İktidarın ‘çevre dostu’ dediği ve desteklediği biyokütle enerji santrallarına ilişkin hazırlanan rapor gerçekleri ortaya koydu. Raporda, biyokütlenin ormanları tehdit ettiği ve iklim krizini tetiklediği belirtildi.

Ormandan atık değil, gübre çıkar

İlayda GÖKÇER

İktidarın ‘yenilenebilir enerji’ adı altında ekolojik tahribata neden olan biyokütle enerji santrallarına desteği sürüyor. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında 2011 yılında teşvik listesindeki biyokütle enerji santralI sayısı sadece 3 iken, 2022 listesinde bu sayı 300’e yaklaştı. Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği’nin son raporu da, biyokütle enerji santrallarının doğa dostu olmadığı ve ormanlar için tehdit oluşturduğunu ortaya koydu. Raporda, oduna dayalı biyokütle santralları hammadde olarak ‘orman atığı’ tabirinin kullanılmasının yanlış olduğu ve ormanlardan uzaklaştırılıp bertaraf edilmesi gereken bir ‘orman atığı’nın söz konusu olmadığına dikkat çekildi.

“Ormanların geleceği için büyük tehdit: Elektrik üretimi için ormanları kullanan biyokütle enerji santralları” isimli rapor yayımlandı. 7 maddeden oluşan raporda birçok şehirde kurulması için teşvik verilen oduna dayalı biyokütle santrallarına izin verilmemesi, açılması planlanan santralların durdurulması ve 5346 sayılı kanunun 3’üncü maddesindeki ‘biyokütle’ tanımından ‘orman ürünleri’ ifadesinin çıkarılması gerektiği belirtildi. Raporda, ormandaki kesimlerden arta kalan kabuk, ince dal, talaş ve yaprak gibi parçaların atık değil ‘ormancılık artığı’ olduğunu ve orman ekosistemi için gübre niteliğinde olan organik maddeler olduğu vurgulandı.

KÖYLÜYÜ ETKİLEYECEK

“Peki ormanlarımızda bu kadar ‘orman atığı’ var mı?” sorusuna şu şekilde cevap verildi: “Sadece bir adet 10 MW kapasiteli biyokütle santralı için bir ilçenin ya da tüm ilin kapasitesi yetmemekte, birkaç ilin tüm orman ürünlerinin sadece bir tesise yönlendirmesi gerekmektedir. Orman ürünlerini yakıt olarak kullanan biyokütle yakma santralleri, orman köylüsünün yakacak odun ihtiyacına erişimini zorlaştıracak ve odun hammaddesini kullanan diğer sektörlerde oduna erişimi güçleştirebilecektir.”

ODUNLAR DA YAKILIYOR

Verilen lisanslar ve atık yönetmeliğine göre bu santrallarda sadece ‘orman atığı’, yani kök, ağaç kabuğu, mantar atıkları, odun artıkları gibi ormancılık artıklarının yakılmasına izin verikiyor. Ancak, uygulamada bu çerçevenin dışına çıkılıyor. Raporda, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kanunu’na göre yasak olmasına rağmen biyokütle santrallarında doğrudan tomrukların depolanıp yakıldığı söyleniyor. Geçtiğimiz yıl Afyon’un Çay ilçesinde faaliyet gösteren biyokütle enerji santralınde çıkan yangında santralın deposunda bulunan, kanunen kullanılması yasak olan 30 bin ton odun ve tomruğun da yandığı da hatırlatıldı.

İKLİM KRİZİNİ ETKİLİYOR

Raporda, biyokütle enerji santrallarının, kömür yerine ‘orman atığı’ ya da odun yakılmasıyla ortaya çıkan karbondioksit salımının, yakılan ağaçlar yerine yetişen fidan ve ağaçlar tarafından tutulacağı ve bu sayede yol açtığı emisyonları uzun dönemde sıfırlayacağı iddiasının gerçekçi olmadığı belirtildi. İddiaya karşı, bu uygulamanın on yıllar boyunca kömürden bile daha fazla sera gazı salımına yol açtığı gibi plantasyon adı altında doğal orman ekosistemlerinin geri dönüşü olmayan biçimde yok edilmesine neden olmakta olduğu ifade edildi.