz bunu da biliyoruz. Dönemin tüm sorumluları bir şekilde AKP’nin içinde kendine yer buldu. AKP’ye bakılırsa adaletin neden gerçekleşmediği görülecektir.

HSP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu: Kamu vicdanı kesinlikle çıkan karardan rahatsız. Tetikçiler cezalandırıldı. Beş yıl boyunca sistemli şekilde bu cinayetin arkasındaki güçler örtüldü. Mahkeme apar topar karar vererek o karanlık sürecin örtülmesini sağladı. Bu karar kabul edilemez. Hrant’ın devleti kutsayan bir zihniyetin kurbanı olduğu açık. Hrant bu anlayışın ilk kurbanı değildi, bu sonuçla son kurbanı da olmayacak. Uludere’de devletin verdiği refleks bu zihniyetin hala aramızda dolaştığının en büyük kanıtı. Devlet için insanların öldürülmesi hala normal karşılanabiliyor. Bugün bir anlayışla hesaplaştığı söyleniyor. Ama hesaplaşılan anlayışın yerine benzer bir anlayış inşa ediliyor. Adalet için bu karanlık sürecin açığa çıkartılması gerekir. Ama bundan da önemlisi ‘devlet için insan öldürülebilir’ zihniyetinin yargılanıp mahkum edilmesi ancak gerçek bir adaleti sağlayabilir.
 
RİYANIN AYNASI KIRILDI

Hakan Tahmaz: Türkiye beş yıl önce Hrant Dink’in vurulduğu yerde. Rakel Dink’in o gün söylediği ‘bebekten katil yaratan karanlık’ bugün hala sürüyor. Rakel’in o gün cenaze töreninde söylediği bu sözü sorgulamaya ihtiyaç duymayan, hatta bu durumu gizleyen, aynı yoldan ilerlemeye çalışan bir iradeyle karşı karşıyayız. Bu dava Türkiye için önemli bir fırsattı. Siyasi irade bugün çıkıp ‘elimizden geleni yaptık’ diyor. Bu aslında ‘hiç bir şey yapmadık’ demektir. Devletin geleneğinde bürokratına dokunmama geleneği vardır. AKP’de tek bir bürokratına dokunmadı. Türkiye bu davadan çıkan kararla beş yılını kaybetmiştir.
 

CHP Milletvekili Şafak Pavey: Hrant Davası resmi riyanın bir aynasıydı. Utanç verici, dehşet bir kararla beraber ayna kırıldı. Siyasi erkin, yargının, hukukun varlık sebebi yurttaşını korumaktır. Devletin kurumları açıktır ki yurttaşı Hrant’ı koruyamamıştır. Davadan çıkan kararla, bu kararı verenlerin ömür boyu utanç duyacaklarını umuyorum. Utanç duysunlar diye bugün burada bu yürüyüşe katılıyorum.
 
DERİN DEVLET DEVLETİN KENDİSİYMİŞ

Lale Mansur: Ben beş yıl önce bu cinayetin derin devlet tarafından işlendiğini düşünüyordum. Çıkan kararla görüyorum ki derin devlet sandığım yapı devletin tam kendisi çıktı.Yargısıyla, polisiyle, valisiyle, vali yardımcısıyla, jandarmasıyla, istihbaratıyla bunun böyle olduğunu gördüm. Ama kimseyi kandıramıyorlar. Bugün burada bulunan kalabalık kimseyi kandıramadıklarını gösteriyor. Biz sokakta ne kadar kalabalıklaşırsak adaletin gelmesi o kadar mümkün olur.