Hayatı seçimlerine göre değil, zorunluluklara göre yaşamayı öğrenen çocuklar onlar. Cezaevinde anneleriyle birlikte büyümek zorundalar. Çocukların durumuna dikkat çeken İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri,"Pandemi ile var olan sorunlar daha da katlandı" dedi.

Parmaklıkların ardındaki çocuklar
Fotoğraf: Depo Photos

Sibel BAHÇETEPE

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) son verilerine göre cezaevinde annesiyle kalan çocuk sayısı 383. Dört duvar arasında, parmaklıklar ardında dünyaya gelen ya da orada büyüyen çocukların cezaevi yaşam şartları ise her zaman tartışma konularından biri. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, pandemi döneminde cezaevlerinde çocukların yaşadığı sorunların arttığını, yeterli havalandırma ve hijyen koşullarının sağlanamadığı ortamlarda erişkinlerle bir arada kalan çocukların yüksek enfeksiyon riskine maruz kaldığını, eğitsel faaliyetleri durdurulan çocukların aynı zamanda ruhsal ve sosyal gelişimlerinin de baskılandığını söyledi.

Gerek anneleriyle birlikte cezaevinde büyümek zorunda olan gerekse çeşitli suçlardan cezaevine giren tutuklu ve hükümlü çocuklar onlar. Adalet Bakanlığı'nın 2018 verilerine göre cezaevlerinde 763 çocuğun anneleriyle cezaevinde olduğu bilgisi paylaşılıyor ancak o tarihten sonra bir veri paylaşımı olmadığı için bilgiler kısıtlı. Son olarak CİSST verilerinde bu rakam 300'ü aşkın olarak görülüyor. İHD Başkanı Yoleri ile cezaevlerindeki çocukların durumunu konuştuk.

RUHLARI DA SIKIŞIK

“Dört duvar arasına, parmaklıklar ardına doğan ya da orada 6 yaşına kadar büyüyen, bedenleri de ruhları da o dört duvara sıkıştırılan çocuklardan söz ediyoruz” diyen Yoleri, cezaevindeki çocukların herşeyden eksik büyüdüğünü söyledi. Yoleri “Gökyüzünü havalandırma kadar gören, yazı- kışı, doğayı hayvanı, bitkiyi görmeden, akrabaları ve yaşıtları ile sosyalleşemeden büyüyen, özgürce koşup oynayamayan, istediğini yiyemeyen, her şeyi eksik çocuklardan söz ediyoruz. Hayatı hep sınırlarla öğrenen çocuklar bunlar. Hayatı seçimlerine göre değil zorunluluklara göre yaşamayı öğrenerek büyüyen çocuklar" diye konuştu.

BAKIM EVLERİ ŞART

Türkiye Psikologlar Derneği tarafından yapılan araştırmada annesi ile cezaevinde kalan çocukların zamanla yürüme, koşma, ellerini iyi düzeyde kullanma, zıplama gibi ve bilişsel alanlarda yaşıtlarının gerisinde kaldığından söz edildiğini anımsatan Yoleri, özetle şunları kaydetti:

“Pandemi sürecinde ise kapalılık ve kısıtlılık halinin tüm mahpuslarda yarattığı zorluğa ek olarak 0-6 yaş arasındaki çocuklar yeterli havalandırma ve hijyen koşullarının sağlanamadığı ortamlarda erişkinlerle bir arada kalmış, aşısız grup olmaları nedeni ile yüksek enfeksiyon riskine maruz bırakılmışlardır. Oyun alanları kapatılan, eğitsel faaliyetleri durdurulan çocukların aynı zamanda ruhsal ve sosyal gelişimleri de baskılanmıştır. Pandemi uygulamaları adı altında sağlık hizmeti durma noktasına geldi, karantina uygulamaları, görüş ve sosyal haklara getirilen kısıtlamalar söz konusu oldu, çocuklar da bundan nasibini aldı."

Cezaevlerinde kalan 0-6 yaş grubu çocuklar için mutlaka kreş ve gündüz bakım evi oluşturulması gerektiğini vurgulayan Yoleri, bu eğitimlerin çocukların ruhsal ve bedensel gelişimleri ile dışarıdaki yaşama katılmalarında da önemli bir etkisinin olduğunu da kaydetti.

ZARARI GÖRMEK İÇİN CEZAEVLERİNE BAKIN

Güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların karıştığı olay sayısı 2021 yılında, 2020 yılına göre yüzde 10,8 oranında artarak 499 bin 319 oldu. Suça sürüklenen çocukların en çok yaralama ve hırsızlık suçlamasına maruz kaldığı belirtiliyor. Tutuklu çocuklar bakımından, haklarında hüküm kurulmadan suçlu ilan edilmeleri, ırk, cinsiyet, hastalık ve benzeri nedenlerle ayrımcılığa maruz kalmaları, hapishane idaresi, infaz koruma memurları tarafından baskıya, işkenceye maruz bırakılmaları yanında akran zorbalığı olarak da nitelenebilecek koğuş arkadaşları tarafından uygulanan baskı ve şiddet ciddi sorunlar oluşturuyor. Yoleri, şunları kaydetti: “Çocukların tutuklanmalarına ve ceza almalarına neden olan süreç ayrıca ve özel olarak irdelenmeli. Ancak tutuklanmalarının ardından yaşadıkları ağır tablo da göz ardı edilemez. Çocukları ıslah edeceğiz diyerek, toplumun dışına, sosyal, ruhsal, kültürel gelişimlerine yarayacak ortam dışına iten, 12 yaşından itibaren, suça itilmiş akranları ile birlikte büyümelerini sağlayan sistemin, çocuklara verdiği zararı görmek için çocuk hapishanelerine bakmak yeterde artar.”