Polis, BDP binasını 'fethetti'

Operasyonun Van ayağında, Van Belediyesi Basın Müdürü Adnan Bilen'in twitter'den verdiği bilgiye göre,  polisler BDP binasına düzenledikleri baskında binaya Türk Bayrağı astı.

17 ilde baskın
onlarca gözaltı

Dün "KCK Operasyonu" başta Adana, Ankara, İstanbul, Mersin, Batman, Diyarbakır, Siirt, Urfa, Ağrı, Van ve Mardin'de17 ilde gerçekleştirildi. En az 103 adrese yapılan baskınlarda en az 33 kişi gözaltına alındı.
ADANA: BDP Adana İl ve İlçe binalarına da sabah saatlerinde baskın düzenlendi. Seyhan, Yüreğir İlçe binaları ile BDP İl binasından çok sayıda bilgisayar hard diskine, bilgi ve dokümana el konuldu.
AĞRI: Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nde de Belediye Meclis Üyesi Nazan Bağlan Söğüt'ün evine baskın düzenlendi. Söğüt gözaltına alındı.
ANKARA: Ankara'da ise KESK Genel Merkezi, BDP Eşbaşkan Yardımcısı ve Van eski Milletvekili Fatma Kurtulan, BDP eski Eşbaşkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan ve gazeteci Murat Çiftçi'nin evinin de aralarında bulunduğu çok sayıda yere baskın düzenlendi. Bakırhan, Kurtulan ve Çiftçi gözaltına alındı. Ayrıca KESK Hukuk ve TİS uzmanı İsmet Aslan da evine yapılan baskının ardından gözaltına alındı. Milletvekili Leyla Zana'nın da evine baskın düzenlendi.
BATMAN: BDP Batman İl Örgütü ve Çırağan İş Merkezi'nde bulunan BDP Siyaset Akademisi'ne de sabah saatlerinde gerçekleştirilen baskınlar sonucu aramalar sona erdi. Siyaset Akademisi çalışanı Kazım Barış gözaltına alındı.
BURSA: Bursa'nın Gemlik İlçesi'nde de KESK üyesi Sevgül Tutaş'ın evinin polisler tarafından sabahın erken saatlerinde basıldığı ve arama sonrası Tutaş'ın gözaltına alındığı bildirildi.
DİYARBAKIR: BDP Diyarbakır İl binası, KURDÎ-DER Genel Merkezi, Eğitim Sen ve İHD Diyarbakır şubelerine sayıda polis tarafından baskın düzenlendi.
İSTANBUL: Bakırköy Kadın Cezaevi'ne arkadaşlarının görüşüne giden BDP Eşbaşkan Yardımcısı Filiz Koçali de gözaltına alındı. Bağcılar BDP İlçe Başkanı Zekiye İlbasan evine yapılan baskınla polisler tarafından gözaltına alındı.
MERSİN: Mersin'de de Yenişehir İlçesi'ne bağlı Barbaros Mahallesi'ndeki evinden alınan BDP Mersin İl Eş Başkanı Musa Kulu ile Çavuşoğlu Mahallesi'nde bir eve yapılan baskında Resul Aşkan adlı kişi gözaltına alındı.
URFA: BDP Urfa İl Örgütü, KURDÎ-DER Şubesi ve Urfa BDP Siyaset Akademisi, Viranşehir İlçe Örgütü ve Mardin'in Nusaybin belediyesine baskın düzenlendi.
VAN: BDP Van İl Örgütü, Belediye Hizmet Binası ile Van Belediyesi'ne ait VASKİ binaları da Jandarma ile Emniyet müdürlüğüne bağlı ekipler tarafından gece saatlerinde kimseye haber verilmeden kapıları açılarak arama yapıldığı ortaya çıktı.

BDP Eşbaşkanı Demirtaş yanılmadı

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararıyla bugün başlatılan operasyon, BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın yanılmadığını gösterdi. Demirtaş, 5 Ocak günü twitter'den yaptığı açıklamada, Kürt siyasetçilere yeni bir operasyonun kapıda olduğunu söylemişti. Demirtaş, şu mesajı yayınlamıştı: "Eğer İlker Başbuğ tutuklanırsa, birkaç gün içinde büyük kapsamlı bir KCK operasyonu ile yine BDP'liler tutuklanacak, demektir. Umarım yanılırım."




SAYFA 9



SAYFA 10

Obama’dan gizli mesaj

ABD Başkanı Barack Obama, gizli kanallar aracılığıyla Hamaney'e doğrudan bir mesaj gönderdi. Amerikan New York Times gazetesinin haberine göre, mesajda, Hürmüz Boğazı'nın İran tarafından kapatılmasının ABD'nin kırmızı çizgisi olduğu ve böyle bir hareketten kaçınılması istendi.
İRAN’IN NE CEVAP VERDİĞİ BİLİNMİYOR
New York Times'ın haberinde, Barack Obama'nın Hamaney’e mesajının detayları hakkında ise fazla bilgi olmadığı belirtildi. Haberde, İran'ın bu mesaja cevap verip vermediği konusunda da bir bilgi olmadığı vurgulandı.
İRAN’IN KARŞI HAMLESİYDİ
Nükleer programından dolayı ABD'den sonra Avrupa ülkelerinin de petrol ambargosu uygulama kararı aldığı İran, karşı hamle olarak "Hürmüz Boğazı'nı kapatırım" tehdidinde bulunmuştu. İran'ın söz konusu tehdidi sonrasında ABD'li üst düzey yetkililer Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının bölgede gerilimi arttıracağını vurgulamış ve "Bu bizim kırmızı çizgimiz" açıklaması yapmıştı.


AHMEDİNECAD:
Latin Amerika artık
ABD’nin arka bahçesi değil

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, Güney Amerika ziyaretinin son durağı olan Ekvador’da. Bugün iyi ilişkiler içinde olduğu Ekvador lideri Rafael Correa ile bir araya gelen Ahmedinecad, Amerika’ya yüklenmeyi ihmal etmedi. Cumhurbaşkanı yaptığı açıklamada, “Şunu resmen beyan ederim ki, Latin Amerika artık ABD’nin arka bahçesi değildir” dedi.
Öte yandan, Avrupa Birliği İran petrolüne ambargo konulmasıyla ilgili çalışmalarını sürdürürken, ilk önemli adım ise Japonya’dan geldi. Tokyo yönetimi, yaptırımlara destek olmak amacıyla İran’dan petrol ithalatını azaltmaya başlayacağını duyurdu. Washington yönetimi de önceki gün aldığı karar ile İran’ın en önemli petrol tedarikçisi Çin şirketi  Zhuhai Zhenrong Corp’a İran ile ticaret yapmasını gerekçe göstererek, yaptırım uygulamaya başladı. Washington, Çin şirketine yaptırım uygulayarak İran Merkez Bankası’na yönelik baskılarını artırmak istiyor.
ABD’nin bu şirketlere baskı uygulaması Tahran yönetimini uluslararası arenadan tecrit etmenin bir parçası olarak görülürken; Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada “Bu yaptırımlar İran’a karşı amacın ulaşılmasında önemli bir adımdır” denildi.
Daha önce de Washington, Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Singapore’s Kuo Oil Pte Ltd ve FAL Oil Company Ltd. şirketlerine yaptırım uygulamıştı.


Tunus devriminin
unutulan kahramanları

Duvarlara çizilen görüntülerle ve yapıştırılan kağıtlarla, geçtiğimiz yıl Tunus’ta yaşanan Yasemin Devrimi sırasında yaşamını yitirenlerin anısı yaşatılmak isteniyor. El Kiram El Garbi bölgesindeki Devrimci Gençleri Koruma Komitesi, devrimin birinci yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor. Ancak devrimcilerden bazıları artık aralarında değil.
Atef Loubui’nin annesi, adalet yerini buluncaya kadar mücadelesine devam edeceğini söylüyor: “Küçük kardeşi onu görmeye gitti. Birkaç dakika sonra geldi ve kalbinden vurulmuş sonra da ölmüş dedi. Ben adaletin yerini bulmasını istiyorum. Son nefesime kadar pes etmeyeceğim. Bu işin peşini bırakmayacağım.”
Dikta rejimi sona erdiren ve bu uğurda canını dahi ortaya koymaktan çekinmeyen kimi devrim gazileri ise şimdiki yöneticilerin de farklı olmadığı görüşünde: “Ülkeyi yönetenler bizim kanımızla boyanan koltuklarda oturuyorlar. Bize hakkımızı da vermediler. Şu anda iktidarda olanlar ki başbakan da buna dahil, anlamalılar ki eğer bize hakkımızı vermezlerse bu devrim yeniden başlar. Geçen defa taşla yapılan devrim bu defa daha farklı olur.”




SAYFA 11

Avrupa Komisyonu
diktatöre rest çekti

Avrupa Komisyonu, giderek diktatörlük rejimine doğru sürüklenen Macaristan’ı uyardı. Macaristan'da 1 Ocak'ta yürürlüğe giren yeni anayasanın, devlet kurumlarının bağımsızlığını ve basın özgürlüğünü tehlikeye attığı ve seçim sistemini, Orban'ın Fidesz partisi lehine değiştirdiği yorumları yapılıyor. Mali sıkıntı içinde bulunan Macaristan bir yandan, AB ve IMF ile yardım paketi pazarlıkları yürütüyor.
2010’da seçimleri kazanarak göreve gelen Başbakan Viktor Orban hükümetinin, 1 Ocak’tan itibaren yürürlüğe giren ve toplumun her alanına kısıtlamalar getiren yeni anayasası, Avrupa Birliği Komisyonu ve Budapeşte arasındaki tansiyonu yükseltti.
Avrupa Birliği Komisyonu, Macaristan’ı anayasada tekrar değişiklikler yapmaması halinde hukuki süreç başlatacağı konusunda uyardı.
Barroso ayrıca, gerekli görülmesi halinde AB Komisyonu’nun Macaristan için ihlal prosedürlerini yürürlüğe koyabileceğine dile getirdi.
MACARİSTAN GÖRÜŞMEYE AÇIK
Macaristan'daki hükümet konusundaki rahatsızlıklarını dile getiren Barroso, diğer yandan Macaristan Başbakanı Orban'ın muhafazakar hükümetinin, en tartışmalı olan konuları görüşmeye hazır olduğunu görmekten de memnun olduğunu söyledi. Daha önceki açıklamada, Budapeşte'nin yasalarda değişikliğe gitmemesi halinde yasal süreç başlatılacağı uyarısı gelmişti.
Avrupa Birliği daha önce benzer bir uygulamayı yalnızca Avusturya için devreye sokmuştu. Avustruya’da 2000 yılında ırkçı parti iktidara geldiğinde Brüksel ilişkilerini askıya almıştı. Ancak bunun işleri daha da zorlaştırdığını görünce geri adım atmıştı. Bu kez iki tarafın da “U dönüşü” yapması beklenmiyor.

Bağımsız kurumların
hepsini ele geçirdi

»Macaristan’da geçen bahar yapılan özgür ve adil seçimlerde merkez sağdaki Fidesz partisi oyların yüzde 53’ünü aldı. Ancak meclisteki sandalyelerin yüzde 68’ine sahip oldular. Böylece Fidesz anayasayı değiştirme hakkı kazandı.
»Parti iktidardaki ilk yılda anayasayı tam 10 kez değiştirdi. 1 Ocak 2012’de de yepyeni bir anayasa devreye soktu.
»İnsan hakları ve azınlık hakları ile ilgilenen ombudsmanların görevleri sembolik hale getirildi.
»Başsavcılık, Sayıştay ve Merkez Bankası yönetimleri iktidara devredildi.
»Anayasa Mahkemesi’nin yargıçları hükümetten yana isimlerle değiştirildi. Birçok yetki elinden alındı.
»Seçim bölgeleri Fidesz partisinin kazanmasını garantileyecek şekilde değiştirildi. “Adaletsiz yayın yapan” gazetelere milyon dolarlık cezalar getirildi. Kürtaj yasaklandı.


IMF: Macaristan ile kredi
görüşmeleri başlamadı

UluslararasI Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, “Macaristan ile kredi anlaşması için henüz görüşmelere başlanmadığını” söyledi. Lagarde, Macaristan'ın, IMF'nin yeni finansman programı görüşmelerine başlamayı kabul etmeden önce ekonomisini istikrara kavuşturmaya katkıda bulunacak politikalar izlemeye niyeti olduğunu gösterecek “elle tutulur adımlar atması” gerektiğini vurguladı.
IMF Başkanı Lagarde, “IMF'nin, standby anlaşması görüşmelerine başlayıp başlamayacağına ve görüşmelerin ne zaman olacağına karar vermeden önce Macar yetkililerin makroekonomik istikrarla ilgili bütün politik konularda güçlü taahhütler verdiğini gösterecek somut adımları görmesi gerekiyor” dedi.
‘SİYASİ GÖRÜŞLE DEĞİL NERİYLE...’
Bu arada Macaristan Başbakanı Viktor Orban, dün yabancı gazetecilere yaptığı açıklamada, hükümetin, yeni finansman anlaşması için politikalarını değiştirmeye hazır olduğunu, ancak Avrupa Birliği (AB) ve IMF'nin yardım görüşmeleri için “siyasi görüşle değil, öneriyle” gelmesini talep etti.
Orban, “Genel yaklaşımımız şu; açık ve esneğiz, bütün noktaları görüşmeye hazırız, ancak ihtiyacımız siyasi görüş değil, öneri. Bizim daha fazla özel yaklaşım istediğimiz noktalarda, onlar değişiklik ya da düzeltmeler görmek istiyor. Bunları değerlendirmeye hazırız” dedi.


ABD ordusu İsrail yolunda

ABD ile İsrail arasında gerçekleştirilen anlaşma sonucunda yaklaşık 9 bin ABD askerinin periyodik olarak İsrail’e gönderilmesi için çalışmalar başladı. İsrail’e gönderilecek 9 bin ABD askeri ile birlikte füze ekipmanları, teknisyenler ve istihbarat görevlileri de yer alacak. Asker gönderimiyle ilgili kararın geçen yıl 5 Aralık'ta ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ve iki üst düzey generalin katıldığı toplantıda alındığı belirtiliyor.
Alınan kararın İran’ın Hürmüz Boğazı’ndaki tatbikat planından sonra  gelmesi dikkat çekti. İsrail’e ABD askerlerinin gönderilme kararının acilen hayata geçirilmesi, İran’ın Hürmüz Boğazı tehditleri ve nükleer çalışmalarına karşı atılmış bir adım olarak yorumlanıyor.
Tahran yönetimi Şubat ayında Hürmüz Boğazı’nda askerî tatbitak düzenleyeceğini açıklamıştı.
İNGİLTERE’DEN İRAN’A KARŞI ABD’YE DESTEK
Londra yönetimi de İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapaması tehdidine karşı ABD’ye destek vereceklerini açıklamıştı. İngiltere Savunma Bakanı Philip Hammond Washington’un ziyaret etmiş ve Tahran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatması halinde İran’a yönelik olası saldırıya hazır olduklarını belirtmişti. İran tarafında ise İsrail ve ABD liderliğindeki dış saldırılara karşı hazırlıklar dikkat çekiyor.
HEDEF SADECE İRAN DEĞİL
ABD’nin İsrail’e binlerce asker göndermesinin nedeni sadece İran değil. İsrail-ABD ittifakı ve İsrail’de yıl sonuna kadar bulundurulacak ABD askerleri, Suriye’de iktidar değişimi olasılığına, Lübnan’daki Hizbullah örgütüne ve Gazze Şeridi’ndeki HAMAS’a karşı da koruyuculuk vazifesi görecek.

ABD, Avrupa’daki
iki askeri birliğini
geri çağırıyor

ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, ABD ordusunun yeniden yapılanması çerçevesinde Avrupa'daki iki askeri birliğin çekileceğini açıkladı.
Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanı Leon Panetta, Avrupa, Afrika ve Latin Amerika'daki askeri birliklerin belirli sürelerle rotasyon yapacağını belirtti.
Savunma Bakanı Leon Panetta, rotasyonun ABD ordusunun dünyadaki askeri üstünlüğünü devam ettirmesine yardımcı olacağını kaydetti.
YENİ SAVUNMA STRATEJİSİ
ABD Savunma Bakanlığı, geçen hafta yaptığı açıklamada gelecek 10 yılda bütçe kesintisiyle yaklaşık 500 milyar dolarlık tasarrufu öngören yeni savunma stratejisini açıklamıştı.
Stratejiye göre ABD ordusu küçülecek ve ABD ordusunun Avrupa'daki varlığı değişime uğrayacak.
ABD ordusunun Avrupa'da dört askeri birliği var. Üçü Almanya'da biri de İtalya'da bulunan birliklerde 40 bin asker ve 100 bin sivil görev yapıyor.
Tasarruf stratejisine göre rotasyondaki askerlere aileleri eşlik etmeyecek.


Myanmar’da, siyasi
tutuklular serbest

Myanmar hükümeti, siyasi tutukluları serbest bırakmaya başladı. Hükümet, "ulusun inşasına destek verebilmeleri için" 651 siyasi tutuklunun salıverileceğini açıklamıştı. Serbest bırakılanlar arasında 1988’de başarısızlıkla sonuçlanan demokratik ayaklanmada önemli rol oynayan öğrenci lideri Min Ko Naing, Şan etnik grubunun liderleri Khun Tun Oo ve Sai Nyunt Lwin de bulunuyor. Eski Başbakan Khin Nyunt de serbest bırakılanlar arasında.


Dünyadan kısa kısa...

İşeyen askerlerin
kimliği belli oldu

Afganİstan’da öldürdükleri Taliban militanlarının cesetlerinin üzerine işeyen Amerikalı askerlerin kimliği belirlendi. Amerikan Deniz Piyade Kuvvetleri Sözcüsü, dünya kamuoyunda büyük bir infiale neden olan görüntülerdeki deniz piyadelerinin ve birliklerinin tespit edildiğini belirterek, “Şoruşturmanın sürmesi dolayısıyla şu an isimleri açıklayamayız’‘ dedi.
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ise askerlerin davranışlarının kabul edilemez olduğunu belirtti. Clinton ayrıca, ABD Savunma Bakanı Leon Panetta’nın sözlerine katıldığını, bu içler acısı davranışı kınadığını dile getirdi.
ABD Savunma Bakanı Leon Panetta da olayı kınamış ve Afganistan’daki ABD ve NATO birliklerine olayı incelemeleri talimatı verdiğini bildirmişti.
Video kaydında dört Amerikan piyade askeri, yerde yatan ve çatışma sonucu öldürüldüğü anlaşılan üç Taliban militanının üzerine işiyor.

S. Arabistan’da
müdahale: Bir ölü

OrtadoĞu’da sıcak saatler devam ediyor. Bahreyn'deki gösterilerin tanklarla bastırılmasında kendini 'görevli' tayin eden Suudî Arabistan'da dün olaylar meydana geldi. Şiiler tarafından gerçekleştirilen gösterilere polis müdahale etti. Olayda bir kişi hayatını kaybetti. Suudî Arabistan’ın doğusunda gerçekleştirilen gösterilerde bir kişi hayatını kaybetti.
Ülkenin doğusunda Şiîlerin yoğun olarak yaşadığı bölgede meydana gelen gösterilere Suudî Arabistan polisi gerçek mermiler ile müdahale etti.
Önceki gün geç saatlerde gerçekleştirilen gösterilere polisin müdahalesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.


Nijerya’da petrol
üretimi durabilir

Devlet gelirinin yüzde 80’ini petrol ihracatından elde eden Nijerya zor günler yaşıyor. Petrol fiyatlarında devlet desteğinin kesilmesinden sonra ülke çapında başlayan grev ve gösteriler petrol üretimini durma noktasına getirdi. Ülkede petrol ve doğal gaz sektöründe çalışan işçilerin sendikası, hükümetin geri adım atmaması durumunda, petrol üretimini durduracaklarını açıkladı. Ülke genelinde devam eden grevlerden dolayı birçok benzin istasyonu hizmet veremiyor. Nijerya Başkanı Goodluck Jonathan ise işçi sendikaları ile bir araya gelerek uzlaşma arayışlarını sürdürdü.
Öte yandan, ülkenin en büyük şehri olan Lagos başta olmak üzere bir çok şehirde hükümet karşıtı gösteriler devam ediyor. OPEC üyesi olan Nijerya günlük 2 milyon varilin üzerinde ham petrol üretimi yapıyor.

Keşmir’de orantısız
güç belgelendi

Hİndİstan askerlerinin Keşmir'de masum insanlara gerçek mermi kullandığı belgelendi. Hindistan tarafından işgal edilmiş Keşmir’de halka yönelik orantısız güç kullanıldığı açıklandı. Asya İnsan Hakları Merkezi, Keşmir halkına yönelik Hindistan güçlerinin baskılarını belgeledi. Hazırlanan raporda, Hindistan askerlerinin herhangi bir emir almaksızın Keşmir halkına karşı ateş açtığı açıklanırken; gösterilerde gerçek mermi kullanıldığı da belgelendi. Raporda her yıl yüzlerce masum Keşmirli'nin öldürüldüğü ifade edilirken; 12 yaşındaki öğrenci Altef Ahmet Said, öldürülen Keşmirli Müslümanlardan sadece biri.

Fransa’da aşırı
sağın ayak sesleri

Fransa’da düzenlenen bir kamuoyu araştırması, seçmenlerin üçte birisinin aşırı sağın politikalarına sempatiyle baktığını ortaya koydu. Sofres kamuoyu araştırma merkezi tarafından Le Monde gazetesi için yapılan ankete göre, seçmenlerin yüzde 31’i aşırı sağın politikalarıyla aynı fikirde. Aşırı sağın politikalarına sempatiyle bakanların oranının, 2011 yılı Ocak ayında yüzde 22, 1999 Mayıs ayında ise yüzde 11 olması, Fransa’da seçmen kitlesinin son yıllardaki görüşlerindeki radikal değişikliği de ortaya koyuyor.
Aşırı sağcı Ulusal Cephe Partisi lideri Marine Le Pen’in üç ay sonda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda yüzde 20 oranında oy alması bekleniyor. Fransız siyasi gözlemciler, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin özellikle aşırı sağın oylarını alabilmek için kaçak göçle mücadele politikalarını sertleştirme yolunu tercih ettiği görüşünde.




SAYFA 12

12 Eylül
iddianamesi
ne amaçlıyor?

12 Eylül darbecilerinin yargılanması için başlatılan soruşturmada savcılığın hazırladığı iddianame kabul edildi. Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya için ağırlaştırılmış müebbet istenen iddianamede yakın tarihe dönük pek çok bilgiye yer verilirken fazlaca liberal saptırma ve taraftarlık boyutunda değerlendirmeler de yapılıyor. İddianamenin bütününden 12 Eylül darbe soruşturmasının sınırlarına bakıldığında niyetin gerçek suçluları ve olayları yargılamak değil, egemen siyaset içi bir arınma sağlamak olduğu anlaşılıyor.
AKP’nin, Başbakan’ın, İslamcı basında konuyla ilgili çıkan haberlerin diliyle paralellik taşıyan iddianamede 12 Eylül’e kadar yaşanan gelişmelerin derin devlet tarafından darbe yapılmasını kolaylaştırmak için yaratılan şeyler olduğu, bu yolda sağ-sol, Alevi-Sünni kavgaları çıkarıldığı anlatılıyor.
12 EYLÜL ANAYASASI ‘ÇOĞULCU’YMUŞ
İddianamenin giriş bölümünde; "Yürütülen soruşturmada şüphelilerin eylemleri, demokrasi ve demokratik kurumları hedef almış olması nedeniyle öncelikle, demokrasi kavramına yer verilecek, ardından, gelinen noktada, bugünkü çağdaş anlayışa göre genel olarak benimsenen, çoğulcu demokrasi terimi üzerinde kısaca durulacaktır” deniliyor ve savcılar bu adımdan sonra akademik üslup ve fakat sığ ve aşırı taraflı bir demokrasi tartışmasına giriyor.
Bu bölümde yapılan belirlemeler bütünüyle liberalizm güzellemesine dayanıyor. Savcılar demokrasiyi çoğulcu, çoğunlukçu ve Marksist şeklinde üçe ayırıyor. Marksizm, burada yapılan tarifle demokrasi dışı ve her tür yoruma açık bir pozisyona hapsedilmeye çalışılıyor.: “Çoğulcu demokrasi ideal özgürlüğe yine özgürlük yolu ile ulaşmayı amaçlayan bir rejimdir. Bu rejimde özgürlük hem amaç hem de araçtır. Marksist demokrasi rejiminde ise özgürlük, bir araç değil sadece varılması gereken bir amaçtır. Bu amaca özgürlük kanalı ile değil ancak proletarya  diktatörlüğü  ile ulaşılabilir.”
Savcılar 1924 anayasasını çoğunlukçu, 1961 ve 1982 anayasalarını çoğulcu demokrasi içerisinde ele alıyor. 61 ve 82 anayasalarının çoğulcu niyetle hazırlanmış olmasına rağmen askeri vesayeti yansıttığı, askeri bürokrasinin sivil otorite karşısında güçlü olduğu nedenleriyle aslında çoğunlukçu oldukları ifade ediliyor. ‘Demokrasi dışı’ arayışların da bu çelişkili yapıdan kaynaklandığı anlatılıyor.
Dünyadaki demokrasi uygulamalarının, devlet-toplum ilişkilerinin masaya yatırıldığı bölümde ise gerçek bir anti komünist tarz izlenerek şu ifadelere yer veriliyor:
REFERANS: ‘DAVOS FATİHİ’NİN YAZARI
“Amerika ile birlikte dünyanın iki süper gücünden biri olan SSCB halkına yaptığı baskı ve mezalim karşısında daha fazla dayanamamış, dağılarak, bir çok yeni devlet kurulmuştur. Şu anda Rusya olarak dünyanın ve ortak aklın kabul ettiği liberal ekonomi ve özgürlükler anlayışını kabul ederek yeniden süper güç olma yolunda ilerlemektedir.”
İddianamenin genel mantığı 12 Eylül’e gelen dönemde yaşananları bugüne kadar gelen klasik sağcı ezberin sınırlarında dolaşarak tekrarlamak. Bu doğrultuda sık sık eşitlemelere gidiliyor, halkın, çalışanların örgütlenme hakları doğrultusunda kurduğu dernekler kontrgerilla örgütleriyle bir tutuluyor ve darbeye zemin hazırlamakla suçlanıyor.
Eğitim emekçilerinin öz örgütü olan TÖB-DER için; “Toplumda yasal olarak örgütlenen sivil toplum kuruluşları, ekonomik ve sosyal amaçlardan çok siyasi ve ideolojik amaçlarını ön plana çıkarmışlardı. Çalışan sayısı bakımından büyük kitleler oluşturan öğretmenler ve polisler arasındaki örgütlenmeler toplumda büyük huzursuzluk oluşturuyordu” deniliyor. Örgütlenme, demokrasilerde temel bir hak olmasına rağmen savcıların devletçi ve otoriter dili tüm örgütlenmeleri ‘ideolojik yapılanma’ statüsüne hapsederek 12 Eylülcülerle aynılık taşıyor.
İddianamede 12 Eylül öncesinde yaşananların tamamı derin güçlerin vatandaşları birbirine kışkırtmak için kurduğu tezgâhlar olarak ele alınıyor ve halkın kendi talepleri doğrultusunda örgütlenebileceği tartışmanın tamamen dışında tutuluyor.
Davos Fatihi Erdoğan, Demokratikleşme Sürecinde Hedefteki Başbakan gibi kitapların yazarı olan Ali Kuzu’nun yazdığı ve Savcıların 12 Eylül öncesinde mücadeleyi eşitleme mantığıyla paralellik taşıyan “12 Eylül İhtilali ve Onların Çocukları” adlı kitabın pek çok olayda delil olarak kullanıldığı göze çarpıyor.

1 MAYIS KATLİAMI:

“OlayIn toplumu kaosa ve iç çatışmaya sürüklemek, nihai hedef olarak ise askeri darbeye zemin hazırlamak amacıyla devlet içinde yönetimi ele geçirmek isteyenlerin yönlendirmesi ve kurgulamasıyla çıkarılmış bir provokasyon olduğu ve etkili güçlerin polisin de görev yapmasını engellediği kanaatine varılmaktadır. “

ÇORUM KATLİAMI:

“Alevİ ve Sünni halk kitlelerinin karşı karşıya getirilmesi, polis ve askerin olaylara müdahale etmediği, ülkücü firari sanıkların kentte rahatça gezmelerine izin verildiği, bazı subayların sağ ve sol gruplara silah ve patlayıcı verdikleri, olayın ülkede kaos çıkararak yapılacak darbeye zemin hazırlamak isteyenler tarafından çıkarıldığı anlaşılmaktadır.”

ABDİ İPEKÇİ CİNAYETİ:

“Eylemde tetikçi olarak kullanıldığı anlaşılan Mehmet Ali Ağca’nın kendisine eylemi yaptıranları açıklayacağına dair  yapmış olduğu açıklamadan sonra Maltepe Askeri Cezaevinden asker elbisesi giydirilerek kaçırılması, ülkenin kaos ve çatışmaya sürüklenerek  yönetilemez hale getirilmesini isteyen güçler tarafından planlandığını göstermektedir.”

MARAŞ  KATLİAMI:

MaraŞ Katliamı sanıklarından  Ökkeş Kenger’in ‘tanık’ kabul edildiği bölümde mahkeme tutanaklarıyla 111 olduğu tespit edilen ölü sayısı ‘100’den fazla’ şeklinde ifade ediliyor.  “Ölen 2 solcu öğretmenin cenazelerinin hastaneden tesliminin Cuma namazı saatine denk getirilmesi” darbe koşullarını tesis etmek için planlanan eylemler arasında gösteriliyor.

ECEVİT: KITLIK / ÖZAL: REFAH

İddİanamenİn 3. Bölümünde darbeden önce Ecevit başbakanlığındaki son dönem için tam anlamıyla TÜSİAD jargonu kullanılıyor. “Ülkede petrol bulunamıyor, Irak parasını alamadığı için boru hattını kapatıyordu. Yakıtı olmayan çiftçi üretimi durdurmuş, ekinler biçilemiyordu. Kıtlık tehlikesi nedeniyle ECEVİT hükümeti halkın gözünden düşmüştü.” Denilerek eleştirilen Ecevit iktidarı aynı ‘kaygıları’ taşıyan TÜSİAD tarafından gazetelere verilen ilanlarla düşürülmüştü. İddianamede darbe sonrasında sivilleşme dönemi olarak adlandırılan ANAP iktidarından da övgü dolu sözlerle bahsediliyor. 4. bölümde darbenin planlanması tamamıyla iç dinamiklere indirgenerek tanıklıklar ve açık beyanlarla kanıtlanan ABD-NATO rolünün üstü örtülüyor. İddianamede darbe fikrinin; “12 Eylül öncesi askeri müdahale fikri 1979 yılının Temmuz ayı içerisinde ordunun üst kademesinde açık açık konuşulmaya başlandı. Bu tarihlerde şüpheli Kenan EVREN kuvvet komutanlarıyla görüşmeler yaptı.” Şeklinde ortaya çıktığı söyleniyor. 5. bölümde ise darbe mağdurlarının beyanlarına yer verilirken listenin başında Muhsin Yazıcıoğlu’nun açıklamaları bulunuyor. Beyanına başvurulan diğer isimler şunlar: Nimet Tanrıkulu, Namık Kemal Zeybek, İbrahim Ünal, Yaşar Yıldırım (MHP Ankara  İl Başkanı), Celalettin Can, Gökhan Eren, Yaşar Okuyan, Mustafa Yalçıner, Mahir Kadir Damatlar (Dönemin Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı), Oğuzhan Müftüoğlu (Devrimci Yol İstanbul Sorumlusu olarak geçiyor),  Yılma Durak (MHP Marmara Bölge Sorumlusu), Selim Dindar, Orhan Miroğlu, Abdurrahman Yücel…

İŞKENCE YÖNTEMLERİ VE SORUMLULAR:

12 Eylül darbesi sonrasında gözaltı ve işkence merkezlerinde uygulanan işkence yöntemleri olarak şunlara yer veriliyor: Falaka, köpek saldırtma, zincir, germe, ayaktan asma, kule, ranza altı, kantar, kervan, sehpa, cop sokma, çek çek, lağım suyuna sokma, kitap okuma, marş söyletme, öl dediğimde, sigara içirme, banyo, sayım düzeni, gece nöbeti, lokomotif, pislik yedirme, işeme, tecavüz, hastane, verem, ayakta bekletme, konuşma yasağı, gece baskını, avukat-ziyaret dayağı, mahkeme dayağı… Diyarbakır Askeri Cezaevi ile Mamak Askeri Cezaevi, Ankara Emniyet Müdürlüğündeki DAL (Derin Araştırma Laboratuvarı) olarak adlandırılan yer, Adıyaman’da Pirin Palas Hapishanesi, İstanbul’da Gayrettepe öne çıkan işkence merkezleri olarak yer alıyor. Buradaki sorumlular olarak da; Diyarbakır Cezaevinde İç Güvenlik Komutanı Esat Oktay Yıldıran, Mamak Askeri Cezaevinde ise İç Güvenlik Komutanı Raci Tetik adlı subaylar, Ankara Emniyetinde ise polis amirleri Zeki Kaman ve Dürüst Oktay’ın  işkence uygulamalarında öne çıktıkları ifade ediliyor.

1978 SİVAS OLAYLARI:

“Sİvas'ın demografik yapısı itibariyle Alevi ve Sünni vatandaşların birlikte yaşaması nedeniyle provokatif eylemler için uygun olması, olayda Malatya, Maraş ve Çorum olaylarındakine benzer şekilde Sünni vatandaşları, Alevi vatandaşlar aleyhine kışkırtmaya yönelik sloganların atılmış olması hususları gözetildiğinde, olayın ülkeyi kaosa sürükleyerek, askeri darbeye zemin hazırlamak isteyen güçler tarafından çıkarıldığı anlaşılmıştır.”

SONUÇ:
Tüm bu değerlendirmelerin ardından savcılar, Evren ile Şahinkaya’nın CMK’nin 250-252 maddeleri uyarınca yargılamalarının yapılarak 765 Türk Ceza Kanunu’nun 146,80,31 ve 33 maddeleri uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmalarını, yani ağırlaştırılmış müebbet hapislerini talep ediyorlar.

NOKTA OPERASYONU(FATSA):

İddİanamenİn yöntemi ötesinde, sola karşı tutumunu spesifik olarak en açık belli ettiği bölüm Fatsa ile ilgili olanlar. Delil olarak kabul edilen ve referans alınan Ali Kuzu’nun kitabında Fatsa’yla ilgili şu ifadeler kullanılıyor:
» “Ordu'nun Fatsa ilçesinde 14 Ekimde 1979 ara seçimlerinde arkasında Devrimci Yol örgütünün desteği olan Terzi Fikri adıyla üne kavuşan Fikri SÖNMEZ belediye başkanı seçildi. Terzi Fikri bu seçimlerle ilgili "Ben Fikri SÖNMEZ olarak tek başıma aday değilim. Türkiye Devrimci Hareketin göstermiş olduğu bir adayım. Bu seçim ilk defa devrimcilerin kazanmış olduğu bir seçimdir" demiştir.
»“Terzi Fikri, karaborsa döneminde gençlerle birlikte stokçulara yaptığı baskınlarla nam kazandı. Durumu Zeki MUSLU (Fatsa CHP İlçe Başkanı): "Belediye bu karaborsacı insanlarla uğraşamayınca ne yapıyor, bu sefer o gençler karaborsa yapan insanların dükkanlarını basmaya başladı. Basıp içerde buldukları malları toplayıp, efendim halka dağıtmaya başladılar" şeklinde ifade etmektedir.
»Belediye başkanı Terzi Fikri, halkın desteği ile düşüncelerini uygulamaya başladı. Fatsa'da 11 Halk komitesi kurdu. Yönetim bu komiteler aracılığıyla idare ediliyordu. İlçeye giriş ve çıkışlar halk komitesinin denetimi altındaydı. Gazeteciler bile uzun süre sorgulandıktan sonra ilçeye girebiliyordu. Bununla ilgili gazeteci Erhan YILDIZ yaşadığı olayı: "Fatsa'ya daha otobüslerin yanaştığı otogara girdiğimiz anda yanımızda 3 tane genç belirdi. Biz valizlerimizle uğraşırken işte niçin geldiğimizi sordular" şeklinde anlatmaktadır.
»Belediye başkanı Terzi Fikri Fatsa'da halk iktidarını kurduklarını belirtiyordu. Fatsa'nın sosyalist iktidarın çekirdeği olduğunu iddia ediyordu.
»Fatsa ilçesi, sokaklarında rahatça dolaşılamayan, resmi dairelerinde Türk bayrağı asılmayan, camilerinde namaz kılınamayan, okullarında mini mini öğrencilerine dahi sol yumruklar havada Enternasyonal marşı söyletilen, devlet gücüne karşı, barikatlarla çevrilmiş, hiçbir adli ve devlet organı faaliyet gösteremeyen, bütün meselelerini 11 Halk-direniş komiteleri tarafından çözülmeye çalışılan, milliyetçi vatandaşların mallarının istimlak edilerek göçe zorlandığı, gitmeyenlerin acımasızca öldürüldüğü bir yer haline geldi.
Savcıların değerlendirme bölümünde de Fatsa’ya ilişkin darbecilerden farklı bir mantığa sahip olmadıkları kendi ifadelerinden anlaşılıyor: “Devlet içerisinde küçük bir devlet gibi örgütlenen Ordu’nun Fatsa ilçesine, Genelkurmay Başkanı şüpheli Kenan Evren’in emriyle müdahale edilmişti. O tarihte Sıkıyönetim ilan edilen iller arasında Ordu yoktu. Esasen her gün onlarca insanımızın terör olaylarından öldüğü bir ortamda, Başbakan, Hükümet ve diğer siyasi parti liderlerine doğrudan, Cumhurbaşkanına ise  doğrudan olmasa bile dolaylı olarak müdahalede bulunabileceğine ilişkin uyarı mektubu verebilecek kadar kendisini güçlü gören askeri yönetimin, terör olaylarına müdahale ederek suçluları adli merciler önüne çıkarması, toplum ve siyasi iktidar tarafından ancak takdir edilebilirdi. Fatsa  operasyonu bu yönüyle dikkate değerdir.”




SAYFA 13

‘Burası Osmanlı’ya  makyaj
vetosu

İlk üç bölümü tarihi bir dramadan çok belgesel havasında olduğu gerekçesiyle daha önce Trt’nin Yayın Denetleme Kurulu’nu geçeyemeyen, Lale Devri dönemini anlatan ‘Burası Osmanlı-1711 Sır Kanunu’ adlı dizi bu kez de kurul tarafından dizide erkeklere uygulanan makyajdan memnun kalmadı.
TRT Denetleme Kurulu, yeni çekilen bölümlerde Ezel Akay’ın yerine yönetmen koltuğuna oturan Altan Dönmez’le başta padişah 3. Ahmed olmak üzere erkek karakterlere fazla makyaj yapılmaması konusunda uyardı.
Denetleme Kurulu’nun, “Sürme çekmeyi bırakın, makyaja dikkat edin” talimatından sonra yönetmen Dönmez, makyaj ekibiyle toplantı yapıp dizideki erkek karakterlere sürme sürülmesini yasakladı.
İlk bölümü 20 Ekim’de yayınlayacağını açıklanmıştı ancak dizinin yayınlanması gecikti. Dizinin yayın tarihi hakkında ise şimdilik bir bilgi yok.




SAYFA 14

MÜLTECİ
SHOW TV / 01:30

Yönetmen: Reis Çelik Oyuncular: Haluk Piyes, Balaban, Halil Ergün, Derya Durmaz Yapım Yılı: 2007 Türü: Dram

Şivan, Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan, 20 yaşında bir gençtir. Şivan'ın dedesi Şaho, varlığını sürdürebilmek için hem devlet güçlerine hem de bölgede güçlü olan örgüte mesafeli duran Givdanlı aşiretinin ağasıdır. Şivan, sevdiği kız Berfin ile tarlada buluştuğu bir gün, tarlaya sabotaj düzenlenir ve köyün tüm harmanı yakılır. Olay üzerine başlayan polis sorgusu, olay anında tarlada olduğu kanıtlanan Şivan'ın hayatını geri dönülmez bir şekilde değiştirir. Sorguya alınan Şivan, hem polis ve örgütün arasında kalmıştır.
Torununun hayatının tehlikede olduğunu düşünen dedesi Şaho, Şivan'ın yurtdışına çıkarılmasını sağlar. Bir şebeke aracılığıyla Almanya'ya kaçırılan Şivan, burada bir sığınmacılar kampına yerleştirilir. Ne var ki dilini bilmediği bu ülkede Şivan'ı Türkiye'de yaşadığı deneyime farklı boyutlar ekleyecek bir sınav beklemektedir.




SAYFA 15

‘Altın’ cimnastikçiden Olimpiyat vizesi

Başarılı cimnastikçimiz Göksu Üçtaş, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları’na katılma hakkı elde ederek tarihi bir başarının altına imza attı. 1990 doğumlu Göksu Üçtaş’ın bu başarısıyla Türkiye’yi tarihinde ilk kez olimpiyat oyunlarında cimnastik branşında temsil edilecek. İlk olarak Ekim ayında Japonya’da düzenlenen Dünya Cimnastik Şampiyonası’na katılan ve burada 2. Olimpiyat Eleme Turnuvası’nda mücadele etmeye hak kazanan Göksu Üçtaş, büyük bir başarı elde etti. Londra’da düzenlenen olimpiyat elemesi turnuvasına katılan Göksu Üçtaş, burada gerekli puanı alarak 2012 vizesini cebine koymayı başardı.
DÜNYA ŞAMPİYONU OLMUŞTU
Artistik cimnastik branşında 96 sporcuyla mücadele eden Göksu Üçtaş, başarılı bir performansın ardından, ilk 30 sıraya girenlerin vize alacağı müsabakalarda 23. sırada yer aldı. Göksu Üçtaş, daha önce 2009 yılında İtalya'nın Pescara şehrinde yapılan Akdeniz oyunlarında gümüş, 2010 Dünya Kupası'nda ise 1'i altın olmak üzere 4 madalya kazanan kazanmıştı.
Hayaline 4 sene önce kavuşan 21 yaşındaki cimnastikçimiz, “Şu an yaşadığım mutluluğu anlatmam olanaksız. Beklediğimden daha iyi bir performans sergiledim. 2012’ye katılacak olmaktan dolayı çok mutluyum. Bu, Türkiye cimnastik tarihinde bir oldu. Bu ilki başarmanın gururunu yaşıyorum. Şimdi olimpiyatlara kadar daha sıkı çalışıp ülkemi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum” şeklinde konuştu.


G.Saray rekor için Arena’da

Teknik direktör Fatih Terim yönetiminde bu sezon başarılı bir performans ortaya koyan Galatasaray, Süper Lig'de bugün Kardemir Karübükspor ile yapacağı karşılaşmayı kazanarak, üst üste 9. galibiyetini almayı hedefliyor. Sarı-kırmızılı takım, Karabükspor'u yendiği taktirde, 1987-88 sezonunda 9 maç kazanarak elde ettiği bir sezonda üst üste kazanma kendi rekorunu egale etmeyi başaracak. Galatasaray, bu sezon 12. haftadan itibaren sırasıyla Sivasspor, Gençlerbirliği, Fenerbahçe, Trabzonspor, Orduspor, Manisaspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor ve Samsunspor ile yaptığı maçlardan üst üste galibiyetlerle ayrılmıştı.
10 MAÇLIK SERİSİ YOK
Sarı-kırmızılı takımda teknik adam olarak ilk kez görev aldığı 1996-1997 ve UEFA Kupası'nın da kazanıldığı 1999-2000 sezonlarında üst üste 8 maç kazanan Fatih Terim, 3. dönemini yaşadığı Galatasaray'da, Samsunspor galibiyetiyle bu rekorunu da 3. kez yineledi. Sarı-kırmızılı takımda, 3'er sarı kartları olan kaleci Fernando Muslera ile Albert Riera, bu maçta kart görmeleri halinde 21. haftadaki Eskişehirspor karşılaşmasında forma giyemeyecek.


Bursaspor’a ‘Tank’ gibi forvet: Sebastian Pinto

Bursaspor’un yeni transferi Sebastian Pinto, dün sabaha kulübün Özlüce Tesisleri'ni gezip sağlık kontrolünden geçtikten sonra yeşil-beyazlı takıma imza attı. 25 yaşındaki Şilili forvet, Şili Premier Ligi takımlarından O'Higgins S.A.D.P'den transfer edildi. Yalnızca 1 kez Şili Ulusal Takımı formasını giyen Pinto, geçen sezon İtalya Serie B takımlarından Varese forması da giymişti. 'El Tanque' (Tank) lakaplı futbolcunun pek parlak bir kariyeri bulunmasa da, 2011 yılında ilk kez giydiği Şili formasıyla Paraguay'a 3 gol atarak dikkatleri üzerine çekmişti. BirGün

Dwight Howard çıldırdı: 45s, 23r

NBA’de normal sezona dün gece oynanan 5 karşılaşmayla devam edildi. Orlando Magic'ın Golden State Warriors'ı deplasmanda 117-109 yendiği karşılaşmada Hidayet Türkoğlu 20 sayı, 9 ribaund ve 4 asistlik performansıyla önemli bir katkı sağladı.
Geceye damgasını vuran performans ise Magic'in süper yıldızı Dwight Howard'dan geldi: 45 sayı, 23 ribaund, 4 top çalma ve 3 asist. Serbest atışlarda 21/39 ile oynayan Howard, efsanevi pivot Wilt Chamberlain'e ait olan ve 50 yıldır kırılamayan bir maçta en fazla serbest atış kullanma rekorunu da kırmış oldu. Howard aynı zamanda Orlando Magic tarihinde az rastlanan bir maçta hem 40 sayı hem de 20 ribaund barajını aşmış oldu. Bu barajı Magic forması altında en son aşan oyuncu Shaquille O'Neal olmuştu.  BirGün

Gecenin diğer sonuçları:

Atlanta Hawks - Charlotte Bobcats: 111-81
Milwaukee Bucks - Detroit Pistons: 102-93
Memphis Grizzlies - New York Knicks: 94-83
Phoenix Suns - Cleveland Cavaliers: 90-101


SAYFA 16

KAZADA
İHMAL
VAR MI?
Olay yerinde ambulans yoktu!

Kayak Federasyonu tarafından düzenlenen Alp Disiplini yarışları için Erzurum’un Palandöken’den sonra ikinci kayak merkezi olan Konaklı’da hazırlanan İstanbul Özel Saint Joseph Lisesi öğrencisi 17 yaşındaki Aslı Nemutlu pistte düşmüş ve genç sporcu ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmişti.
Bazı görgü tanıklarının ifadesine göre, dün saat 11:00 sıralarında meydana gelen kazada dengesini kaybederek düşen ve metrelerce sürüklenen Aslı Nemutlu, hızla plastik ağ bariyere çarptı ve Nemutlu’nun çarpma sırasında boynunda ve vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar meydana geldi. Konaklı Kayak Merkezi’nde kazanın meydana geldiği ’Bayanlar Süper C Pisti’nde, Jandarma Olay Yeri ekibi inceleme yaptı.
TAHTA PERDELER Mİ ÖLDÜRDÜ?
Farklı görgü tanıkları ise düşüp sürüklenen Aslı Nemutlu’nun pist dışına çıktıktan sonra, tipi ve savrulan karların pisti kapatmaması için kurulan tahta perdelere çarptığını söyledi.  Aslı’nın antrenörü Fidan Hoca da genç kayakçının yerde bir süre sürüklendikten sonra pist dışında tipi engelleyici tahta perdelere çarptığını ve boynundan ağır darbe aldığını söyledi. Kaza sonrası istenen ambulans Erzurum’dan gelmesi dolayısıyla kent merkezine 25 kilometre uzaklıktaki Konaklı’da kayakçılar antrenman yaparken hazırda ambulans bekletilmemesi eleştirildi. Kazanın ardından yarışlar iptal edilmişti.


Haiti’de deprem kurbanları anıldı

Amerika kıtasının en yoksul ülkesi Haiti, iki yıl önce ülkeyi enkaza çeviren depremde yaşamını yitirenleri anıyor. Haiti’de önceki gün saatler, tam iki yıl önce o korku dolu anların yaşandığı zamanı gösterdiğinde durdu. Tekrar o saniyelere geri dönen Haitililer, yitirilen sevdikleri için dua etti. 2 yıl önce dün 7.0 şiddetiyle sarsılan ülkede 300 bin kişi hayatını kaybetmiş, hükümet binaları dahil on binlerce ev yerle bir olmuştu.
Başkent Port au Prince’de yapılan anma törenleri de bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Törende konuşma yapan Devlet Başkanı Michel Martelly, “Haiti’yi yeniden inşaa edeceğiz” dedi. Fakat depremin üzerinden geçen iki yıla rağmen, ülkede felaketin izleri silinebilmiş değil. Hala geçici kamplarda yaşayan yüz binlerce vatandaş, zorlu koşullar altında yaşam mücadelesi veriyor. Ülkede pek çok kişi geçen iki yıldan bu yana yaraların sarılamaması nedeniyle protesto gösterileri de düzenlemişti.


İsrailli ve Suudi Arabistanlı hackerlerın siber savaşı

İsrailli bir bilgisayar korsanı, Suudi Arabistanlılara ait yüzlerce kredi kartı bilgisini internete sızdırdı. Korsan, bunu, geçen haftalarda Arap bilgisayar korsanlarının yaptığı saldırıya misilleme olarak yaptığını söyledi. Geçen hafta Suudi Arabistan'dan olduğunu belirten bir bilgisayar korsanı, İsraillilere ait on binlerce kredi kartı bilgisini internete sızdırmıştı.
İki Suudi vatandaşının bankaları da, hesaplarda bazı şüpheli harcamaların yapıldığını doğruladı. İsrailli bilgisayar korsanı kendisini "OxÖmer" ya da "Ömer Cohen" olarak tanıtıyor. İsrail gazetesi Jerusalem Post'a konuşan OxÖmer, 200'den fazla Suudi kredi kartı bilgisinin internette yayınlanmasının bir başlangıç olduğunu söyledi. İnternette "Ücretsiz Suudi Kredi Kartları" başlıklı bir ilan ile duyurulan sızdırma olayında, kişilerin kredi kartı bilgileri, isimleri ve telefonlarına yer veriliyor. İsrailli bilgisayar korsanı, elinde üç yüz binden fazla Suudi kredi kartı bilgisi olduğunu söylüyor. Korsan, "Eğer İsrail'le bağlantılı tek bir bilgi daha sızdırırlarsa, tüm gücümüzle saldıracağız" diyor.


4 mm inceliğinde
televizyon yaptılar

ABD'nin Las Vegas kentindeki Tüketici Elektroniği Fuarı'nda, bir Güney Kore firması tarafından üretilen 4 milimetre kalınlığındaki ultra ince 3 boyutlu televizyon, fuarın en iyi cihazı seçildi. Teknoloji haberleri sitesi CNet tarafından yapılan seçimde, LED ailesinin son ürünü organik kristal teknolojisi (OLED) ile üretilen 1,4 metrelik dev ekranlı televizyon 7,5 kilogram ağırlığa sahip bulunuyor. Piyasaya haziran ayından sonra çıkarılması beklenen ve fiyatı henüz belli olmayan televizyonun, fuardaki uzmanlara göre, 5 bin dolar civarında satılması bekleniyor.


Londra merkez de çift kişilik daire

Londra'nın merkezinde bir gece geçirmek için sıradışı bir yer arıyorsanız, bugünlerde 'ödüllü bir eserde' kalabilirsiniz. Daha doğrusu Waterloo Köprüsü'nün ayağında, Southbank bölgesinde yer alan Queen Elizabeth Salonu'nun çatısına yerleştirilen bir teknede... Tekne şeklindeki oda, 'Londra için bir oda' adlı mimarlık yarışmasının kazanan eseri. İsteyenler, geceliğine 120 sterlin ödemek kaydıyla Big Ben'in çanları eşliğinde Thames Nehri'ne ve St Paul Katedrali'ne bakarak uyanabiliyor. Felsefeci Alain de Botton'un katkılarıyla mimar David Kohn ve sanatçı Fiona Banner'ın tasarladıkları tekne, bir kabin, yemek odası, banyo ve kütüphaneden oluşuyor. İngiltere'nin nehirlerinde sıkça rastlanan dar, uzun, mavna şeklindeki yüzer evleri andıran oda Living Architecture (Yaşayan Mimari) ve Artangel adlı sanat kuruluşunun düzenlediği yarışmada, 500 kadar tasarım arasından seçildi. Gece başına iki kişinin kalabildiği mekânda, Haziran ayına dek boş yer yok. Biletler satışa sunulduktan 12 dakika sonra tükendi.

McCoys’un cihazını yapana 10 milyon $

ABD'nin Las Vegas kentinde devam eden Tüketici Elektroniği Fuarı'nda (CES), televizyon dizisi, 'Uzay Yolu'ndaki kurgusal ve fütüristik tıbbi teşhis cihazının gerçeğini yapabilene 10 milyon dolar ödül verileceği açıklandı. X Prize Vakfı tarafından ortaya konan ödül, bilimadamları ve mühendislerin, ''kilit sağlık ölçümlerini ve 15 hastalığın teşhisini'' yapabilecek en fazla 2,2 kilo ağırlığında bir el cihazı geliştirmelerini amaçlıyor. İlk olarak 1966'da yayınlanan ve 23. yüzyılda geçen kült dizide, uzay gemisi 'Atılgan'ın doktoru McCoys, elde taşınan bu cihaz ile bir kişinin vücudunu tarayarak, hastalığını teşhis edebiliyordu.


Hamsili
çiğköfte

Artvin'in Borçka ilçesinde bir lokanta aşçılık yapan Rizeli Yaşar Kesici, hamsili sarma, dolma, baklava ve kumpirden sonra bu kez de çiğ köftesini yaptı. Yöre halkının hamsiyi çok sevdiğini ve bu nedenden dolayı da hamsili yemek ve tatlı çeşitleri yapmak için çeşitli alternatifler denediğini kaydeden Kesici, şunları ifade etti:
''Yaklaşık 3 yıldır Borçka'da aşçılık yapıyorum. Hamsili yemek ve tatlı çeşitlerini yapmaya başladığımız günden beri lokantanın müşteri sayısında gözle görülür bir artış oldu. Kısa sürede lokantamız hamsiyle ün yaptı. Hamsili sarma, dolma, baklava ve kumpirden sonra bu kez de hamsili çiğ köfte yaptım. Ankara'dan, İstanbul'dan, Trabzon'dan, Rize'den özel müşterilerimiz gelmeye başladı. Müşterilerimizin ilgisi beni daha farklı hamsi yemekleri yapmaya sevk ediyor.''