‘Öteki Sabancı’, ailesinin karanlık yüzünü anlattı: Çarpıcı iddialarla dolu bir kitap
İhsan Sabancı’nın resmi olarak evlenemediği ancak uzun süre aile hayatı yaşadığı Nevin Hanım’dan olan kızı Sevgi Sabancı, kaleme aldığı anı kitabında Sabancı ailesinin iç yüzünü ve zenginleşme hikâyesini anlatıyor. Sevgi Sabancı, kitapta oldukça çarpıcı iddialarda bulunuyor.
Okan Yücel
okanyucel@birgun.netKöknar Yayınları’ndan aralık ayında çıkan “Öteki Sabancılar: Adana’da piç olmak” kitabının yazarı, Hacı Ömer Sabancı’nın en büyük oğlu İhsan Sabancı’nın resmî olarak evlenemediği ancak uzun süre aile hayatı yaşadığı Nevin Hanım’dan olan kızı Sevgi Sabancı.
Kitabı babasına adayan Sevgi Sabancı, ilk bölümde babasının kendisi doğana kadar geçirdiği hayatı, Sabancı ailesinin geçmişini, zenginleşmesini, sosyal çevresini ve iş dünyasını anlatıyor.
Kitabın ikinci bölümü ise Sevgi Sabancı’nın doğumuyla (1963) başlıyor. Sevgi Sabancı, çocukluğundan başlayarak annesi, babası ve kardeşleriyle ilişkilerini inceliyor. Elbette Sabancılar ve büyük şirketlerin yöneticilerinin en büyük ağabeylerinin öz evlatlarına davranışlarını ve yaklaşımlarını anlatan anılar çok daha dikkat çekici.
Holdingi uzun süre yönetenlerin, Sevgi Sabancı ve ailesini görmezden gelmeyi öncelediğini, ancak görmek zorunda kaldıkları her anda hayatı onlara “zehir etmeyi görev edindiklerini” okuyoruz.
Kitabın şüphesiz en vurucu kısımları, İhsan Sabancı’nın, eşi Yüksel Hanım’dan ayrılamadığı için resmi olarak evlenemediği ancak uzun süre birlikte yaşadığı ve üç çocuk sahibi olduğu Nevin Tenik'in başına gelenler.
3 CİNAYET TEŞEBBÜSÜ
Kitapta, Sevgi Sabancı’nın annesi Nevin Hanım’a ‘fahişe damgası’ vurulmasında bile sakınca görmeyen ve öz ağabeylerinin Nevin’den olan çocuklarını her fırsatta ‘piç’ diyerek aşağılayan ailenin, Nevin Hanım’ı birkaç kez öldürtmeye teşebbüs ettiğini okuyoruz.
Kitapta dile getirilen iddialara göre, birinde tespit edilemeyen bir şahıs tarafından atılan bıçağın kıl payı karavana gitmesi, diğerinde cinayet talimatıyla Nevin Hanım’ın dibine kadar giden kişinin bir tür vicdan muhasebesiyle vazgeçmesi, bir diğerinde ise eşi İhsan Sabancı’nın son saniye hamlesi Nevin’in hayatını kurtarıyor.
Eve geldikten sonra cinayetten vazgeçen kişi, kendisini bulan İhsan Sabancı’ya olayı anlatıyor. İhsan Sabancı’nın öz kardeşleri Erol Sabancı ve Sakıp Sabancı, iddiaya göre, bir ev ve traktör karşılığında bu kişiden Nevin Hanım’ı öldürmesini istiyor.
ŞÜPHELİ İNTİHARLAR
Öngörülebileceği üzere bu hikâyede de şüpheli intiharlar eksik değil. Bunlardan biri Sevgi Sabancı’nın hayatını doğrudan etkilerken diğeri ise miras konusunda gözdağı olarak Sevgi Sabancı’ya açık ediliyor.
Koca bir imparatorluğa sahip ailenin en büyük oğlu, Sevgi Sabancı’nın babası İhsan Sabancı, 49 yaşında bir otelin bodrum odasında hayatını kaybettikten sonra Sevgi Sabancı’nın hayatı daha da zorlaşıyor.
Kendi hayatını yola koyduğu ve uzun zamandır en mutlu hissettiği anda yaşananlar ise kitaptaki en vurucu hikâyelerden birini oluşturuyor.
“‘ÖLÜMLÜ KAZALAR OLURSA ŞAŞIRMAYIN’ DEDİM”
Sevgi Sabancı, 1986’da Sabancı’nın otobüs imal eden ve başında o dönem Özdemir Sabancı’nın bulunduğu TEMSA’da çalışan genç mühendis Vehbi Asutay ile tanışıyor. Asutay’ın evlenmek istemesi üzerine Sabancı, “Amcalarım, Güler Abla bunu duyarsa seni işten atarlar” diye uyarsa da CV’sine ve kariyerine güvenen Asutay bunu önemsemiyor ancak daha fazla çekindiği durumu şu sözlerle anlatıyor:
“İmal ettiğimiz otobüslerin frenlerindeki arızalarla ilgili üst yönetime rapor yazdım ve ‘ölümlü kazalar olursa şaşırmayın’ dedim. Bayağı bozuldular. Beni kapıya koyarlarsa sebebi seninle evlenmem değil bu olur.”
İki sene sonra Londra’da bulunan Sevgi Hanım’ı arayan bir gazeteci, logosunun altındaki 'Türkiye Türklerindir’ yazısıyla bilinen gazetede çıkan haberin başlığını okuyor: “Sabancılar’ın kızına aşık olan mühendis intihar etti!” Ölümün intihar olduğuna kanaat getirilip dosya kapatılıyor.
MİRAS PAYI İÇİN GÖZDAĞI
Bir zamanlar kendisi ve kardeşlerinin önünde babasına “O piçlerini de al, evimden defolup gidin” diyen babaannesi Sadıka Hanım’dan ve dedesi Hacı Ömer Sabancı’dan hiçbir miras payı alamayan Sevgi Sabancı, bu konuları ‘kurcalamaması için’ üstü kapalı tehdit ediliyor.
Holdingin koordinatörü Hüseyin Bey, “Babana acımayan sana hiç acımaz, verilenlerle yetinmeye bak. Reha Turan olayını hatırla” diyor.
Reha Turan, İhsan Sabancı ile Yüksel Hanım’ın kızları Nur Sabancı’nın eşiydi. Hüseyin Bey, Reha Turan’ın, boşandıktan sonra Güler Sabancı’yı tehdit edip para kopardığını, bu durumun ancak Turan’ın Boğaz Köprüsü’nden atlayıp intihar etmesiyle son bulduğunu anlatıyor.
Mirastan hak ettiklerini hiçbir zaman alamadıklarını belirten Sevgi Sabancı, durumu “Her kafamızı kaldırdığımızda önümüze attıklarıyla bizi sadece yemlemişlerdi” diyerek özetliyor.
“ULAN ALÇAK SAKIP!”
Kitapta, Sevgi Sabancı’nın çekirdek ailesi dışında en çok bahsedilen kişiler Hacı Ömer Sabancı ve Sakıp Sabancı.
Özellikle babası İhsan Sabancı’nın, çok istediği ‘ağa’ sıfatını bir türlü elde edemeyen ve çevresinde ‘pintiliğiyle’ nam salan Sakıp Sabancı için söylediği “Eline geçirdiğin her fırsatta canımı acıtmaya devam ediyorsun” sözleri ve “Ulan alçak Sakıp” nidası Sevgi Sabancı’nın zihnine kazındıysa da ailenin diğer fertlerinin yol açtığı travmalar da kitapta kendine yer buluyor.
İhsan Sabancı’nın ölüm haberini aldıklarında ‘ertesi gün ilgileneceklerini’ söyleyen kardeşleri Erol ve Şevket Sabancı ile Sevgi Sabancı’yı Frankfurt’ta bir fuarda görüp sinirden camı-çerçeveyi indiren ve “Bu kızı Adana’dan çıkarmayın, neden bu kadar yüz veriyorsunuz” diye hesap soran mevcut Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’ya da kayda değer bir yer ayrılıyor kitapta.
Sakıp Sabancı başta olmak üzere yıllarca medyanın “sempatik” imaj çizdiği holding patronlarına en büyük reddiye, 30 yıl boyunca “piç” muamelesi yaptıkları yeğenlerinden geliyor.
“GERÇEK YÜZLERİ GÖRÜNSÜN”
Entrikalara ve aile içi kavgalara sonsuz ilgi duyan, aynı merakı topluma da enjekte etmek için her gün saatlerini ayıran ana akım medyanın ise söz konusu Türkiye’nin en zengin ve ‘yardımsever’ ailesinde yaşananlar olduğundaki suskunluğu elbette şaşırtmıyor.
Ancak kendi ifadesiyle “Üç masum çocuğu piç gibi etrafa atıp ortalıkta iyi aile rolü oynanmasına” itiraz eden Sevgi Sabancı, belki de bu yüzden kitabın yazılma amacını şöyle açıklıyor:
“Biz üç kardeşe merhametin zerresini göstermeyen bu akrepleri tanıyanlar çoğalsın, buz dağının altında kalan gerçek yüzleri görünsün, yaptıkları haksızlık ve zulümlerin tanığı artsın istiyorum, hepsi bu.”