Coğrafyamızda ardı ardına açılan davalar, patlayan bombalar, Tophane’de asayiş(!) sağlamaya yeltenen

Coğrafyamızda ardı ardına açılan davalar, patlayan bombalar, Tophane’de asayiş(!) sağlamaya yeltenen topluklar derken, bir distopya senaryosu içinde geçen günler.
Yönetmen ve senaristlerin dahi düşünmekte zorlanacakları kurgular bir bir gerçekleşirken; beyazperdeden bir başka görüntü, belleğimize sızmakta. Büyük g ile “Gerçek” denebilir.
PRESS filmi, 1990’lı yıllarda Özgür Gündem gazetesinin öyküsünü anlatmakta. OHAL döneminde çatışmaların yoğun yaşandığı günlerde, bir grup gazetecinin özellikle Fırat’ın yaşadıklarını izliyoruz. Haber alma/verme özgürlüğünü kullanan gazetecilerin; tehditlerle, işkencelerle, kurşunlarla dolu hikâyesi.
Uluslararası Altın Portakal Film Festivali'nde, Press filminin yönetmeni Sedat Yılmaz, Juri Özel Ödülünü, filme konu olan ve gözaltında öldürülen Özgür Gündem Gazetesi çalışanı Ferhat Tepe ve Nazım Babaoğlu için kaldırdı.
Gölgeler ve Suretler, 1963 Kıbrıs olaylarını, başarılı sinematografisi ile aktardı. Derviş Zaim’in yönettiği film, “Bir zamanlar Yunanlılar ve Türkler barış içinde yaşardı” cümleleriyle açılıyor. Ve bir ağıt izlercesine izliyoruz tarihimizi, bugünlere nasıl gelindiğini…
Antalya’da salonu dolduranların, filmin bitiminde yaşadığı(sanırım utanç, mahcubiyet) anlık suskunluk ve ardından gelen yoğun alkış kıymetli bir göstergeydi. Bir arada yaşarken, kardeşken, benim de taşıdığım kökenin öylece azınlık oluvermesi… Siyad Jürisi en iyi film ödülünü alan Gölgeler ve Suretler, festivalin ve son dönem Türk sinemasının en iyilerinden. Şüphesiz çok konuşulacak, vurucu ve kışkırtıcı bir yapıt.
Çoğunluk, bu günlerde vizyona da giren film. Yıllardır anlamadığımız, faşist bilinç dışımızı aktarıyor. Bu nefretin nasıl dokunduğunu, hangi parametrelerle beslendiğini, yalın bir anlatımla izliyoruz. Kürt olmanın, çoğunluktaki yansıması!
Şiddeti onaylayan, kendince münasip gördüğünde silaha sarılanlar. İçi boş kavramlarının kuşatılmışlığında, sıkışmışlığında çoğunluktan bir kesit. Prototip aile işte, hep birlikte izleyelim! A.Portakal en iyi film ödülü, Venedik film festivali’nden sonra gelen ikinci büyük başarı.
Düşürülen bütçesi, anlaşılması güç provokasyonlarıyla, kırk yedincisi yapılan festival; coğrafyasına, mevcut iktidarına sanat üzerinden cevap verebilmiştir.
Jürinin aldığı anlamlı kararlar, barış için atılan büyük adımlardır. İktidara, hatta iktidarlara rağmen. Bir çıkış bir umut oluşturacak dilleri seçmek.
Yaşadığımız distopya ile korkusuzca hesaplaşan yapıtlara ödül verebilmek, önemsenmesi gereken politik tavrın yansımasıdır.
Belleğimiz, toplumsal çatlamalarımız sinema tarihinin arşivinde. Trajik, sert hikâyeleriyle… Kabul edilse de edilmese de… Öteki ses veriyor.