CHP’de kurultay yaklaşırken Genel Başkanlık için adaylığını açıklayan partinin eski Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, ‘Reform Hareketi Manifestosu’nu anlattı. ‘CHP’nin 70 yıldır iktidar olamama sorunu var’ diyen Atıcı, öncelikle parti içi demokrasi kanallarının geliştirilmesi gerektiğini vurguladı

Parti içi demokrasi kanalları geliştirilmeli

MEHMET EMİN KURNAZ

Salgın nedeniyle ertelenen CHP’nin 37. Olağan Kurultay’ının en geç ağustos ayı sonunda yapılması beklenirken CHP Genel Başkanlığı için aday adayı olan partinin eski Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, “Reform Hareketi Manifestosu” başlığını taşıyan vaatlerini BirGün’e anlattı. Parti içi demokrasi ve partiyi iktidara taşıyacak örgütlenme yöntemi üzerinde reformalar yapacaklarını aktaran Atıcı, “CHP’nin 70 yıldır iktidar olamama sorunu var. Ben bir hekimim, önce sorunun ne olduğunu teşhis etmeye çalışırım. Sorunu doğru teşhis ettiğimizde tedavi de kolaydır” dedi.

Kurultay yaklaşırken, bir genel başkan adayı olarak CHP’nin mevcut durumunu nasıl yorumluyorsunuz? Nasıl bir CHP tahayyül ediyorsunuz?

2010 yılında Sayın Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanımız olarak partiyi yüzde 20.9 oy oranı ile devraldı. 2011’de genel seçimler yapıldı ve genel başkan koltuğuna bile ısınmadan CHP’nin oy oranı yüzde 25.9’a çıktı. Burada bir sıçrama oldu. Yurttaş Kılıçdaroğlu’nu beğendi, bu önemli bir gelişmedir. Ama maalesef 2011 seçimlerinden sonraki her seçimde CHP oyları düştü. 2018’deki genel seçimlerde yüzde 22.6’ya kadar indi. Böylece insanların iktidar umudu azaldı.

Büyükşehirler için ittifakların bize belediye kazandırdığı doğru ama oy oranımızda düşüş olduğu da gerçek. Burada ittifakların geleceği meselesi ortaya çıktı. İttifaklar tartışılırken sayın Genel Başkan uzunca bir süredir ‘CHP iktidarı’ söylemini kullanmıyor. Bunun yerine ‘Millet İttifakı’nın iktidarı’ söylemini tercih ediyor. Bir yandan ittifaklar geçici de olsa güç sağlamışken CHP tabanının tek başına iktidar olma umudu ortadan kalkıyor. Şu anda partinin birinci ismi bile bu dili kullanıyorsa tehlikeyi görmek gerekiyor.

Biz bir manifesto hazırlayarak CHP yönetimine talip olduk. Buradaki amacımız oylarımız eridiğini anlatmak. CHP şu an ittifaklar için çekim merkezi olmaktan çıkmıştır. AKP eriyor evet, ama oradan seken oylar bize değil başka muhafazakâr yerlere gidiyor. Öte yandan CHP ittifaklar için kendi özünden bir şeyler kaybederse, Türkiye’de sosyal demokratlar için parti boşluğu ortaya çıkar. Bu nedenle biz CHP’nin kendi öz gücüyle yükselmesini talep ediyoruz.

Bu manifestonun özü şöyle: Birincisi, mücadele ettiğimiz alan kişiler değil doğrudan sistemdir. Şu an benim genel başkan olmamdan daha önemlisi CHP’nin ilkelerini pekiştirdiği bir hareket için yola çıkıyor oluşumuz. Bu nedenle hareketimizin adı reform hareketidir. Öncelikle parti içinde reform yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Zira parti içinde reform yapamayan bir siyasal oluşumun ülke içinde reform yapma şansı yoktur.

ÜÇ BAŞLIKTA REFORM YAPILMALI

AKP’nin oylarının eridiği anketlere yansıyor. Ancak öbür taraftan CHP’nin istediği sıçrayışı da henüz gerçekleştiremediğini görüyoruz. İktidar, CHP’yi sanki kendi minderine çekmeyi başarıyor. Siz neler öneriyorsunuz? CHP ne yapmalı?

CHP’nin tam 70 yıldır iktidar olamama sorunu var. Ben bir hekimim, önce sorunun ne olduğunu tespit etmeye çalışırım. Sorunun ne olduğunu tespit ettiğimizde tedavi etmek kolaydır. Hep “bir lider gelsin de bizi iktidara taşısın” diye beklemişiz. Sayın Bülent Ecevit’in adını dağa taşa yazmışız ama bizi tek başımıza iktidara taşıyamamış. Deniz Baykal’a bakmışız 18 sene bizi iktidara taşıyamamış. Bütün umudumuzu Sayın Kılıçdaroğlu’na bağlamışız o da bizi 10 senede iktidara taşıyamamış. Demek ki teşhis yanlış konulmuş. Lider bekleyişi yanlış tedavidir. CHP 70 yıldan aldığı dersle ne yapmalıdır sorusuna üç ana başlıkla yanıt üretmeye çalıştık. Birincisi parti içinde reformalar yapmalıdır. İkincisi, iktidara giden yolu revize etmelidir. Üçüncüsü de Türkiye ile ilgili yönetimsel söylemlerde reform yapmalıdır.

Parti içi demokrasi kanallarının işletilmesinden bahsettiniz. Partide ön seçim yapıldığı dönemlerde ortaya çıkan heyecanı gözlemlemek mümkündü. Ancak son kongrelerin biraz sönük geçtiği yorumları yapıldı.

Demokrasi sadece sandıktan ibaret değil, elbette en kötü ön seçim en iyi atamadan bile iyidir. Ama ön seçim yetmez. Partinin sahibi üyedir. Bunun için öncelikle üyenin tanımı yapılmalıdır. Üye ne derse önce illerde daha sonra PM’de bu konu tartışılmalıdır. Yani belediye başkanı mı seçeceksiniz? Üyelere sormanız gerekir. Milletvekili mi seçeceksiniz üyeye soracaksınız. Yani kapalı kapılar ardında belirlemeyeceksiniz. Bu yapılırsa parti içi demokrasinin en temel adımı atılır, insanlar için de umut ortaya çıkar. Kongrelerimizin neredeyse tamamında blok listeyle seçimler yapılıyor. Blok listeler kaldırılmalı, çarşaf listelerle herkes istediği kişiyi yönetime koymalıdır.

SOKAĞA YÜZ ÇEVİREMEYİZ

İktidarın bugünkü baskıları, Meclis’in giderek işlevsiz hale getirilmesi gibi birçok neden, yüzünü daha fazla sokağa dönen bir harekete ihtiyacı ortaya koymuyor mu?

Öncelikle projemizin önemli kısmı sokak örgütlenmesidir. Kurtarıcı biz isek sokağı örgütlememiz gerekiyor. Her sokakta yan yana oturan komşulardan dört yüzü ile bir öbek oluşturduk. Bu öbeklere bir sorumlu atıyoruz. Bir mahallede 4 bin seçmen var ise bu mahallede 10 öbek kuracağız. Türkiye’deki toplam öbek sayısı 200 bin civarında olacak. Siz bir öbek sorumlususunuz, bu komşularınızdan birine destek olursanız o kişi size minnet duyar. İşte siz parti gücünü de kullanarak örneğin çocuğunuzun İngilizce eğitimine ihtiyaç var, o zaman ona destek olacaksınız. Böylece tabanda örgütlü bir çalışma oluşturmayı hedefliyoruz. Bunun için de sloganımız, “komşunu dinle ve ona bir iyilik yap” olacak.

Hedef kitlemiz öncelikle herhangi bir partiye sıkı sıkıya bağlı olmayan seçmendir. Bu da yüzde 25 civarında muazzam bir kitle. Bu kitleye mutlaka ulaşmak zorundayız. İkinci reform alanımız örgütlenme üzerine olmalıdır. Mevcut örgütlenme anlayışımızla 70 yıldır iktidara gelememişsek aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekleyemeyiz. Sokak, haktır, barışçıl eylemler için hiç kimse sokağı kapatamaz. “Erdoğan bizi terörize ediyor” diye biz sokağın kapılarını kapatamayız.

İktidarın salgın karşısında Ayasofya’dan darbe tartışmalarına dek yarattığı suni gündemle CHP’yi kendi minderine çekip tuzağa düşürdüğü eleştirileri var.

Keşke düşmese. İktidar suni gündem yaratıyor, konumuz açlık işsizlik. Ama bizde herkes bunu konuşuyor. İşte yanlış burada. Biz, acil örgütlenme reformuyla gerçek sorunlarla uğraşmalıyız. Bize oy verenleri ikna edecek yöntemler bulmak gerekiyor. Örgütlenip standart çalışma modeli gerçekleştiremezseniz oy artışı da elde edemezsiniz.