14 Mart 2010’da Başbakan Erdoğan’ın da katılımıyla düzenlenen Roman Çalıştayı’nda “Parasız Eğitim İstiyoruz” pankartı açarak seslerini duyurmaya çalışan Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer, 15 aydır tutuklu yargılanıyor.

MERVE MENTEŞ

14 Mart 2010’da Başbakan Erdoğan’ın da katılımıyla düzenlenen Roman Çalıştayı’nda “Parasız Eğitim İstiyoruz” pankartı açarak seslerini duyurmaya çalışan Berna Yılmaz ve Ferhat Tüzer, 15 aydır tutuklu yargılanıyor.  Parasız Eğitim istemenin bu kadar gündemde olmadığı dönemlerde iki ses olup tam da Başbakan’ın konuşması sırasında haykırdılar isteklerini. Şimdi ise iki sesle başladıkları bu yolda binlerce ses olmayı başardılar. Bugün Ferhat ve Berna gibi binlerce insan onlarla birlikte “Parasız Eğitim” istiyor. Bakırköy Kadın Tutuk Evinde Kalan Berna Yılmaz ile mektup aracılığıyla bile görüşülemiyor çünkü mektup yasağı var. Hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istenen ve şu an Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan Ferhat Tüzer’in mektup yoluyla yolladığımız sorulara verdiği cevaplar ise, Türkiye’de parasız eğitim talep etmenin bedelini ortaya koyar nitelikte…
 
» “Parasız Eğitim İstiyoruz” yazılı bir pankart açtığınız için tutuklandınız. O gün, o pankartı neden ve nasıl açtığınızı anlatır mısınız?
O gün Başbakan’ın “Roman Açılımı” adı altında gerçekleştirilecek toplantıya katılacağını öğrendik. Gençlik Federasyonu olarak sürdürdüğümüz “Parasız Eğitim İstiyoruz” kampanyamızın temel talebini bu toplantıda bir pankartla ifade etmek istedik. Başbakan’ın konuşması sırasında, tam da demokrasi ve adaletten bahsederken, pankartımızı açtık. Başbakan’ın korumaları ve sivil polisleri üzerimize saldırıp bizi sürükleyerek ve tartaklayarak salondan çıkardı. Polisler bununla da yetinmeyip oradaki halkı da provoke edip bizi linç ettirmeye çalıştı ama bunda başarılı olamadı. Tekme, tokat ve küfürler eşliğinde gözaltına alınıp Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldük. İşkence orada da devam etti ve ardından çıkarıldığımız mahkemede Utku Aykar adlı arkadaşımız serbest bırakılırken ben ve Berna tutuklandık.

» Hangi gerekçeyle tutuklandınız?
'Yasadışı silahlı örgüte üye olmak ve terör örgütü adına propaganda yapmak.' Hapishanelerde şu an tutuklu olan binlerce siyasi tutsak gibi bizi de bu malum maddelerle suçlayarak tutukladılar. Oysa yaptığımız eylem, açtığımız pankart ve dile getirdiğimiz parasız eğitim talebi tamamen demokratikti. Gençlik Federasyonu yasal bir örgütlenmedir.

» Son duruşmanızda savcı verdiği mütalaasında parasız eğitim talebinizi, düşünceyi ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirip tahliye ve beraatınızı istedi ama mahkeme heyeti bu talebi reddetti. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasi davalarda savcıların beraat istemesi çok sık rastladığımız bir durum değil doğrusu. Savcının talebi hukuki açıdan doğru, olması gereken. Bu heyetin kararı davanın genel içeriği gibi siyasi. Amaçları, devrimci gençliğin haklı mücadelesini cezalandırmak. Parasız, bilimsel, eşit eğitim hakkı isteyen öğrenci gençliğin mücadelesi YGS sınavındaki şifrenin açığa çıkmasıyla daha da öne çıktı ve bununla birlikte iktidarın eğitimdeki eşitsiz, adaletsiz politika ve uygulamaları iyice teşhir oldu. Bu onları daha da hazımsız ve saldırgan hale getiriyor. Baskılarla, coplu, gazlı saldırılarla, gözaltı ve tutuklamalarla gençliği sindirmek istiyorlar ama başaramayacaklar. Bizim tutuklanmamızın, bu kadar süre tutuklu kalmamızın bir nedeni de elbette pankartımızı doğrudan Başbakan’ın karşısında açmamızdır.

» 15 aydır tutuklusunuz. Bu sürede hak gasplarıyla karşılaştınız mı?
Tekirdağ 2 No’lu F Tipi’ne girişte çırılçıplak soyunmamı istediler. Bunu kabul etmeyince saldırdılar. Üç hafta boyunca tekli bir hücrede tutuldum. Birçok kez değişik bahanelerle fiili saldırıya uğradım. 2 Şubat 2011’de 9 siyasi tutuklu Tekirdağ’dan Kandıra’ya sürgün/sevk edildik. Eşyalarımızı dahi toplamamıza izin vermediler. Kargatulumba sürüklenerek hücrelerden aldılar ve Kandıra’ya getirdiler.

» F Tipi hapishaneler sürekli hak gaspları ve olumsuz uygulamalarla gündeme geliyor. Sizce F Tipleri’ndeki en önemli sorun nedir?
Tecrit!  F Tiplerinin asıl sorun kaynağı bu. Tecritle, devrimciler düşüncelerinden soğutulmak, tüm dünyadan izole edilmek ve yalnızlaştırılmak isteniyor. F tiplerindeki tüm uygulamalar, yasaklar, dayatmalar, disiplin cezaları, baskılar vs bu politika ve amaca hizmet ediyor. 22 Ocak 2006 tarihinde Adalet Bakanlığı 45/1 sayılı genelgeyi yayınlayarak tutsakların haftada 10 saate, 10 kişi bir araya gelmesini kabul etti ve o güne dek 122 can verilerek sürdürülen ölüm orucu direnişine ara verildi. Ancak bakanlık çıkardığı genelgeyi ve verdiği sözü tutmadı. Haftada 10 saat sohbet hakkımız hâlâ uygulanmıyor. Tecritler sürüyor.

» Tecrit koşulları sağlığınızı nasıl etkiliyor?
Tecritin fiziksel ve psikolojik etkileri var. Bunlar  yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Özellikle uzun süreli tutsaklarda bu etkiler daha şiddetli oluyor. Kulak çınlaması, ses ve gürültüye karşı rahatsızlık,  odaklanma sorunu, göz bozukluğu, nem ve soğuktan kaynaklı romatizma, farenjit vb rahatsızlıklar oldukça yaygın. Tecritten kaynaklı psikolojik rahatsızlıklarda oldukça sık görünüyor ve buna bağlı intihar vakalarının da yaygın olduğunu söyleyebiliriz. Tedavi konusunda da sıkıntılar yaşanıyor. Kandıra 2 No’lu F Tipi Hapishanesinde tutuklu olan arkadaşımız “Hakan Özek” sürekli fenalaşıyor, zayıflıyor ve yataktan kalkamaz durumda olduğu halde bu durum aylardır sürmesine rağmen hastalığı ve sorunu bir türlü teşhis edilemiyor. Doğru düzgün bir tedavi uygulanmıyor, hastaneye yatırılmıyor. Son aldığımız habere göre arkadaşımız kan tükürmeye başlamış. Açıkçası, Özek ve tüm hasta tutsaklar için endişeliyiz.

» Hapishanede günleriniz nasıl geçiyor?  Neler yaparak zamanınızı değerlendiriyorsunuz?
Fiziki ve mekânsal olarak ayrı ayrı hücrelerde ve tecrit koşullarında bulunsak da, biz özgür tutsaklar burada kolektif ve komün şeklinde bir yaşam düzenine sahibiz. Kolektif yaşıyoruz, kolektif üretiyoruz. Burada üretim en önemli silahımızdır. Tecritte, üreterek direniyoruz. Örneğin bu hapishanede düzenli olarak çıkarttığımız ve elle çoğalttığımız tutsak dergilerimiz var, aylık olarak mizah dergisi, on beş gün arayla çıkarttığımız güncel politik içerikli HERNEPEŞ (ileri) dergisi ve mevsimlik şiir dergimiz NEHİR var. Günlük faaliyetlere sabah sporlarıyla başlıyoruz. Tüm günümüz planlı, programlı, yazarak, okuyarak, üreterek geçiyor.

“İktidarın ‘ileri demokrasi’ uygulamaları hızlandı”

» İktidar, bir yandan “ileri demokrasi” diyor, diğer yandan en temel demokratik hakları ifade eden kesimlere baskı uyguluyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Biz sadece parasız eğitim istediğimiz için 15 yılla yargılanıyoruz. Metin Lokumcu, HES’lere karşı çıktığı için katledildi. Metin Lokumcu’nun katledilmesini protesto eden onlarca insan tutuklandı. Son birkaç ayda İstanbul, Ankara, Samsun, Bursa, Elazığ, Adana’da onlarca devrimci kurum ve ev basıldı.  Birçok devrimci tutuklanarak linç edildi. Gazeteciler, Basın mensupları gözaltlarına alınarak cezaevlerine gönderildi… İktidar her geçen gün daha da ileri gidiyor. İşte iktidarın “ileri demokrasi”den anladığı bu!