Pandemide bir yılın yanıtı belli soruları

Prof. Dr. Esin DAVUTOĞLU ŞENOL

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)2019 yılı Aralık ayında Çin’de ağır zatürre olguları ile başlayanCovid-19için,11 Mart 2020’de “pandemi” ilan ettiğinde, dünyada, toplam118 bin 319 olgu ve 4 bin 292 ölüm olmuştu. Aslında bu yüzyılın, daha önceki SARS-CoV-1 ve MERS-CoVgibi koronavirüs salgınları,koronovirüslerin genomlarında ölüm kodlayabileceğinigösterdiği için koronavirüsler yakın gözlem altındaydı.2012 yılında “Spillover; AnimalInfectionsandNext Human Pandemic” kitabında, David Quammen, birlikte çalıştığı ekiple beş yıllık araştırmalarına dayandırdığı şu savları öne sürüyordu: “Yeni bir hastalık olacak, bu hastalığa koronavirüsler yol açacak,yarasalardan kaynaklanacak ve Çin’deki “vahşi hayvan pazarı” kaynaklı olacak.” Anlaşılacağı üzere, bu sapasağlam öngörünün temeli ne astrolojinin yıldız haritası ne de kahinlerin kristal küresiydi.

Bilim insanı olmasak dahi biyolojik bir küre olan ve trilyonlarca virüs ile paylaştığımız yerkürede, yakın zamanda izlediğimiz Ebola,Zika virüs ve önceki koronavirüs salgınları yaklaşık 50 bin omurgalı türünde bulunan 1 milyon virüs türünün, onları taşıyan hayvanlarla yakın ilişkiye geçtikçe bize sıçrama potansiyelinin artığını anlatmış olmalıydı.Ancak beklediğimiz bir salgına hiç beklemediğimiz kadar hazırlıksız yakalanmıştık.Salgının sessiz seyri denilen aylar öncesi dönemde ve hemen başlangıcında salgının başladığı kentten, bölgeye ve dünyaya milyarlarca insan seyahat etmişti.Ocak 2020 tarihli bir makalede,IATA (International Air Transport Association) verisi kullanılarak yapılan bir modelleme çalışmasında, Vuhan’dan Ocak ve Nisan 2019 tarihleri arasında en az 100 bin yolcu taşıyan havayolları taranıldığında,bölgedeki dokuz şehirden yolcu almış olan 50 uluslararası şehir ve salgına duyarlılıkları rapor edildi.Bu rapora göre başta Asya şehirleri olmak üzere, Avrupa ve ABD ve Avusturalya ‘yaçok sayıda yolcu seyahat etmişti.Tahran,Londra, Paris, Sidney, Toronto, Milano, Barselona, Amsterdam,Frankfurt,Dubai, LosAngeles, New York,San Francisco,Moskova ve İstanbul bu bölgelerden en çok yolcu alan şehirlerdi.Bu raporun yayımlandığı tarihte,virüsün insandan insana yayılım potansiyeli, oldukçauzun olan kuluçka süresi gibi veriler henüz olmamakla birlikte, raporun sonunda yazarlar, çok seyahat alan bu bölgelerin, salgın duyarlılıklarının yüksek olabileceği için, iyi izlenmesi gerekliliği konusunda uyarıyordu.Çünkü, bu salgından on yedi yıl önce gene Çin’de başlayan SARS-CoV-1’in kıta dışınayayılımı da uçaklarla olmuştu.

Nitekim salgın deneyimleri nedeniyle, sınır alarm sistemlerini erkenden ve yüksek düzeyde çalıştıran, Tayvan, Güney Kore, Vietnam gibi ülkeler, salgını karantina olmaksızın kontrol altına almaya başladılar.Salgının kıtalararası yayılımına baktığımızda, Ocak 2020’de erken dönemde yayınlanmış bu rapora göre, sınır taraması ve alarmları kurulabilmiş olsaydı büyük ihtimalle salgın dünyada bu kadar katastrofik seyretmeyecekti.

Türkiye, Avrupa’da ilk ölümün olduğu Fransa, salgının adeta bir bomba gibi patladığıİtalya,19 Şubat’ta ilk olgusunu bildiren İran ve 2 Mart tarihindeki ilk olgusunu bildiren Suudi Arabistan ileyoğun hava ve karayolu trafiği içindeydi.Ayrıca, ocak ayında başlayan Çin’in bahar tatili nedeniyle, Türkiye’de çok sayıda Çin’den gelen turist bulunuyordu.22 Ocak tarihinde, Çin uyruklu bir turist, Covid-19 hastalığını düşündüren bulgularlaİstanbul’da bir hastaneye başvurmuştu.24 Ocak tarihinde, bu şüpheli olgu ve aynı gruptaki diğer yolcuların kendi istekleriyle ülkelerine döndüğü bildirildi. Ancak bu yolcuların, ülkelerine bir ambulans uçakla gönderilmiş olması ve Çin basınında paylaşılan haberlerden anlaşıldığı kadarıyla,ilk vakanın açıklandığı tarih olan 11 Mart 2020’den yaklaşık bir buçuk ay öncesaptanılmış ancak paylaşılmamış olduğu sonucu çıkarılıyor.

İlk olgu bildirimlerini yapan ülkelerde,salgın yayılımı S şeklinde bir eğri ile izlenebiliyor ve yayılımın çok hızlı ve üssel olduğu bu eğride rahatlıkla gözleniyordu.Türkiye’de bulunan Çinli turist kafilelerinden ya da riskli seyahat ve bulgularıolanların hastane başvuruları oluyor ancak o dönemde Covid-19 hızlı tanı kiti bulunmadığı için vakalar doğrulanamıyordu.Türkiye, halk sağlığı laboratuvarı tarafından hazırlanan bir kitintanı için kullanılmaya başlandığını bildirdi.Ancak test kitlerinin hızlandırılması için, virüs RNA’sının izole edilmesi sürecinin kısaltılması içinbazıçalışmalaryapıldı. Bu aşamada RNA saflaştırılması yerine bir solüsyon ile virüs parçalanarak RNA dışarıya alınıyordu ve budatestte yalancı negatifliğe yol açıyordu. Erken alarm sistemlerinin devrede olması gereken en önemli aşamada, hata payı yüksek olan test kitlerini kullanıyorduk.30 Ocak tarihinde DSÖ, “Uluslararası Acil Durum” ilan ettiğinde,ülkemizde sınır kontrolü yalnızcatermal kamera ile ateş ölçerek yapılıyordu.Salgının, bu ilk üç aylık dönemde, yalnızca Türkiye değil, pek çok ülke, seyahat kısıtlamaları ve sınır taramalarındaki gecikmelerilesalgının girişini önlemenin ya daerken kontrol edebilmenin mümkün olacağı zaman aralığını çoktan kaçırmışlardı.

En çok sınır giriş çıkışımızın olduğu ülkelerden İran’da ilk vakanın açıklanmasından kısa bir süre sonra açıklanan ilk ölümler, İran ‘da salgın yükünün fazla olduğuna işaret ediyordu. Afrika kıtasının ilk vakasının, İstanbul üzerinden aktarmalıgiden bir İtalyan vatandaşı olduğunu,umre ziyaretinden dönen çok sayıdakafilemizin dönüşlerinde taranmadığıdüşünüldüğünde,ilk olgumuza kadar çok sayıda olgunun gözden kaçırıldığı anlaşılacaktır.Mart 2020 tarihinde uzaydan bakıldığında, çevremizde Türkiye dışında salgının görülmediği tek ülke kalmamıştı. Bu durum bir başarı olarak tanımlanıyor.Bu başarı ise,diğer ülkelerin yapmakta, almakta geç kaldığı önlemlerin bizde erken alınmasınabağlanılıyordu.

Salgın yönetiminde şeffaf davranılmayacağı,salgının yalnızcaekonomikdeğil, politik önceliklere göre yönetileceği anlaşılıyordu.Mart başında toplam 2 bin kişiye test yapılmıştı, Kuzeyİtalya ve İran ‘da vakalar hızla artıyordu ve biz ülkede vaka olmadığından emindik.Bu dönemde, Covid-19 pnömoni bulguları ile uyumlu bulguları olan ağır hastalarda yaptığımız testlerin negatif olmasına güveniyor ve mevsimsel grip gibi tedavi ediyorduk.Sonradanbu dönemde kullanılan testlerin ancak yüzde 40-60 oranında pozitif olduğu anlaşılacaktı.Tanı testi yapan laboratuvarve test sayısıda çok kısıtlıydı.Bu nedenle salgın kontrolünde önemliolan, “test yap ve vakaları bularak izole et,temaslıyı tespit et ve karantinaya al ve bulaşmayı önle” zincirini sürdüremiyorduk.

Son yıllarda, kamu sağlığındanhızlauzaklaşarak, daha çokyaşlanma karşıtı vekozmetikprogramlarına yer veren görsel basın, salgının ciddiyetinin anlaşılmasıyerinebizim ırksalözelliklerimiz nedeniyle,bazı gıdaları daha çok tüketerek salgını hafifgeçirebileceğimiz algısına yol açan programlar yapıyordu.Salgın ile ilişkili bilgi akışı iseher akşam bir basın toplantısı ile Sağlık Bakanı’nın kendisi tarafından, turkuaz bir tablodaki rakamlar ile açıklanıyordu.

Okullar, toplantılar ve sanatsal etkinlikler ve 20 kadar ülke ile karşılıklı uçuşlar iptal edilmişti.Hastaneler tümüyle pandemi hastanesi ilan edilmiş, sağlıkçıların izinleri, elektif olmayan tüm ameliyatlar iptal edilmişti. Bakanlık saha için hazırladığı rehbere, tanı, izolasyon, karantina ve tedavi rehberleri de eklemişti.Tedavi için çok yaygın olarakkullanılmakta olduğumuzklorokin adlı ilaç ile ilişkili başlangıçta iyi sonuçlar açıklayan bazı küçük, kontrollü olmayan çalışmalar yayınlanmıştı.Ancak, ilaçlar için yapılan klinik öncesi çalışmaların,ilaçların hastalıkta işe yarayabileceği konusunda yanıltıcı olabileceği anlaşılıyordu.Klorokin için de işe yarayacağını gösteren klinik öncesi çalışmaların yanlış kurgulandığı ve ilacın işe yaramadığı anlaşıldı.

Nisan sonundasalgın henüz kontrol altına alınmamışken birdenbire kontrolsüz şekilde yapılan açılmalar sonrasında artan vakaları yönetmek için “filyasyon” ekipleri, evde bakım ekiplerine dönüşünce, işe yaramadığı anlaşılan klorokin ileevde tedavi dönemi başladı.Bir ülkede salgın yönetimine ilişkin başarı için şu üç soruyu sormamız gerektiğini düşünüyorum:Okullarınız açık kalabildi mi, hastanelerde Covid-19 dışı hastalar bakılabildi mi ve toplam ölüm sayılarındaki artış nasıl?Belki bu sorulara eklemeye içimin elvermediği bir başka soru da şu olmalı:Neden bu kadar çok sağlıkçı hastalandı ve öldü?