‘Öteki ben’e  elli yıl ötesinden bakış

Raşit GÖKÇELİ

Bin dokuz yüz altmış sekiz yılında dünyada bir başkaldırı rüzgârı estirdi insanlığın gençliği. ‘Başka bir dünya mümkün’, ‘imkânsızı isteyin gerçekçi olun’ sloganlarıyla tüm dünyada bu arada ülkemizde de gençlik başkaldırdı. Ülkemizde de özellikle üniversitelerimizde gençliğin güçlü başkaldırı rüzgârları esti. ODTÜ 1968 gençliğinin başkaldırı odaklarından biriydi.

‘Sokaktaki Atlı Kızak’ anlatısının yazarı Fatih Söyler de 1968 döneminde ODTÜ Mimarlık Fakültesi öğrencisiydi. Dönemin tüm çalkantıları içerisinde bir öğrenci aktivisti olarak yer aldı. Fatih Söyler sonraki senelerde dünyaya ve mesleğe bakış açılarını Mimarlar Odası’na taşımış olan ODTÜ gençliğinin bir bireyi olarak etkili mesleki ve toplumsal çalışmalar yürüttü.
Ancak zamanla dünyada rüzgârlar ters esmeye başladı. Dünya ve Türkiye’de baskıcı rejimler gençlikten intikam aldı. O dönemin gençliğine yaşatılan sinsi ve amansız zulüm derin ruhsal travmalar yarattı.

Fatih Söyler metaforik anlatısında baskıcı rejimlerin, zulmün, kaybedilen gençlik arkadaşlarının, dönemin eylemlerinin bir çeşit muhasebesini kendi benliği içerisinde yapıyor. “Tek başına kalmıştı geride, nereye gideceğini bilmiyordu, kalakalmıştı gökyüzünde, pusun içinde. Bütün avcılar ona ateş ediyordu.”

Aradan elli yıl geçtikten sonra, bunca baskı, zulüm, işkenceden sonra ne değişti? O dönemde gençlik olarak neleri doğru, neleri yanlış yaptık? Bugün olsa aynı yolda mı yürürdük? Fatih Söyler bizi restropektif bir durum muhakemesine yönlendiriyor.

Elli yıl sonraki ‘ben’ ile elli yıl sonraki ‘ben’den hangisi ben? Hangisi öteki? İki eski dost, Denge ile Düş’ün buluşmaları öncesinde mektubunda ‘Sevgili Düş’e, “Seni son gördüğümde ‘bu dalgalar hep gelecek…’ demiştin. Haklıymışsın. Umarım o dalgalar seni alıp götürmemiştir” diye yazıyor. Ve. Düş ayrılırken cebindeki buruşmuş kağıttaki şiire bir göz atıyor son kez.

“seyirdeydiler umarsız, el çırparak sessizce
Çıt çıkmıyordu meydandan
Darağaçlarının kimi boş sıra kimde
Deli sarmaşık gibi o şeyler dizlerinde”
Sokaklarımızda atlı kızaklar geçmiyor uzun yıllardır. Ancak insanların yüreklerindeki isyan ateşi hiç sönmüyor.