Kaynak: Haber Merkezi
Ormanların yağmalanmasına tepki: Susma yaşamı savun

Bursa Su Kolektifi, AKP iktidarı tarafından yağmalanmasına tepki gösterdi. 

“Susma yaşamı savun” pankartı açan Kolektif üyeleri, çeyrek asırlık AKP iktidarında ormanların nasıl yok edildiğine dikkat çekti.

Yapılan açıklamada, “Ormanları sıfır maliyetli hammadde olarak gören sermayedar için; AKP iktidarı, maden, turizm teşvik kanunu, orman kanunu ve ilgili yönetmeliklerde yapılan yüzlerce değişiklikle ormanların talanının önünü açtı” denildi. 

Milli parkların yeni kararlarla yok edildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Geçtiğimiz yıllarda Uludağ Milli Parkı’nın bir bölümü ve Kapadokya Milli Parkı’nın tamamının milli park statüsü AKP genel başkanının tek bir imzasıyla kaldırıldı. Bunlar yetmemiş olacak ki 2021 yılında Orman Kanunu ek 16. Maddesi kapsamında düzenlenen yönetmelikle birlikte Cumhurbaşkanı kararı ile orman alanlarının orman dışına çıkarılmasının önü açıldı. 2021 yılından itibaren bu hakkı 16 kez kullanan Cumhurbaşkanı 19 Ocak günü 17. kez yetkisini kullanarak 13 ildeki orman alanlarından 6 milyon metrekareyi sahayı orman dışına çıkardı. Bunun 4 milyon metrekaresi yani 560 adet futbol sahası büyüklüğündeki alan Bursa ormanlarına aittir” ifadeleri yer aldı.

Ülkeyi maden şirketlerinin kuşattığı belirtilen açıklamanın devamı özetle şöyle:

“Orman Genel Müdürlüğü (OGM), Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) tarafından verilen ruhsatlar dâhilinde orman alanlarında izin vermektedir. MAPEG sadece ruhsat istenen alanın muhafaza ormanı alanı içinde kalması halinde kurum görüşü sormakta, onun dışında kurum görüşü sorulmadan ruhsat verilmektedir. Anayasa ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 17 nci maddesi kamu yararının varlığı halinde, ormanların irtifak hakkına konu olabilmesine izin vermektedir. Yani ‘kamu yararı ve zaruret olması’ gerekmektedir. Ankara'da geçtiğimiz günlerde görülen 285 maden ihalesi davasına hâkimler ret kararı verdi. 2010 ile 2018 yılları arasında verilen maden ruhsatı sayısı 106 bin 465 iken, 2023'te bu sayı 386 bine çıkarak, sömürge madenciliğindeki artışı göz önüne serdi ve ülkenin yarısı maden ruhsat alanı haline geldi. Ruhsatlanma aşamasından sonra kopyala yapıştır ÇED’lerle oluşan projelere Sayıştay raporlarında belirtildiği gibi kurumlar kolaylıkla izinleri veriyor. Bu aşamadan sonra ağaca konan kuşu, derede yaşayan balığı düşünen halk, tarlasını, bağını evini savunmaya girişiyor.

Yıllarca süren hukuki süreçler köylüyü perişan ediyor. Kamu yararı adı altında tüm canlıların yaşam alanı yok ediliyor. Artık yeter. Ormanlardan elinizi çekin. İhmaller ve ihlalleriniz Sayıştay raporları ile sabitken yeni maden sahalarına, otellere, taşocaklarına ormanları tahsis etmeyin. Tek bir kişinin imzasıyla ‘orman olarak korunmasında yarar görülmeyen’ tabirini ekleyerek çıkardığınız bu alanların birçoğu o bölgede kalan son ağaçlık çalılık alanlar. Orman alanı dışına çıkarılma amacının ne olduğu, toplum ve kamu yararına olup olmadığı ise belirsiz.”