Google Play Store
App Store

Narkotik polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra çıplak aramaya maruz bırakılan ve darp edilen Onur Yaser Can’ın intiharına ilişkin 4 polisin yargılandığı davanın ikinci duruşmasında mahkeme, işkenceyle ilgili suç duyurusunun da hükümle birlikte değerlendirilmesine ve bir sonraki duruşmada Can’ın arkadaşlarının dinlenmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca sanıkların duruşmaya katılmama taleplerini reddetti. Bir sonraki duruşma 3 Şubat tarihine ertelendi.

Onur Yaser Can davasında ara karar: Mahkeme işkenceyi hükümle birlikte değerlendirecek

Narkotik polisi tarafından 2 Haziran 2010'da uyuşturucu satın aldığı gerekçesiyle gözaltına alınarak kötü muamele ve çıplak aramaya maruz bırakılmasının ardından hayatına son veren Onur Yaser Can’ın ölümüne ilişkin davanın ikinci duruşması bugün saat 14.00’te Çağlayan’daki İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Bianet’ten Hikmet Adal’ın haberine göre, duruşmaya 30 Eylül’deki duruşmaya katılmayan ve hakkında zorla getirme kararı çıkartılan sanık polislerden Hakan Aydın SEGBİS aracılığıyla katıldı.

Aynı tarihlerde gözaltına alınan Yavuz Koç ve Can'ın gözaltına alındıktan sonra ulaştığı avukat Candan Kaplan tanık olarak dinlendi. Ayrıca mahkeme heyetinin değiştiği görüldü.

SANIK POLİS FETÖ NEDENİYLE İHRAÇ EDİLMİŞ

Duruşma sanık polislerden Hakan Aydın’ın kimlik tespitiyle başladı. Aydın'ın FETÖ nedeniyle ihraç edildiği ve 6 yıl hapis cezası aldığı ortaya çıktı.

Aydın söz konusu dönemde teknik takip amiri olarak görev yaptığını söyledi. Vekaleten de fiziki takipte görev yaptığını anlattı. Aydın, “Uyuşturucu satıcılarını takip ediyorduk. Ama yakalama kısmında yoktum. Yanlış hatırlamıyorsam Muhammet (Ongun) ve Onur (Ülker) almıştı. Alındıktan sonra İstanbul Emniyetine götürüldü. Emniyetteki işlemleri sırasında yoktum. Fiziki takip bittikten sonra görev yerime döndüm. Zaten fiziki takip tutanağında imzam var, tahkikat tutanağında yok. İddiaları soruşturmadan sonra öğrendim.” dedi.

Aydın “Arama yapan ekibin amiri kimdi?” sorusuna “Hatırlamıyorum” diyerek cevap verdi.

Ardından Onur Yaser Can’ın ailesinin avukatları Aydın’a sorular yöneltti. Çınar Aksoy, “Narkotik büroya getirildikten sonra tahkikatı yürüten personel kimdi?” diye sordu.

Aydın “Dosyada mevcuttur” dedi. Aksoy daha sonra Onur Yaser Can narkotik büroya getirilirken kamera kayıtlarına göre yanında Hakan Aydın, Muhammet Ongun ve Onur Ülker'in bulunduğunu hatırlattı. Aydın da karşılık olarak “Bu soruyla nereye varmak istiyorsunuz" dedi.

Aydın, Aksoy’un "Soner Gündoğdu ifadede değişiklik işini Hakan Aydın'ın da dahil olduğu sıralı amirlerimin bilgisiyle yaptım' diyor. Siz de sıralı amirlerinizin bilgisiyle mi yaptınız?" şeklindeki sorusuna “Soner Gündoğdu’nun beyanı yalandır" diyerek cevap verdi.

Bunun üzerine Aksoy, “Çıplak aramayı kim yapan kim?” diye sordu. Aydın ise daha önce Murat Ongun’u söylediği ifadesinden farklı olarak “Beyanım yok” diye konuştu.

Duruşmada söz alan Onur Yaser Can’ın ailesinin avukatlarından Çiğdem Şat, Aydın’a, Aydın’ın beyanının aksine Onur Yaser Can’la birlikte emniyete girdiğini gösteren fotoğrafları gösterdi.

Fotoğraflar için Aydın “Evet benim sanırım, böyle bir tişörtüm vardı sanki” dedi. Şat ayrıca ilk soruşturmayı kapatan savcı Muammer Akkaş’ın FETÖ’den ceza aldığını ve Aydın’ın da FETÖ’den yargılandığını söyledi.

TANIK, ÇIPLAK ARAMAYI DOĞRULADI

Aydın’ın ardından aynı tarihte gözaltına alınan bir başka isim Yavuz Koç dinlendi. Koç, Onur Yaser Can’ı tanımadığını söyledi.

Gözaltına alındığında çıplak aramaya maruz kalıp kalmadığıyla ilgili bir soruya Koç “Evet çıplak arama yapıldı. Vatan Emniyet’te 4 ya da 5’inci kata çıktık. Duvara yaslandılar. Soyun dediler, soyunduk. Ancak bir temas olmadı. Kafam duvara yaslı olduğu için arkamda kaç kişi vardı bilmiyorum” dedi.

Koç, son olarak gözaltına alındığında götürüldüğü doktor kontrolü üzerine soruya “Evet, doktorun yanına beni getiren polisler de girdi. Ancak doktora ya da bana bir müdahalede bulunmadılar” diyerek cevap verdi.

KAPLAN: EMNİYETTE İFADEYİ VERMEDİLER

Koç’tan sonra Onur Yaser Can’ın gözaltına alındıktan sonra ulaştığı avukat Candan Kaplan dinlendi. Kaplan, Can’ın kendisine polislerin ‘Ailene de ulaşırız’ diyerek tehdit ettiğini söylediğini anlattı.

Kaplan “Çok korkuyordu. Ailesine ve işyerine ulaşılmasından çekiniyordu. Sakinleştirmeye çalışmıştım" dedi.

Kaplan dosyayı aldıktan sonra ifade tutanaklarına ulaşmak için emniyete gittiğini ancak burada garip bir durumla karşı karşıya kaldığını söyledi.

Kaplan şunları kaydetti:

“Emniyete gittiğimde dosyada gizlilik kararı olduğunu, bu nedenle de herhangi bir evrak veremeyeceklerini söylediler. Şahsi bir dosyada gizlilik kararı olmayacağını belirtip tartışmaya başladım. Ardından polis Muhammet Ongun'un dosyayı yanında götürdüğü ve başka gün tekrar gelmemi söylediler. Ya da biz sizi ararız gelir alırsınız dediler."Emniyet müdürüyle görüşme çıktım. Sekreteryada beklerken bir kadın polis gelip ifadeyi bulduklarını söyledi. Müvekkilimi de yeniden ifadeye getirmem söylendi. Emniyetten çıktıktan sonra ifadeyi Onur’a okudum çünkü ona hiçbir ifade tutanağını vermemişlerdi. İfadeye Hacı isimli birisinin ismi eklenmişti. Polis memurlarının ifadeleri çok şüpheliydi.

Onur daha sonra 'Anlatmadığım bazı şeyler var’ diyerek ifade vermeye gideceğimiz gün benimle konuşmayı kabul etti. Ancak sabahına babası intihar haberini verdi.

Aynı sabah polisler ifade vermeye gelip gelmeyeceğimizi öğrenmek için aradı. Onlara Onur’un intihar ettiğini söyledim. Birkaç dakika sonra tekrar arayıp psikolojisinin bozuk olup olmadığını sordular. Daha sonra bir kez daha arayıp adli sicil dosya numarasını istediler. Neden ihtiyaç duyduklarını sordum. Dosyayı kapatmak için istediklerini söylediler ama bu çok gereksizdi.

Bu olay duyulmadan önce de Milliyet gazetesinden aradığını söyleyen biri ulaşıp işkence iddiası olduğunu ve bilgi almak istedikleri söyledi. Sonra tekrar aradım numarayı ama orası Milliyet gazetesi değildi. Muhtemelen intihardan sonra beni arayan polislerdi ve korkmuşlardı. Usulsüz bir işlem yaptıklarını ve bilgi almak için böyle bir şey yaptıklarını düşündüm"

ABLA CAN: BİR GRUP NARKOTİK POLİSİ YÜZÜNDEN AİLEMİ KAYBETTİM

Avukat beyanlarının ardından söz alan Onur Yaser Can’ın ablası Ezgi Sevgi Can sanıkların mahkemeyle dalga geçtiğini söyledi.

Sanık polislerin istedikleri sorulara yanıt verip istemediklerine vermediklerini dile getiren abla Can şunları söyledi:

"Ben bütün ailemi 12 yıldır aklımızla dalga geçen bir grup narkotik polisinin keyfi davranışları yüzünden kaybettim. Hakan Aydın o dönem narkotiğin imamı. Diğer isimler de Hakan Aydın dışında birisinin talimatının dışına çıkmasının mümkün olmadığ��nı söylüyor.

Ben teknik kısımda görevliyim’ gibi beyanlar gerçekleri yansıtmıyor. Hakan Aydın talimat vererek Onur’u başka bir ekip yakalatmış gibi gösteriyor ve bu çocuğun ifadesini değiştirmişler, ifadeye yeni isimler eklemişler. Ölmüş bir çocuk hakkında polis fezlekesi düzenlenir mi? Kardeşim hakkında öldükten sonra iddianame düzenlendi. Öldüğü bilindiği halde dava açıldı. Sahte evraklar üretildi.

Hem adli hem idari yargıda ardı ardına verilen takipsizlik kararları, onlarca savcı, emniyet müdürü, müfettişi, vali var bu işin içinde. Nedense hepsi FETÖ'den yargılandı. Bu tesadüf mü?"

Onur sorgulanırken bir anda sorgu odasında kamera mı bozuldu? Madem çok iyi davrandınız Onur’a kanıtlayın o zaman. Yok kanıtlayamıyorlar. Kanıt yükümlüğü bizde değil, sizde.

Biz evrakta sahteciliğin işkenceyi meşrulaştırmak için yapıldığını ve dolayısıyla işkencenin devamı niteliğinde olduğunu biliyoruz. Mahkemenin bu konuda daha duyarlı, daha talepkar olmasını, adaletin tecellisini hızlandırmasını talep ediyoruz"

ANA KARAR AÇIKLANDI

Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti Narkotik Şube Müdürlüğü’nde görevli polislerle ilgili ‘ağırlaştırılmış işkence’ ve ‘görevi kötüye kullanma’ suçlamalarıyla yapılan şikayetlerin soruşturma dosyasının istenmesine hükmetti.

Mahkeme ayrıca sanıkların duruşmaya katılmama taleplerini reddederek bir sonraki duruşmada SEGBİS aracılığıyla hazır edilmesine karar verdi.

Mahkeme, işkenceyle ilgili suç duyurusunun da hükümle birlikte değerlendirilmesine ve bir sonraki duruşmada Can’ın arkadaşları, Emrah Öngün, Mustafa Çiçek, Duygu Erkuş ve Selda Taşkın’ın dinlenmesine karar verdi.

Bir sonraki duruşma 3 Şubat'a ertelendi.

NE OLMUŞTU?

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can’ın hayatına son vermesi ile ilgili davada dört polise “Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği, Resmi Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme”, bir bilirkişiye de “Gerçeğe Aykırı Bilirkişilik veya Tercümanlık Yapma, Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği, Resmi Belgeyi Bozma, Yok Etme veya Gizleme” suçlamaları yöneltiliyor.

Dört polis ve bir bilirkişi hakkında açılan davanın 30 Eylül’deki ilk duruşmasına katılmayan polis amiri Hakan Aydın’ın SEGBİS sistemiyle ve gerekirse zorla getirme kararıyla mahkemeye katılmasına karar verilmişti.