Önümüzdeki nesil, mercan resiflerine tanık olamayabilir

Uzmanlar, artan okyanus sıcaklıkları sebebiyle zamanla tahribe uğrayan ve ağaran denizaltı ormanlarının önümüzdeki yıllarda tamamen yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu konusunda uyarıyor.

Dünyanın en renkli ekosisteminin tahribini gözlemleyen bir deniz biyoloğuna göre, bugünlerde doğan çocuklar mercan resiflerini bütün ihtişamıyla görebilecek son nesli oluşturuyor olabilir.

Uluslararası Doğayı Koruma Birliği içinde bulunan Mercan Uzmanları grubunun başkanı David Obura, küresel ısınma ve okyanusların asit seviyelerindeki artışın şimdiden sıcak su resiflerinin %16 ila %33’ünde ciddi şekilde ağarmalara rastlandığının altını çizdi; ve henüz ağarmamış resiflerin de okyanus sıcaklığındaki benzer oynamalar ile yok olmaya yüz tutacağını ekledi.

Obura, “Resiflerin yok olması, birçok ışığın sönmesi gibi olacak. Aniden değil, ama çok sayıda darbe ile kademeli bir bozulmadan bahsedebiliriz. Mevcut sıcaklık 2 derece dahi yukarıya çıktığında giderek artan sayıda resifin haritadan silindiğine tanıklık edeceğiz. Tektonik çarpışmalardan bile sağ çıkmayı başaran günümüzdeki resifler 25 ila 50 milyon yıl geriye giden bir geçmişe sahip, ancak son 50 yılda gözardı edilen küresel iklim dengesinin getirdiği olumsuz etkiler, önümüzdeki nesilde kompleks bir küresel bağlantı içerisindeki resif sisteminin yok olmasıyla sonuçlanacak.” diye konuştu.

Obura’nın uyarısı, bir dönüm noktası niteliğindeki Birleşmiş Milletler raporuyla da paralellik gösteriyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinde (IPCC) vaziyeti değerlendiren bilim insanları, önümüzdeki 50 yıl içerisinde beklenen 2 derecelik artışın mercan resiflerinin %99’unun yüksek olasılıkla kökünün kurumasıyla sonuçlanacağı hususunda uyarıda bulundular. Bu raporu ve raporun sunduğu verileri geçtiğimiz ay bütün Birleşmiş Milletler ülkeleri onayladı.

Rapora göre, dünya üzerindeki en estetik ve biyolojik çeşitliliği geniş habitatı kaybetmenin yanı sıra; kıyısal bölgelerde yaşayan topluluklara ciddi hasar verecek olan mercan resiflerinin yok olma riski, aynı zamanda bu topluluklarda yaşayan insanların fırtınalara karşı savunmasız hale gelmeleri ve geçimlerini sürdürdükleri balıkçılık uğraşından mahrum kalmaları anlamına da gelecek.

Mercanlar sualtı ormanları olarak tasvir edilir, ve bu sualtı ormanları şu anda Amazon ormanlarından çok daha hızlı yok oluyor. Kutup ekosistemleri ve yüksek dağ tabiatlarıyla beraber yüzlerce milyon yılda evrilen resiflerin, iklim kriziyle ile birlikte yok olan ilk ekosistemler olmaları kuvvetle muhtemel. Denizlerdeki 1-2 derecelik artış, resiflerin birlikte yaşadığı alglerin kaybolmasına sebep olarak resiflerin renklerinin ağarmasıyla ve yapılarının kırılganlaşmasıyla sonuçlanabilir. Eğer suların ısınmasındaki artış kontrol edilebilirse belirtilen ağartı geçici olabilir, ancak daha sık ve uzun süreli ağartılar oluştukça da resiflerde geri dönülemez hasarlar oluşmaya devam ediyor.

Resiflerde ilk ağartı belirtisi 1983’te gözlemlenmişti. Bu bozulma daha sonra 1998 ve 2010’da küresel seviyede görülmeye başlandı ve 2015’ten itibaren 3 yıl art arda olmak üzere devam etti.

Obura, “Mercan ağarma hadiseleri gezegende o kadar sık ve o kadar yoğun görülmeye başlandı ki, artık resif sistemleri yalıtılmış paketçikler olarak bölümleniyorlar. Bazı resifler şüphesiz bu yüzyılı atlatacaklar, ancak en elle tutulabilir bilimsel veriler bize artışı 1.5 derecelik bir yükselme ile sınırlandıramazsak, resiflerin %99’unu kaybedeceğimizi gösteriyor.” diye konuştu.

Sayıları 29’u bulan, Dünya Mirası olarak değerlendirilen resiflerden 11 tanesi çoktan ağararak ciddi hasar gördü. Mevcut gidişat devam ettiği sürece, UNESCO bu sayının 2040’a kadar 25’i bulacağını öngörüyor. En yüksek risk altındaki resifler Suudi Arabistan, Madagaskar, Hawaii, Papua Yeni Gine bölgelerinde bulunanlar ve bunların 2043’ten önce ciddi şekilde aşınması bekleniyor. İhtimaller düşük de olsa varlığını sürdürmesi beklenenler ise Mısır, Avustralya, Küba, Endonezya ve Filipinler bölgesindeki resifler olarak kayıtlara geçti.

Isınma ve artan asit oranları resiflerin yok olmasında rol alan etmenlerden yalnızca ikisi. Filipinler’deki Palawan adasında, önceden saflığını uzun yıllar korumuş resifler turizm işletmelerinin, tekne ve gemilerin denize bıraktığı atık sularından, aşırı balık avından ve akvaryuma satılmak üzere yakalanmak istenen balıkları şoklamak için resiflerin içine pompalanan siyanürden ötürü geri dönülemez seviyede hasar gördü.

Güneydoğu Asya Greenpeace “Okyanuslar kampanyası direktörü(?)” Vince Cinches, iklim değişikliğine en dayanıklı okyanus bölgesi olarak değerlendirilebilecek olan Mercan Üçgeninde yaşananların içler acısı olduğunu söyledi. “Aşırı balıkçılık, kıyısal büyüme, kirlilik, madencilik, turizm ve iklim değişikliğinden kaynaklanan baskıyı azaltmalıyız.” diye ekleyerek mevcut problemlere dikkat çekti. Şimdiye dek 800’den biraz daha fazla sayıda mercan türünün neslinin tükendiği biliniyor. Ancak eğer sıcaklıklar istikrarlı bir düzeyde tutulabilirse, bu sistemlerin bazılarının tekrar ortaya çıkma ihtimali oluşabilir.

Obura gibi bilim insanları giderek savunuculuğa ve aktivizme yönelmeye başlıyorlar. Kaygılarını, “Resiflerin yok oluşuna şahitlik eden bilim insanlarından biriyim ve bu gerçekten can sıkıcı bir durum. Bu gidişle 50 yıl içerisinde mercan resifleri efsanevi birer tarihsel hazine olarak filmlere ve görsellere konu olacaklar, ancak gerçeklerini görmek imkansıza yakın olacak.” diye ifade eden Obura, kendisini “yok oluşu kaydetmekten öteye gidip” aktivist söylemlerde bulunarak ve bu şekilde mesajı herkese ulaştırmaya çalışarak aynı zararın diğer ekosistemlere de gelmesini engellemeye çalışmakla motive ettiğini söyledi.

Theguardian’dan çeviren Alp Eren