Ormanlar yanmadan önlem alalım

Aycan KARADAĞ

Ege Bölgesi’nde yaz aylarının gelmesiyle bölgede ormanlar için yangın tehdidi arttı. İzmir Orman Mühendisleri Odası İzmir Şube Temsilcisi Sabahattin Bilge, ormanların yanmadan önlem alınabileceğini söyledi. Ormanların korunmasından ilgili kurumlarla birlikte toplumun tüm kesimlerinin sorumlu olduğunu belirten İzmir Orman Mühendisleri Odası İzmir Şube Temsilcisi Sabahattin Bilge, “Ülkemiz yağış ve sıcaklık ilişkileri bakımından kritik bir bölgede. Yağışlar yetersiz ve çoğunlukla düzensizd. Son yıllarda yaşanan küresel iklim değişikliklerinin sürmesi halinde gelecekte ormanlarımızın büyük bir bölümünün daha orman yangını tehdidi altında olacağı muhtemel. Türkiye orman varlığı bakımından dünya ortalamasının gerisinde. Bu bakımdan ormanların korunmasının sadece bir kurumun sorumluluğuna bırakılması doğru bir yaklaşım değil” diye konuştu.

RES’LERE İZİN VERİLMEMELİ

Orman yangınları için yeteri kadar parasal kaynak ayrılması gerektiğini dile getiren Bilge, “Kurumda uzmanlaşma ve liyakata önem verilmeli, uzman personelin uzman olmadığı başka alanlara tayini ve görevlendirilmesi önlenmeli. Yangın çıkma olasılığı yüksek olan bölgelerde meteorolojik verilere göre devriye ekipleri görevlendirilmeli, bu uygulama için yerel yönetimlerle işbirliği yapılmalı. Blok orman alanlarının parçalanmasına neden olacak madencilik, RES gibi tesislere kesinlikle izin verilmemeli. Ülke genelinde 135 bin hektar alana ulaşan ve başarısı tartışmalı durumda olan, gelinen noktada ise arazi rantına dönüşen ve birçok bölgede sosyal ihtilafa neden olan özel ağaçlandırma uygulamasına derhal son verilmeli” şeklinde konuştu.

Yanan alanların kızılçam ormanı olması halinde öncelikle doğal yollarla gençleştirmenin yolunun aranması gerektiğini belirten Bilge, “Uygun şartlarda yanan alanların doğal olarak ormanlaştırılması öncelikli hedef olmalı. Kızılçam ağaç türünün yeryüzündeki yayılışı orman yangının meydana geldiği alanlarla paralellik gösteriyor. Bu ağaç türü genetik olarak yangına karşı neslini devam ettirme güdüsü edindiği için yanan alandaki kozaklar ağır yangın geçirse bile kapalı olan kozalakların içindeki tohumlar yanmadan kalıyor. Yangından sonra kozalakların açılmasıyla yanmadan sonra kalan tohumlar mineral toprağa düşüyor” ifadelerini kullandı.

KIZILÇAM EN ÖNEMLİ ORMAN AĞACIDIR

Son olarak Bilge şunları kaydetti: “Yanan materyallerin külleri ise toprağın ‘ph’ değerini dengelediği için yağmurlardan sonra daha uygun çimlenme ortamı sağlıyor. Böylece ilk yağmurlardan sonra mineral toprağa ulaşma fırsatı yakalayan tohumlar çimlenme olanağı buluyor. Buna ormancılıkta ‘yangın kültürü’ adı verilir. Bir başka ifadeyle yanan alan yaşlı kızılçam ormanı ise ağaçlandırma yapmaya gerek yok. Yeter ki yanan alan çimlenmeden önce yanan materyallerden temizlenerek çimlenmeye olanak sağlansın. Yanan alanda yeterli tohum ağacı yok ise ağaçlandırmayla orman tesisi gerekiyor. Bu alanlarda geleneksel ağaçlandırma tekniği yöntemlerine göre ağaçlandırma yapılır. Tür olarak yörenin doğal türleri seçilir. Bilimsel bir yaklaşımla genetik kirliliğe izin verilmez. Ormancılıktaki tohum hasat ve transfer zonlarına uyulmak zorunluluğu vardır. Yanmayan ağaç türü seçme gibi ekosisteme uygun olmayan uygulamalar yapılamaz. Çünkü yanmayan ağaç türü yok. Yangın riski altındaki alanların büyük bölümünde hâkim tür kızılçamdır. Kızılçam genetik olarak yangına uyum sağlamış en önemli orman ağacıdır.”

Yaz aylarının gelmesiyle orman yangınları başladı. İzmir, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’nün son on yıllık verilerine göre, yılda ortalama 276 ve 2020’de 285 orman yangınıyla bölge Türkiye’de ikinci sırada. Yanan alan olarak ise son on yıllık verilere göre; yılda ortalama bin 496 hektar olarak Türkiye’de birinci, 2020’de ise 4 bin 110 hektar yanan alan ile ikinci sırada. 2019’da İzmir'in Karabağlar’dan Menderes ve Seferihisar’a sıçrayan orman yangınında yaklaşık 6 bin 500 hektar orman alanı yanarken, bu yangın İzmir tarihindeki en büyük orman yangını olarak kayıtlara geçti.

Orman yangınları, ekolojik dengeyi bozduğu kadar, ekonomik olarak da büyük zararlara yol açıyor. 2020’de çıkan yangınları söndürmek için yaklaşık 600 milyon lira, yanan alanları ağaçlandırmak için ise yaklaşık 200 milyon lira harcandı.

Orman yangınlarının nedenlerinin başında ise orman içinde yapılan enerji tesisleri, baz istasyonları, çöplükler gibi ormancılık dışı uygulamaların sayısının artması yer alıyor.

Orman içindeki tarım alanlarındaki anızların ve bahçe temizliğinden çıkan artıkların yakılması, tarımsal faaliyetlerde kullanılan ekipmanlardan çıkan kıvılcımlar, söndürülmeden atılan izmaritler, ormanda piknik amaçlı yakılan mangal ateşleri de diğer nedenler olarak karşımıza çıkıyor.

Ayrıca 2020 yılındaki kuraklık ve aşırı sıcak koşullar yangın sayısını ve yanan orman alanlarını artıran en önemli unsurlar oldu.