İngiliz rock grubu Editors, Türkiye’deki dinleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Grup üyesi Leetch, konser yasaklarına tepki gösterdi: “Tüm dünyayla aynı gökyüzünü paylaşıyoruz, insanlar istediklerini yapabiliyor olmalı."

Özgürlük hepimiz için
Fotoğraf: BirGün

Işıl ÇALIŞKAN

Post-punk ve brit-rock türlerinin önderlerinden, 2000’li yılların başında çıkardıkları “The Back Room” albümleri ile dünyaca ünlü bir gruba dönüşen Editors, Türkiye’de konser vermeye hazırlanıyor. “Smokers Outside the Hospital Doors”, “Munich”, “Papillon” gibi akıllara kazınan şarkılarıyla milyonlarca dinlenmeyi aşan grup, 5 Şubat’ta Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde olacak. Konser öncesi grubun bas gitaristi Russell Leetch ile müzik serüvenlerini konuştuk.

Editors, değişiklikleriyle bilinen bir grup. Bu kadar değişmesine rağmen sadık kalan dinleyici kitlesini nasıl koruyorsunuz?

Bence değişimlerle birlikte yaptığımız işi daha da ilgi çekici kılıyoruz. Müzik yolculuklarında farklı şeyler yapan grupları seviyorum. İnsanları çok fazla zorladığımızı düşünmüyorum, sadece bir ‘trap’ şarkı kaydı yapmış değiliz. Hayranlar geniş ton paletimizi görebilir.

MODA OLANLA KENDİ TARZIMIZI BULUŞTURDUK

Grup 20’inci yılında bir kez daha kabuk değiştirdi. Editors şu an kariyerinin neresinde?

Evet, neredeyse 20 yaşına bastık. Moda olan akımlarda kıvrılarak ilerledik ve yaptığımız işin her zaman arkasında durduk. Dünyanın her noktasında dinleyicilerimize konser verebildiğimiz için minnettarım. Bu benim mutluluk kaynağım.

EBM albümünün hikâyesini sizden dinlemek isteriz…

EBM, Tom ve Ben arasında bir yan proje olarak ortaya çıktı. Tom’un şarkıların yapılandırması için yardıma ihtiyacı vardı, böylece Ben de şarkının yazımına dâhil oldu. Proje ilerledikçe grup olaya daha çok dâhil oldu. Ardından bu projenin bir Editors albümü olabileceğini fark ettik.

EBM, bu zamana kadar yazılmış en uzun Editors parçalarını bir araya getiriyor. Bu özel bir tercih miydi?

Doğru, bazı noktalarda çok uzun. Galiba, şarkıların uzun müzikal seçimlerle yazılma macerası, başka bir dünya yaratmak içindi. Ancak evet, bazı yerleri çok uzun.

Müziğinize ilişkin Türkiye’den bir dinleyiciniz, “Ağlarken göbek atma etkisi yaratan bir müzik” yorumunda bulunmuş. Müziğinizle hem dans ettirip hem de hüzünlendiren bir ikilemde hissettirmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Mutlu/hüzünlü. Bize göre mükemmel kombinasyon. Hüzünlü pop şarkılar, dark disko, boy division. Hepsi kabulümüz. REM, The Cure, Peter Hook, Depeche Mode gibi birçok grup bize takdirlerini sunmuştu. Tüm bu gruplar bizim de içinde olduğumuz tür ve tarzda (janra) işler yapan hayranı olduğumuz gruplar. Bu da doğru bir şeyler yaptığımızı gösteriyor.

Türkiye’ye daha önce birkaç kez gelmiştiniz. Buradaki dinleyiciye dair izlenimleriniz neler?

Türkiye’deki dinleyiciyi çok sevdik. Çok samimi ve eğlenceliler. Özellikle kültürünüz ve yemekleriniz çok güzeldi. Türkiye’yi gelmek çok güzeldi ve umarım yaşlandıkça daha fazlasını keşfedebilirim.

5 Şubat’ta Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde sahne alacaksınız. Dinleyiciyi nasıl bir performans bekliyor?

Bütün enerjimizi ortaya koyacağız, 2 saat boyunca her albümümüzden şarkılar çalacağız. Umuyoruz ki dinleyicimiz de bu anları özel kılmak için aynı enerjiyle orada olur.

***

İNSANLAR İSTEDİKLERİNİ YAPABİLİYOR OLMALI

Türkiye’de uygulanan müzik yasağından haberdar mısınız?

Türkiye’deki festivaller ve yerel yönetimlerin izinleri konusunda sorunlar yaşandığını biliyorum. Eylül ayında Bursa’da sahne aldığımızda, festivalden bir gün önce alkol satışını yasakladılar, bu bilet alanlar için hiç de adil bir durum değildi. Ben oldukça özgür ruhlu biriyim. Tüm dünya aynı gökyüzünü paylaşıyoruz, insanlar istediklerini yapabiliyor olmalılar. Alkol satışının olduğu hiçbir konserde izleyiciler açısından bir sorun yaşandığına şahit olmadım, ayrıca alkol alıp almamak bir seçim. Yani burada bir sorun göremiyorum.