Gezi eylemleri sırasında yurttaşlara elindeki palayla saldıran ve 'Palalı Sabri' olarak bilinen Sabri Çelebi'nin Fas-İstanbul arasında "fuhuş hattı" kurduğu iddiasıyla, kendisiyle birlikte 10 sanığın yargılandığı davada, müştekiler emniyette verdikleri ifadelerini değiştirerek şikayetlerinden vazgeçti.

‘Palalı Sabri’nin fuhuş çetesi davasında ifadeler değişti!

Gezi eylemleri sırasında yurttaşlara elindeki palayla saldıran Sabri Çelebi'nin (Palalı Sabri) Fas-İstanbul arasında ‘fuhuş hattı’ davasında müştekiler bir anda ifadelerini değiştirerek şikayetlerinden vazgeçti.

İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmada, firari sanıklar Sabri ve Müslüm Çelebi hazır bulunmazken 5 tutuklu ve 3 tutuksuz sanık ile bir mağdur kadın hazır bulundu. Duruşmada taraf avukatları da yer aldı.

DHA’nın aktardığına göre firari sanık Sabri Çelebi'nin ağabeyi Hüseyin Çelebi duruşmadaki savunmasında şunları söyledi:

“Hakkımdaki suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben 2015 yılında devlet memurluğuna geçiş yaptım. Zaten son birkaç yıldır Sabri ile aram açık olduğu için görüşmüyordum. Dubai de olduğunu biliyorum, ancak açık adresini bilmiyorum. Sanıklardan Mehmet Emin Çelebi ve Müslüm Çelebi akrabam ve kardeşimdir. Mesai saatlerinden sonra söz konusu restorana zaman zaman gidip çay içip sohbet ettiğim olmuştur. Ailenin en büyüğü olmam ve işletmeyle ilgili tecrübelerimden dolayı zaman zaman beni arayıp bilgi sorarlardı. Ben illegal hiçbir faaliyet içerisinde bulunmadım. Silah taşıma gibi bir gereksinimim hiç olmadı. Ben yüksek lisans öğrencisiyim iki kız çocuğum var. Fuhuşla itham edilmek onları da yaralıyor. Ben o saatlerde ya evimde uyuyorum ya da vazifemin başındayım. Kardeşlerim olan sanıkların zaten bana talimat verme gibi bir durumları olamaz.”

“BÖYLE İNSANLAR DEĞİLİZ” SAVUNMASI

Söz konusu kulübün işletmecisi olan ve 'Palalı Sabri' olarak bilinen sanığın kardeşi tutuklu sanıklardan Mehmet Emin Çelebi ise “Ben soruşturmanın başladığı tarihte zaten cezaevindeydim. 3 Temmuz 2020'de tahliye oldum ama bu soruşturma başlamıştı. Üzerime atılan iftiralar çok ağır. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben şirket bünyesindeki bir gece kulübünde işletmeci olarak çalışıyorum. Şirket ortaklığım yoktur. Cezaevinden çıktığımdan beri gece kulübünün faal olduğu her gün orada çalıştım. Diğer işletmeler de bize aittir. Doğrudan sorumluluğum altında olmamakla birlikte zaman zaman diğer işletmelerdeki toplantılara da katılıyorum. Sabriye 'Palalı' demelerinin nedeni, Gezi Parkı olayları sırasında 'Palalı' diye isim taktılar öyle kaldı. Kulüpte komi ve garson hizmetimiz vardı ancak konsomatris hizmetimiz yok. İşletmemiz gece 12 gibi açılır müşteriler masalarına geçer. Gecenin ortalarında 15 dakika sahne şovu sergilenir, erkek-kadın karışıktır bu şovda. Türk çalışmamasının nedeni, mekanda müşterilerimiz bu durumdan rahatsız oldu. Çalışan kadınların bir kısmı yabancı uyrukluydu bunların pasaportuna el konulması söz konusu değildir. Fuhuş iddiası da doğru değildir. Bununla yargılanmak çok ağır. Bize bu iftirayı attılar. Bizi boy boy fuhuşla itham ettiler televizyonlarda. Biz böyle insanlar değiliz” diye konuştu.

MAĞDURLAR BU KEZ BAŞKA ŞEYLER SÖYLEDİ

Gece kulübünde zorla fuhuş yapmaya zorlandığı iddia edilen fas uyruklu Ahlam Oudra emniyetteki ifadesinde fuhuşa zorlandığını, bilmediği otellere götürüldüğünü darp edilip pasaportuna el konulduğunu söylemişti.

Duruşmada bu ifadesi değiştiren mağdure Oudra, “Dört yıldır Türkiye'de yaşıyorum, Ben Oper isimli mekanda çalışmadım. Kimseden şikayetçi olmadım. Herhangi bir yerde zorla tutulmadım. Fuhuş yapmam için de zorlayan kimse olmadı. Sanıklardan hiçbirini tanımıyorum. Emniyetteki ifadeler benim ifadem değil, ancak imza bana ait" dedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme, firari sanıklar Müslüm Çelebi ile Sabri Çelebi hakkında çıkarılan yakalama emrinin devamına karar verdi. Duruşma eksikliklerin giderilmesi için ertelendi.

248 YILA KADAR HAPİS İSTENİYOR

İddianamede, Sabri Çelebi, Mehmet Emin Çelebi ve Müslüm Çelebi'nin 'suç işlemek amacıyla örgüt kurma', 'insan ticareti yapma' ve 'bir kimseyi fuhuşa teşvik etme veya yaptırma veya aracılık etme veya yer temin etme' suçlarından toplamda 104 yıldan 248 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edilirken diğer sanıkların da farklı suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması istenmişti