İki sağcının yarışacağı Fransa’daki seçimde gözler sol oylarda. İlk hedef Le Pen’i seçtirmemek, sonrasında ise 12 Haziran’daki genel seçimde Macron alt edilecek.

Önce Le Pen sonra Macron alt edilmeli

Ali ARAYICI/Prof. Dr., Paris

Fransa'da Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu bugün gerçekleştirilecek. Merkez sağcı liberal Cumhuriyet Yürüyüşü adayı Emmanuel Macron ve aşırı sağcı Ulusal Birleşme Cephesi adayı Marine Le Pen’in ayrışacağı seçim kritik önemde. Sol, ikinci tur fırsatını küçük bir oy farkıyla kaçırdı. Le Pen'in ikinci tura kalmasının baş sorumlusu da bir anlamda bülünmüş, parçalanmış, kendi içinde birlik oluşturamayan ve birbirine düşen soldur. Irkçı ve faşist bir adayın ikinci tura kalmaması için her türlü şey yapılmalıydı, ancak, sol bunun için gerekli çabayı göstermedi.

Le Pen gerçek yüzünü Ulusal Meclis'te milletvekili olarak bulunduğu beş yıllık sürede gösterdi. Aşırı sağcı aday, Ulusal Meclis’e girmesinden bu yana neredeyse her zaman bütün oylamalarda çekimser kaldı. Çoğu zaman oylamaya bile katılmadı. Herhangi bir rapor yazmadı, değerlendirme misyonuna katılmadı ve yazılı önergeyle katkı sunmadı. Parlamentoda başka şeyler yapmakla meşgul oldu. Bütün oturumlarda, ezilen halkın çıkarlarına aykırı olan önergeleri destekledi. Göçmen düşmanlığı ve İslâm karşıtlığında başrol oynadı. Bütün bunlar, Cumhurbaşkanı olurda iktidara gelirse neler yapabileceğini gösteriyor.

LE PEN DÜŞMANLIK EKECEK

Ulusal Birleşme Cephesi lideri ne öneriyor? Güvenlik politikalarını artıracak, kolluk güçlerini daha fazla ateşli silahlarla donatacak. Okullarda çocuklara verilen yemeği kaldıracak, laiklik ilkesini çarpıtacak, Yahudi ve Müslüman çocuklarını damgalamak istiyor. Dini sembollerin giyilmesini yasaklayacağını söylüyor. Yabancı düşmanlığını körüklüyor, belgesiz göçmenleri ve özellikle de AB dışındaki ülkelerden gelenleri sürekli gündemde tutuyor. Bu insanları, sürekli düşman hedef olarak göstermek istiyor.

Paris'te Ulusal Meclis'te ve Brüksel'de Avrupa Parlementosu'nda oy kullandıklarında aşırı sağcı, faşist milletvekilleri gerçek yüzlerini gösteriyor. İnsan haklarını hedef alan, kolluk güçlerinin saldırısını meşru gören, kadın haklarını inkâr eden konumdalar.

Aşırı sağcı, ırkçı ve faşist bir liderin veya partinin zaferi, gecenin sonuna korkunç bir yolculuk demek. Aşırı sağın öncelikle azınlıkları, yabancıları, Müslümanları ve işçi sınıfının varoşlarında yaşayan her kesimini hedef aldığı unutulmamalı. Kadınlar da ilk kurbanlar arasında olacaktır.

Le Pen ve şürekâsı iktidarı ele geçirirse geleceğin Fransa'sı bugünkü gibi olmayacak. Fransa bir polis devleti olacak. AB'nden çıkması gündeme gelecek. Aşırı sağ, hukukun üstünlüğünü hiçe sayacak. Özgürlük gözetim altında olacak. Macron yönetiminin hayata geçirdiği anti sosyal uygulamalar daha da derinleşecek.

Le Pen'in kazanmasına sevineceklerin başında şunlar sayılabilir; Eski ABD Başkanı Donald Trump, Brezilya Devlet Başkanı Jair Bolsonaro, Kızıl Ordu'nun kurucusu Léon Troçki’nin ülkesi Ukranya'yı cehenneme çeviren Rusya lideri Vladimir Putin, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve bunların Türkiye'deki uzantıları sayılabilir.

SOLUN ZORLU GÖREVİ

Fransız solu “yeni bir Cumhuriyet inşa etmek için seçimi kazanmak gerekir” diyerek ilk turda yüzde 21,95 oy alan Boyun Eğmeyenler ve Halk Birliği adayı Jean-Luc Mélenchon'u desteklememekle büyük bir hata yaptı. Sol, bile bile aşırı ve liberal sağa iktidarı teslim etti. Le Pen tehlikesini ortadan kaldırmak için "cumhuriyet cephesi"ni daha da genişletip oy kullanılarak bu tarihi sorumluluk yerine getirilmelidir.

2002’den beridir süre gelen, bu aymazlığa dur demeninin zamanı çoktan geldi. Bu utanç verici tablo karşısında anti-faşist bütün güçlere önemli birer sorumluluk düşüyor. Aşırı sağın, iktidara gelmesi durumunda oluşturacağı tehlikeleri görmek gerekiyor. Boyun Eğmeyenler milletvekili Clémentine Autain'in bu konuda şu sözleri önemlidir: “İkinci turda Le Pen'i mağlup ettikten sonra, asıl zorluk 12-19 Haziran'da yapılacak milletvekili genel seçimlerinde, Macron'u yenilgiye uğratmak olacak”tır.

Bu tehlikeye dikkate alan Boyun Eğmenyenler, sol kanatta tavanda ve tabanda birleşme çağrısını yeniliyor. Sosyal Demokratlar ve Sosyalist Parti'nin içinde yer almadığı Komünist Partisi, Yeşiller Partisi ve Anti-Kapitalist Partisi'ne yapılan "sağlam ve açık temellere dayanan” dayanışma ve işbirliği önerisi yabana atılmamalıdır.