“Kristof Kolomb anılarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahseder. Ben şimdi Kübalı kardeşimle konuşurum. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır. Yeter ki izin versinler, olur desinler.”

Cumhurbaşkanımız Latin Amerika Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Konferansı’nda yine ezberleri bozdu biliyorsunuz. Latin Amerikalıların, hatta kimsenin bilmediği bir gerçeği ilk kez dile getirerek yine tüm dünya basınının ana gündem maddesi oluverdi. 

Şimdi yok o dediklerinin kanıtı yokmuş, Kolomb aslında tepeyi camiye benzetmişmiş, danışmanlar internet aramasıyla cumhurbaşkanımızı şaşırtmış diye lafazanlığa hiç girişmeyin. 

İki sene önce Erdoğan, “Olimpiyat meşalesinin kaynağı Antalya’daki Çıralı Olimpos Dağı’dır” dediğinde itiraz etmiştiniz, eyvallah. Ama artık Erdoğan cumhurbaşkanımız. Bu tip itirazlar gayrı millidir.

Laf ağızdan çıktı bir kere. Bize de milli şuurumuzu kuşanıp iradenin arkasında durmak düşer. Bu yeni tarih tezini zenginleştirmeli, altını doldurmalıyız.

İlk aşamada, “Neil Armstrong aya gittiğinde ezan sesi duymuş ama Amerikalılar söylemesine izin vermiyormuş abi” geyiğini biraz daha dillendirelim. Sonra “o dönem tabii cehape ezanı Türkçe yaptığı için Türkçe duymuş, yani aya ilk gidenler muhtemelen Türk Müslümanlarmış” muhabbetine dönüştürüp uluslararası camianın kafasını iyice karıştıracağız. 

Sonra tekrar Amerika tezimizin üzerine yoğunlaşacağız. Tezimiz 16. yüzyılda yaşamış tarihçi Kadir Mısırlıoğlu hocanın hatıratlarına dayanıyor. 

Hikâyenin aslı şu. Colomb’un Amerika’ya varışından 8 yıl önce. Dönemin padişahı II.Bayezid Edirne Olay gazetesine verdiği demeçte “Amerika’yı keşif noktasında ben kaptan-ı deryama talimatı verdim, gereken neyse yapılacak” sözlerini sarf etti. Bunun üzerine keşfe çıkan Osmanlı donanması iki gün sonra kıtaya intikal etti. Gazeteler dönemin kaptan-ı deryası Küçük Davut Paşa hakkında “Günlerdir aynı gömleği giyiyor” manşetleri bile atmıştı. 

Kıtanın keşfine çok sevinen II. Bayezid, bir gün sonra Küba’yı bizzat ziyaret etti. Fakat burada olaylar çok farklı cereyan etti. Padişah Havana Meydanı’nı gezerken bir kafede puro içenleri görünce sinirlenerek “cezayi müeyyidesi var” diye çıkıştı. Ardından “Bak padişah söylüyor hâlâ içiyor terbiyesiz, zabıta nerede zabıta yok mu” sözleriyle yanına tepeye yaptırdığı camiyi de alarak Amerika’yı terk etti. Olaya sinirlenen padişah bir daha bu kıta hakkında konuşulmasını yasakladı. 

Hikâyeyi aynen böyle anlatacağız. Bütün olay bir hafta içinde oldu ve bitti. Bu tarih tezini tutturmak çok önemli bir milli görev olarak önümüzde duruyor. Belki de ilerde Cengiz İnşaat ya da Ağaoğlu için ABD’den bir eyalet, hiç olmadı Çalık enerji için Venezuela’dan petrol kuyusu talep ederiz. Hatta TÜRGEV’e Brezilya yağmur ormanlarını dahi kazandırabiliriz. Büyük düşünelim.