MHP lideri Devlet Bahçeli, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Tunç Soyer’in aday gösterilmesi üzerine ”Ülkücü ve devrimci olan kimse bu kararı kabul etmez” diyerek babası Nurettin Soyer’in 12 Eylül savcısı olmasına tepki göstermişti. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve Engin Özkoç’tan durumla ilgili açıklama geldi. Özel yaptığı açıklamada, Bahçeli’nin değerlendirmesinin Tunç Soyer’e değil babası Nurettin […]

Özgür Özel’den, Bahçeli’nin ‘Tunç Soyer’ çıkışına yanıt

MHP lideri Devlet Bahçeli, CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Tunç Soyer’in aday gösterilmesi üzerine ”Ülkücü ve devrimci olan kimse bu kararı kabul etmez” diyerek babası Nurettin Soyer’in 12 Eylül savcısı olmasına tepki göstermişti.

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve Engin Özkoç’tan durumla ilgili açıklama geldi. Özel yaptığı açıklamada, Bahçeli’nin değerlendirmesinin Tunç Soyer’e değil babası Nurettin Soyer’e yönelik olduğunu ifade ederek, “Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada, partimizin İzmir adayı Tunç Soyer’e yönelik değerlendirmelerde bulunmak yerine Soyer’in babası Nurettin Soyer’e saldırmayı tercih eden ifadeler kullanmıştır. Nurettin Soyer, görev süresi boyunca almış olduğu çoğu kararla bir grup açısından kahraman, aldığı bazı kararlar nedeniyle toplumun bir kesimi açısından eleştiri konusu olabilir ama bunların hiçbirisinin yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri ile bir ilgisi bulunmamaktadır” dedi.

“Bazı gerçekleri hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz.”

Birkaç gün evvel, CHP’yi ‘tarihin yanlış tarafında bulunmakla suçlayan Bahçeli’nin iddasını, “Daha birkaç gün önce Cumhuriyet Halk Partisi’ni her dönem “tarihin yanlış tarafında bulunmakla” itham eden Devlet Bahçeli’ye bazı tarihi gerçekleri hatırlatma ihtiyacı hissetmekteyiz. Cumhuriyet Halk Partisi, kurucu genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da başlattığı kurtuluş mücadelesinden başlayarak tarihi kararlara öncülük etmiş bir siyasi partidir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tarihi, İsmet İnönü’nün Johnson mektubuyla, Bülent Ecevit’in afyon ekimine yönelik baskılara boyun eğmeyen tavrıyla ve Deniz Baykal’ın 1 Mart tezkeresindeki dik duruşuyla Amerika Birleşik Devletleri’ne ve egemen güçlere her daim kafa tutmuş, halkının ve vatandaşlarının çıkarını her şeyin önüne koymuş, asla aldatmamış asla aldatılmamış bir siyasi partinin tarihidir ve tertemizdir.
Cumhuriyet Halk Partisi, askeri ve sivil tüm darbe girişimleriyle mücadele etmiş, bu çerçevede yöneticileri hapisler yatmış, öldürülmüş, mal varlıklarına el konulmuş bir siyasi partidir. Partimizin İzmir adayı üzerinden 12 Eylül darbesinde partimizin tutumunu ağzına almak ya da buradan Tunç Soyer’e dil uzatmak, hiç kimsenin haddi değildir” şeklinde yanıtladı.

“Babalarının yaptıkları nedeniyle çocuklarını sorumlu tutmaya başlarsak bu durumun en çok Devlet Bahçeli’nin işine gelmeyeceği ortadadır.”

Çocukları babalarıyla, babaları çocuklarıyla değerlendirilmesi gerektiğini ifade eden Özel, şu ifadeleri kullandı:

“Bizler eğer babalarının yaptıkları nedeniyle çocuklarını sorumlu tutmaya başlarsak, onların soyadları üzerinden siyaseti kurgularsak, halen siyasette bulunan ve babaları hakkında çeşitli iddia ve ithamlar olan onlarca ismi tartışmaya açarız. Bu durumun en çok Devlet Bahçeli’nin işine gelmeyeceği ortadadır.

Eğer Devlet Bahçeli, 12 Eylül askeri darbesiyle samimi bir hesaplaşma istiyorsa, yüzleşmeye 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Kenan Evren’e, “Paşam, sizin zamanınızda ben olacaktım ki İstanbul’u desteğinizle uçururdum. Paşam, bu ülkenin sizin gibilere ihtiyacı var” diyecek kadar hayran olan yeni ortağı Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan başlamasını tavsiye ederiz.

Devlet Bahçeli bir savcıyla uğraşmaya bu kadar meraklıysa, bu ülkenin yurtseverlerine kumpas kurulan Ergenekon ve Balyoz davalarının siyasi savcısı Recep Tayyip Erdoğan ile uğraşmalıdır. Sonuçlarından yararlanılan 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağını çıkartmamaya özen gösteren yeni ortaklarına söz geçirmeye çalışmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti, geçmiş tarihiyle, o tarihin karanlık yönleriyle ve aktörleriyle elbette yüzleşmelidir ve bu yüzleşmeye en samimi katkıyı yapmaya da Cumhuriyet Halk Partisi hazırdır. Bu sürece halen aydınlatılamayan ve Türkiye’nin bir dönemine damga vuran faili meçhul cinayetlerin arkasındaki ilişki ağlarının ortaya çıkarılmasıyla başlanması önerimizdir. Ancak Devlet Bahçeli adeta bir siyasi kan davası mantığıyla hareket ederek, Türkiye siyasetini çıkmaz bir sokağa, bir kısır tartışmanın göbeğine çekmeye çalışmaktadır.”

Ayrıca Özkoç da Bahçeli’nin söylediklerine yönelik benzer bir tutum sergileyerek
“Bu, yalnızca kendisi açısından söz konusu değildir, Türkiye’nin itibarı açısından da söz konusudur. O yüzden bulunduğu yer, yalnızca bir siyasi partinin genel başkanlığı değil, Türkiye’de milliyetçiliği temsil eden, egemen güçlere karşı dik duran temsili bir yeri vardır. Buna layık konuşma biçimi geliştirmelidir. Kendisi eğer bu konuda gerçekten rahatsız oluyorsa, hem diktatörlükten yana olan, hem de Amerikan emperyalizminin yandaşlığını yapan ve onun arkasında duran kişinin arkasında durmaktan vazgeçmelidir. Milletinin ve ülkenin arkasında durmalıdır. Bu şahsiyet artık öyle bir noktaya gelmiştir ki; Türkiye’de milli savunmaya ait, savunma sanayimizin temel taşları olan fabrikaları satma noktasına gelmiştir. Savunma sanayisini dahi bir başka ordunun emrine vermeye sesini çıkarmayan Devlet Bahçeli’nin, kendisi hakkında da biraz oturup düşünmesi gerekir” dedi.