Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, İsveç’te yaşayan Türkiye vatandaşı Emrullah Gülüşken’in özel uçakla ülkeye getirilmesi olayına ilişkin attığı manşetten dolayı kendi gazetesini eleştirdi.

Özdil, Sözcü’nün manşetini eleştirdi

Sözcü gazetesinin İsveç’te yaşayan Türkiye vatandaşı Emrullah Gülüşken’in özel uçakla ülkeye getirilmesini iktidarı olumlayan bir biçimde manşete taşımasına kendi yazarı Yılmaz Özdil’den eleştiri geldi.

Bugünkü köşe yazısında, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı koronavirüs vaka ve ölüm sayılarını başından bu yana güvenilir bulmadığını ifade eden Yılmaz Özdil, toplumun da artık ölüm sayılarından daha çok bir an önce piyasaların açılmasını beklemeye girdiğine dikkat çekti.

Yazısında, İsveç’ten özel uçakla getirilen Türk vatandaşı Emrullah Gülüşken’i manşetine taşıyan gazetesini de eleştiren Özdil, “Sözcü gazetesi bile bunu ‘büyük başarı’ diye manşet yapıyor” dedi.

Özdil’in bugün Sözcü gazetesinde yayımlanan ‘Ölen ölür kalan kalır’ başlıklı yazısının bir bölümü şu şekilde:

‘SAĞLIK SİSTEMİMİZİN İSVEÇ’TEN MÜKEMMEL OLDUĞUNA İNANILIYOR’

“Türkiye’de her zaman olduğu gibi “insan” yerine “para” ağır bastı.

İnsan hayatıyla ilgili kaygılar yerine, parasal kaygılar hakim oldu.

Ölen ölür.

Kalan kalır.

Her zaman olduğu gibi, yine bu zihniyet kazandı.

Kimse doğruları duymak istemiyor.

Piyasa ne zaman açılacak, bir an önce onu duymak istiyor.

Türkiye’de 10 milyon kişide pasaport var mesela, sadece üç milyon pasaport aktif, senede sadece bir milyon kişi Avrupa’ya gidiyor, 75 milyon kişi hayatı

boyunca Edirne’den dışarı çıkmış değil…

Ama, en az 75 milyon kişi, İsveç’ten daha mükemmel sağlık sistemine sahip olduğumuzu, mağdur vatandaşımızı İsveç’ten kurtardığımızı düşünüyor.

Sözcü gazetesi bile bunu “büyük başarı” diye manşet yapıyor.

Türkiye’de koronadan ölen doktorların ölüm raporuna bile korona yazılmıyor.

Ama, insanlarımız samimiyetle, Türkiye’nin ölüm sayısında Almanya’dan katbekat iyi olduğuna inanıyor.

(…)

Dünyada 185 ülkede salgın var, hamdolsun, dünyada sadece biz kontrol altına aldık.

Peki bu durumda, öbür ülkelerin Türkiye’ye başvurup “nasıl yaptığınızı bize anlatır mısınız lütfen, biz de sizin gibi başarılı olalım” demesi gerekmiyor mu?

Kıskançlıktan çatladıkları için mi sormuyorlar acaba?

Türkiye’nin başarısını anlatan, yandaş medya hariç, dünyada bir tane bilimsel makale var mı?

(…)

E, ne diyelim…

Kendi düşen ağlamaz.

Oldu da bitti maşallah.

Bayramdan önce açılır inşallah.”