Plastiğin kirli yolculuğu
Adana’da tespit edilen ithal plastik çöp yığınlarına ilişkin haberlerin benzerleri başka kentlerden de geliyor. Greenpeace’ten Nihan Temiz Ataş, “Henüz kendi çöpünü kaynağında ayıramayan bir ülke ithal çöpü ne kadar sağlıklı dönüştürebilir? Bu ekonomik girdiden çok çevresel bir tehdit” dedi.
Kardelen TATAR
İngiltere’den ithal plastik çöpün Adana’da dönüştürülüp atıklarının çevreye saçılması kritik meseleyi bir kez daha gündeme taşıdı. İstanbul’un en önemli su havzalarından Alibeyköy Barajı havzası da plastik atıkların döküm merkezine dönüştü. Son 5 yılda İngiltere’den plastik çöp ithali 18 kat arttı. Çevre örgütleri yaşam savunucuları olaya tepkili.
Sorun nereden kaynaklanıyor? Çözüm ne? Greenpeace Akdeniz Biyoçeşitlilik Projeler Lideri Nihan Temiz Ataş, meseleye ilişkin sorulara yanıt verdi.
Türkiye neden plastik atık ithal ediyor? Kendi plastiği yok mu?
Çünkü kendi plastik atıklarını kaynağında ayrıştıramıyor. Plastikler ayrı toplanabilecekken tüm çöplerle birlikte atılıyor. Atık plastikten yeniden üretim yapacak firma için bu çöp içinden plastiği ayırmak zor ve maliyetli bir iş. Bu nedenle Türkiye’deki firmalar yurt dışından ayrıştırılmış sadece plastik olan çöpü ithal ediyor. Bu yöntem daha kolay ve ucuz.
Peki, sorun hangi aşamada başlıyor?
Plastiklerin tasarımı, kalitesi, ayrıştırılması ve varış noktası konusunda çok daha sıkı standart ve kontroller uygulanmadığı takdirde, aşağı dönüşüm (materyalin orijinalinden daha düşük kalitede ve/veya işlevsellikte olması) riski çok yüksek. Bu noktadan sonra daha fazla geri dönüşüm pek mümkün değil. Plastik atıklar yüzde 100 kapasite ile geri dönüştürülürse, özellikle yukarı dönüştürülürse bir ekonomik girdi olarak kabul edilebilir. Tüm bunlardan öte, sıfır atık politikasının henüz oturmadığı bir ülkede yani kendi plastik çöplerini bile kaynağında ayrıştıramayan ve dönüştüremeyen bir ülkede bu ekonomik bir girdiden çok çevresel bir tehdit.
Dönüştürülen plastik atıklarla ne yapılıyor?
İthal atıklarda hangi ürünlerin ne kadarının geri dönüşüme girdiğini bilmiyoruz. Nerede kullanıldığı bilgisi de mevcut değil. Oysa şeffaflık olmalı.
İthal plastik dönüştürüldükten sonra da bir atık ortaya çıkıyor. Bu atıkların çevreye atıldığı tespit edildi. Yapılması gereken neydi?
Normal şartlarda plastik atıkların tesislerde geri dönüştürülmesi gerekiyor. Ancak yeterli denetim olmayınca karışık plastik geliyor, o zaman hiç dönüştürülmeden ya doğaya atılıyor ya da yakılıyor.
İngiltere ya da diğer Avrupa ülkeleri plastik atığı neden kendileri dönüştürmeyip ihraç ediyor?
Birçok zengin ülke geri dönüştürülebilir atıklarını denizaşırı ülkelere gönderiyor. Çünkü bu o ülkeler için daha ucuz bir yöntem. Kendi ülkelerinde depolama sorunu ile de uğraşmıyorlar. Örneğin İngiltere evsel atığının sadece yüzde 10’unu geri dönüştürebiliyor. Kalanlar dönüşümü zor atıklar. Bunu kaynağından ayrıştırmayı yapamayan, sistemleri zayıf ülkelere göndererek, kendi geri dönüşüm oranını da yüksek göstermiş oluyor.
Polimer atık ithalatı da yasak listesine alındı. Bu sorunu çözer mi?
Sıfır atık ithalatı eylem planı çerçevesinde atılan önemli adımlardan biri. Ancak yasağın kapsamındaki ürünlerin net bir şekilde belirlenmesi şart, yoksa olası belirsizlikler denetim sürecinde sorunlara yol açabilir. Genel çerçeveden baktığımızda maalesef yeterli değil. Plastik atık ithalatı tamamen yasaklanmalı ve Türkiye kendi geri dönüşüm sistemini geliştirmeli.
Nüfus artışıyla tüm dünyada büyüyen bu sorunla nasıl baş edilecek?
En önemlisi de plastik tüketimini azaltmak için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı. Maalesef plastik, üretiminden bertarafına kadar ciddi çevre sorunlarına neden olan bir madde. Bugüne kadar üretilen plastiklerin sadece yüzde 9’u geri dönüştürüldü. Plastikler, makro veya mikroplastik formda, tarımsal ve kırsal topraklarda, sucul yaşamda gıda zincirlerini kirletiyor.
Bu durum insan ve diğer canlıları nasıl etkiliyor?
Deniz canlılarının ölümüne neden oluyor, besin zincirine girerek insan sağlığını tehdit ediyor. Biliyoruz ki mikroplastikler insan dışkılarında da var. Bu da çevremizdeki plastiklerin nasıl her yere nüfuz ettiğini gösteriyor. Atık ithalatı geri dönüşüme eşit değildir. Geri dönüşmeyen ürünler çöp sahalarına, çevreye dağılıyor ya da yakılıyor. İster karada, ister denizde olsun, plastik kirliliği tüm ekosistemlerin gıda zincirinin en üstünden altına kadar biyolojik çeşitliliği tehdit ediyor.
Plastik atıkların yakılmasının etkileri neler?
Plastik atığı yakma işlemi, uçucu kül, taban külü ve kazan külü / cürufu oluşturarak solunum krizlerini artırıyor. Kansere neden olan dioksinleri / furanları, cıva, kadmiyum, kurşun gibi ağır metalleri ve büyük sera gazlarını yayarak iklim krizini tetikliyor; hem insan sağlığına hem de gezegene zarar veriyor.
Pandemi tüm dünyada plastik atık miktarını nasıl etkiledi?
Maske ve eldiven hayatımızın bir parçası oldu. Bir çalışmaya göre her ay dünyada 129 milyar maske tüketildi. Ancak bunlar uygun biçimde bertaraf edilmedi. Öte yandan plastik üretici lobilerinin çalışması ve hastalık endişesi nedeniyle plastik çatal bıçak bardak gibi ürünlerin kullanımında artış yaşandı.
***
Yaşamı yok ediyor
Pandemiyle birlikte plastik kullanımı hızla artarken, tüm canlıların hayatı olumsuz etkileniyor. Greenpeace’in yayınladığı rapora göre Türkiye, Avrupa’nın en büyük plastik atık çöplüğü haline geldi ve plastik atıkların doğada yarattığı tahribat tartışma konusu oldu. Online PR Servisi B2Press, derlediği verilerle plastik kullanımının bilançosunu ortaya koydu. Yılda 381 milyon ton plastik atık oluşurken, yalnızca %9’u geri dönüştürülüyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde 1,3 milyar tondan fazla atığın okyanuslara dökülmesi, ardından da karaya vurması bekleniyor.