Birkaç gün önce, çok sevdiğim bir arkadaşımdan çok değerli bir hediye aldım

Plaklardaki cumhurbaşkanları

MURAT MERİÇ muratmeric@gmail.com

Birkaç gün önce, çok sevdiğim bir arkadaşımdan çok değerli bir hediye aldım. Bilen bilir, belgesel plak toplarım ben. Dünyanın her yerinde yapılmış en acayip plaklar, koleksiyonumun en değerli parçaları: Papa’nın bir konuşma kaydı, Ajax-Juventus arasında oynanan mühim bir final maçının anlatımı, Diana-Charles düğünü ve hatta Diana’nın cenazesi, Kraliçe Elizabeth’in tahta çıkışının 25. yılı, ses efektleri, seks (yazım yanlışı yok, bildiğimiz seks) efektleri, Alex Haley’in “Kökler”i nasıl yazdığını anlatan bir plak ve meşhur şairlerin/yazarların kendi seslerinden yazdıkları: Ümit Yaşar Oğuzcan’dan Paul Eluard’a… Sadece bunlar değil, sahiden acayip plaklar da var arşivimde: 1969’un soğuk bir Aralık günü, Bağdat’tan Ankara’ya giden trenin Toroslar’dan geçerken çıkardığı sesin kaydedildiği bin plak mesela. Amerika’da, dünyanın her yerinden tren seslerini yayınlayan bir şirket var: Argo. Sesçileri geçerken Türkiye’ye de uğramış ve bu kayıtlar, 1970 yılında The World of Steam / Steam locomotives heard at work on railways in Britain, Germany, Spain and Turkey adlı plağa raptedilmiş. Sözü uzatmayayım, sadede geleyim… Bu “manyaklığımı” bilen sevgili Serdar Erbaş, geçtiğimiz gün arşivinden bir plağı bana hediye etti: Brejnev’in 1975-76 yıllarında yaptığı konuşmalardan bir seçki. Anladığım kadarıyla bir serinin üçüncüsü. Lenin, Stalin, Castro ve Che Guevara plaklarımın yanına yerleşti, yerini buldu. Serdar’a ne kadar teşekkür etsem az.
Arşivimdeki “cumhurbaşkanı” kayıtlarının çoğu Amerika’dan: Roosevelt, Eisenhower, Kennedy, Nixon ve Reagan ilk aklıma gelenler. Reagan enteresan: Hem başkanlığı döneminde yaptığı konuşmalar (başkanlık yemini dâhil) yayınlanmış, hem de çok eskiden, aktörlük zamanlarından kalma kayıtları var: Kitap okuyor, radyo tiyatrolarında küçük roller oynuyor... Kendisi için yapılmış “şiddetli” muhalefet içeren plakları saymıyorum bile.
Türkiye, belgesel plak/kaset alanında çok kısır. Bir dönem çok önemli kayıtlar yayınlanmış ancak sonrası gelmemiş. Atatürk konusunda bir sıkıntı yok lakin diğer liderler söz konusu olduğunda değil seslerini bulmak, onlarla alakalı yapılmış tek bir kayda bile rastlamak mümkün değil. Hazır arşivimin yeni plağını kutlarken, cumhur da başkanını seçerken, memlekette yapılmış cumhurbaşkanı kayıtlarına göz atayım istedim.
Atatürk konusunda şanslıyız. Hem bir sürü 45’lik var elimizde, hem de bir kısım LP’ler. Bir sürü dediğime bakmayın, kuraklıkta üç-beş plak bile “bir sürü” geliyor insana. Yoksa Atatürk plaklarının sayısı da iki elin parmaklarına ulaşmıyor. En önemlisi, Cumhuriyet’in 50. yılının kutlandığı 1973’te Ezgi Plak tarafından yayınlanan Hiçbir Yerde Yayınlanmamış Kendi Sesiyle Atatürkbaşlıklı plak. İlk değil. Yayınlanan son plak hatta. O güne dek başka plaklarda yayılanmış bir kısım kayıtların yanı sıra, bu plakta ilk kez karşımıza çıkan bir kayıt, plağın önemini artırıyor: “1934 yılındaki bir sofra sohbeti.” Atatürk, çok sevdiği rakıyı biraz fazla kaçırmış, memleket meseleleri üzerine konuşuyor ve etrafını çevirenler, “yaşa Kemal” diyerek onu alkışlıyor. Konuşma Celal Bayar hakkında. Kaydın hikâyesini de Celal Bayar’ın “Atatürk’ten Hatıralarım” (Sel Yayınları, 1955) başlıklı kitabından öğreniyoruz: “Bir gramofon plağı müessesesinin İngiltere’deki merkezi, bir cemile olarak, Atatürk’e, ufak ve otomatik bir plak doldurma makinesini gramofonu ile beraber hediye etmişti. Atatürk’ün sesi güzeldi. Bazen sevdiği arkadaşlar ile, bazen yalnız kaldığı zamanlar şarkı söyler veya dinlerdi. Ata, makine geldikten sonra bol bol plak doldurur ve onları çalmaktan hoşlanırdı. Ancak, Gazi plakları kimseye vermez ve derhal imha ettirirdi.” Plaktaki konuşmanın imha edilmeme sebebi, Atatürk tarafından bu plağın Celal Bayar’a imzalanmış olması. Yazık ki Bayar’ın sesini plaklarda duymak mümkün değil.
Bu plaktan on yıl önce, 1963’te yayınlanan bir plak enteresan: Dengin Plak tarafından, Atatürk’ün ölümünün 25. yılında yayınlanan bu kayıt, Türkiye’de yayınlanan bildiğimiz ilk Atatürk plağı aynı zamanda. Plakta, “Atatürk’ün 10. Yıl Nutku”nun yanı sıra üç önemli ismin Atatürk hakkındaki konuşmaları yer alıyor. Kapakta şu yazıya rastlıyoruz: “Bu plaktaki Altın Konuşmalar Büyük Önder K. Atatürk’ün, Sayın İsmet İnönü’nün, Cemal Gürsel’in ve Amerika Birleşik Devletleri Cumhurbaşkanlarından J. F. Kennedy’nin kendi sesleriyle yapılmıştır. Dengin Plak, tarihi değeri çok büyük olan bu söylevleri derlemiş ve Aziz Atatürk’ü sevenlere, sayanlara, kıymetli bir hatıra olur düşüncesi ile sunmuştur.” Plağın enteresanlığı, iki cumhurbaşkanımızın daha sesini içermesinden değil, Kennedy yüzünden: 22 Kasım 1963’te Dallas’ta bir suikast sonucu öldürülen Kennedy’nin son mesajlarından biri bu. Ölümünden 12 gün önce, 10 Kasım 1963’te yaptığı bu konuşma, öldükten hemen sonra bu plakla dinleyiciye ulaşmış. Türkiye’de Atatürk’ün sesini içeren ilk plağın Kennedy’nin son konuşmalarından birini içermesi, tuhaf bir tesadüf. Kennedy, konuşmasında şunları söylüyor: “Atatürk, Türkiye ve Birleşik Amerika arasındaki geleneksel dostane münasebetlerle yakından ilgileniyordu. O, demokratik hükümetlerimizi nazarı dikkate almış ve ileri bir görüşle ‘şimdi dostuz, gelecekte çok daha yakın dost olacağız’ demişti.”
Daha enteresanı, Atatürk’ün sesini içeren ilk plağın, Amerika’da yayınlanmış olması. Tek taraflı bir 45’lik plak bu ve çok zor bulunuyor. New Jersey’de yayınlanan bu plakta, The United States Army Band Pershing’s Own tarafından seslendirilen “İstiklal Marşı” ve “Amerikan Milli Marşı” dışında “Ataturk’s Statement to America” başlıklı bir konuşma var: “Muhterem Amerikalılar, Türk milletiyle Amerika milletinin ve karşılıklı olduğuna emin bulunduğum muhabbet ve samimiyetin tabii neşri hakkında birkaç söz söylemek isterim. Türk milleti esasen demokrattır. (…) İşte bu noktadandır ki, Türk Milleti, Amerika milleti hakkında, derin ve kuvvetli bir muhabbet hisseder.”
1965’te Türk Anneler Derneği tarafından yayımlanan bir albümde ve 1972 tarihli Cumhuriyet’in Ellinci Yılında Atatürk ve Cumhuriyet başlıklı plakta, Atatürk’ün iki konuşmasının daha dinleyiciye ulaştığını görüyoruz. Bu plaklarda, Atatürk’ün farklı konuşmalarının dramatize edilmiş hallerine de rastlıyoruz. Kayıtlarda ilginç olan, Atatürk’ün 1935 yılında düzenlenen CHP IV. Büyük Kurultayı’nda yaptığı konuşmadaki CHP sözlerinin geçtiği bölümlerin silinmiş olması. Bu konuşmanın “sansürsüz” hali, 1966’da Milliyet gazetesi tarafından yayımlanan Kendi Sesiyle Atatürk adlı plakta yer aldı. Bu plak, 1973’te bir kere daha basıldı.
İsmet İnönü’nün sesini, yine Atatürk için hazırlanan bir başka plakta duymak mümkün: 1972 yılında Devir dergisinin çıkış armağanı olarak dağıtılan Atatürk ve Cumhuriyet başlıklı plak, “İsmet İnönü’nün Atatürk’ün ölümü üzerine Türk milletine mesajı”nı “kendi sesinden” içeriyor. Yukarıda andığım 1963 tarihli plağı da sayarsak, sadece iki plakta İnönü’yü duyabiliyoruz.
Art arda cumhurbaşkanlığı yapmış Turgut Özal ve Süleyman Demirel dışında diğer (her fırsatta çok konuşan, konuşmayı ve halka hitabı seven Kenan Evren dâhil) cumhurbaşkanlarımızın seslerini plaklarda ve kasetlerde duymak mümkün değil. Özal ve Demirel de propaganda kasetleriyle yakalıyor treni: Seçimler için hazırlanmış ve dönem itibariyle kasetlere kaydedilmiş konuşmalar bunlar.
Gönül isterdi ki bütün cumhurbaşkanlarımızın sesini plaklarda, kasetlerde ya da CD’lerde bulalım. Ancak benim gibi belgesel plak meraklıları çok az bu ülkede ve kimi başbakanların doldurdukları şiir kasetlerini saymazsak liderlerin seslerini duymak çok da mümkün değil. Yaşarken duyduklarımızla idare ediyor, onları kayıt altına almıyoruz. Kaydedilse de, satın alan olmuyor zaten.
Türkiye, bugün 12. cumhurbaşkanını seçiyor. Seçim yasakları yüzünden bir tahminde bulunmam mümkün değil ama istediğimiz, halkını bölmeyen, etnik kimlik üzerinden insanları ayırmayan, kadın haklarına saygılı, LGBTİ dediğimizde kaçmayan, vicdani ret kelimesiyle ilk kez karşılaşmayan bir cumhurbaşkanı. Sonuç ne gösterir bilinmez ama bunların konuşulabilir olması bile bu seçimin kazancı. Kim bilir, belki bir gün, istediğimiz olur.