Her yıl sahnelerde coşkuyla kutlanan 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü bu yıl pandemi nedeniyle alkışsız geçecek. Seyircisine kavuşmayı özlemle bekleyen tiyatrocular, sahnenin enerjisinin yeniden salonu kucaklayacağı ümidiyle yaşadıklarını söylüyor.

Pandemiye inat yaşasın tiyatro

Işıl ÇALIŞKAN

Toplum kültürünün aynası, ruhumuzun gıdasıdır tiyatrolar. Oyuncular ve tiyatro emekçileri ise baş tacı. Bugün 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü, gün onların. Fakat perdeler kapalı, alkışlar yok. Tiyatrocu da seyirci de buruk.

Bir yılı kayıplarla geçiren tiyatroların mücadelesi bitmiş değil. Koronavirüs nedeniyle bir açılıp bir kapanan sahneler ve tiyatrocular ekonomik sıkıntılarla boğuşuyor. Bir yılın özeti ise: işsiz kalan tiyatrocular, kepenk indiren salonlarla dolu. Değişmeyen tek şey ise tiyatroya olan aşkları.

Uluslararası Tiyatrolar Birliği tarafından 60 yıl önce ilan edilen Dünya Tiyatrolar Günü’nün ulusal bildirisini Metin Akpınar ve Müjdat Gezen kaleme aldı. İki usta isim bildiride, “İnsansız tiyatro, tiyatrosuz insan olmaz” ifadelerine yer verdi. Uluslararası bildiride ise İngiliz tiyatro ve sinema oyuncusu Helen Mirren imzası var.

Tiyatro dünyası ile Dünya Tiyatrolar Günü’nü ve tiyatronun günümüzdeki önemini konuştuk.

YÜCEL ERTEN OYUNCU, YÖNETMEN, REJİSÖR: SAHNENİN ENERJİSİ YİNE SALONU KUCAKLAYACAK

pandemiye-inat-yasasin-tiyatro-857434-1. Tiyatroların içinde bulunduğu maddi manevi sıkışmışlığa değinen Yücel Erten, “Hiçbir 27 Mart’a bu kadar kederli girmemiştik” diyor. Kısa süre önce İzmir Şehir Tiyatrosu’nun Kurucu Genel Sanat Yönetmenliği görevini üstlendiğini hatırlatan Erten, “İsterdim ki coşkuyla çalışmalarımızdan söz edebileyim. Ama bu hazin pandemi ikliminde sevinçli de olsa sakin, düşünceli bir ‘Dünya Tiyatro Günü’ bekliyor bizi” şeklinde konuşuyor. Tiyatronun insan insana, yakın temasla üretilen bir sanat olduğuna dikkat çeken Erten, şöyle konuşuyor: “Bu ortamda tiyatro yapacağız diye, hayatı riske atmanın da hiçbir anlamı yok. Sabırlı davranmak zorundayız. Elbet bu engeller aşılacak, sahnenin enerjisi yeniden salonu kucaklayacak ve seyirciyi yeni serüvenlere çağıracak.”

pandemiye-inat-yasasin-tiyatro-857435-1.

ÖZEN YULA TİYATRO YAZARI YÖNETMEN: BİR GÜN DEĞİL HER GÜN TİYATROLARIN OLSUN

pandemiye-inat-yasasin-tiyatro-857436-1. Günümüzde her şeyin kaotik bir oyuna dönüştüğünü ifade eden tiyatro yazarı, yönetmen Özen Yula ise Shakespeare’in “Olmak ya da olmamak”ının en çok bugün için geçerli olduğunu belirtiyor. Özen Yula, bütün arzularının “olmak”tan, insan gibi yaşayabilmekten, mesleklerini yapabilmekten yana olduğunu belirterek görüşlerini şöyle aktarıyor:

“Tiyatroyla beraber bir yaşam kurmuş seyirci ve uzun zamandır iş yapamayan sanatçılarla teknik insanlara destek verme hasletine sahip bir siyasi ortam düşleriyle beraber, gelecek güzel günler neden bizim olmasın? O halde her gün tiyatro günü, kadınlar günü, insan hakları günü olsun bu dünyada. Ta ki bu kavramları hatırlatmak için birer güne ihtiyaç duymayacağımız o zaman dilimine dek!”

pandemiye-inat-yasasin-tiyatro-857441-1.

TİLBE SARAN OYUNCU: TİYATROSUZ TOPLUMUN DÖNÜŞÜ İÇİN GEÇ OLACAK

pandemiye-inat-yasasin-tiyatro-857437-1. Kutlanamayacak bir tiyatro günü için üzgün olduğunu belirten oyuncu Tilbe Saran da, sanatın iyileştirici gücünü hatırlatıyor. Saran, sanatsız kalan bir toplumun büyük sonuçlar doğuracağının altını çizerek yaşananları şöyle özetliyor: “Fen bilimlerinde yapılan hatalar elle tutulur gözle görülebilir olduğu için insanlar bu bulgulara daha önem vermişlerdir. Bir hekimin hatası hastanın iyileşememesi ya da ölümü ile sonuçlanır. Bir inşaat mühendisinin hatası binanın çökmesiyle, elektronik mühendisininki sistemin çökmesiyle… Yüreklerindeki hikâyeleri anlatamayan bir toplumun suskunluğunun çöküntüsü yıllar içerisinde saldırgan, mutsuz, ruhsuz, renksiz ve vicdansız bireyler olduğu fark edildiğinde iş işten geçmiş olacak. Unutmayalım sanat iyileştirir”

ÇİĞDEM ERKEN PİYANİST: BİZ DÜŞÜNDÜKÇE TİYATRO GELİŞECEK

pandemiye-inat-yasasin-tiyatro-857438-1. Tiyatro müzikleri yapan piyanist Çiğdem Erken, 1995 senesinden bu yana tiyatronun vazgeçilmez sevdası olduğunu anlatıyor. Geçtiğimiz 25 yıl boyunca tiyatroda büyüdüğünü, geliştiğini ve hep olmak istediği o hayalci müzisyen olduğunu aktaran Erken, tiyatronun onu daha incelikli düşünen, hep daha iyiyi hedefleyen bir insana dönüştürdüğünü belirtiyor. Sahneyi, kulisi, provaları, fuayeyi, seyirciyi çok özlediğini ifade eden Erken, şöyle konuşuyor: “Bugünleri maddi ve manevi birçok sıkıntı ile yüz yüze geçiren meslektaşlarıma, tiyatro kardeşlerime dayanma gücü diliyorum. Hayal etmeye devam edelim. Biz düşündükçe tiyatro gelişecek ve insanlık tarihinde zor bir dönemi daha en güçlü imgelerle yansıtacaktır. Şimdi ve daima! Bir kez daha yaşasın tiyatro.”

EREN AYSAN DRAMATURG VE YAZAR: DAYANIŞMA BİR KEZ DAHA HATIRLANMALI

pandemiye-inat-yasasin-tiyatro-857439-1.Dramaturg ve yazar Eren Aysan ise “Bu 27 Mart bize kamu tiyatroları ile özel tiyatrolar arasında birleşik bir hat kurmanın elzem olduğunu bir kere daha hatırlatıp dayanışma sözcüğünün içinin doldurulması gerektiğini göstermeli” diyor ve ekliyor: “Önümüzdeki yıl yerel yönetimlerin tiyatro sanatına daha ciddi destekler verdiği, estetik daralmanın rafa kaldırıldığı, okullarından uzaklaştırılan tiyatro bölümü hocalarının yeniden öğrencileriyle buluştuğu bir dönemin başlangıcı olsun.” Böyle giderse 27 Mart’ların bayram olmaktan çıkacağını söyleyen Aysan, “Adaletin olmadığı, şiddetin kol gezdiği bir coğrafyada tiyatronun başkasını, tiyatronun kitleselleştirilmesinin bir devlet politikası olacağı günlerin özlemiyle... Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun” diyor.