Kadın cinayetlerinde cezasızlık sürüyor. Şebnem Şirin’in katledildiği dairenin kapısına kadar gelen ama bir ses duymadıkları için çekip giden polisler yargılanmayacak. Savcılık ‘Polisler görevini yaptı’ dedi, takipsizlik verdi.

Polisler hakkında takipsizlik kararı

Buse İlkin YERLİ

Kadınlar göz göre göre katledilirken bu cinayetlerde sorumluluğu bulunduğu öne sürülen kamu görevlileri yargı önüne çıkarılmıyor. Bu cezasızlığın son örneği, Şebnem Şirin cinayetinde görüldü. Denizli’de 3 ay önce Furkan Zıbıncı adlı erkek tarafından katledilen Şirin’in ailesinin, olayda ihmallerinin bulunduğu gerekçesiyle polisler hakkında yaptığı suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı.


Olay, 27 Ekim 2021’de Pamukkale ilçesindeki bir dairede meydana gelmişti. Cinsel istismar ve gaspın da aralarında olduğu 6 suçtan kaydı bulunan Furkan Zıbıncı, kendisinden ayrılmak istediği için 25 yaşındaki Şebnem Şirin’i bıçakla katletmişti. Cinayetten önce genç kadının çığlıklarını duyan bir komşu olayı polise ihbar etmiş; bunun üzerine dairenin kapısına kadar gelen iki polis, hiçbir "kavga sesi" duymamaları üzerine olay yerinden ayrılmıştı.

Şebnem Şirin’in ailesinin avukatı Osman Tabu, olayın ardından şu açıklamayı yapmıştı: “Maalesef ciddi bir hata ihtimali söz konusu. Polis ekipleri, dairenin kapısına kadar gelerek misafir gibi kapıyı çalışıyorlar. Zanlı ve maktulün içeride olmasına karşın ‘herhangi bir ses yok’ deyip hiçbir tedbir almadan veya yandaki bir dairenin kapısını dahi çalmadan oradan ayrılıyorlar. Maktulün o anki durumunu bilemiyoruz. Belki hayattaydı. Belki o an itibarıyla gerçek bir müdahale yapılsaydı kurtarılabilirdi.”

DOĞRU APARTI BULDULAR DİYE

Şebnem Şirin’in annesi Pervin Tokat, olayda ihmali bulunduğu gerekçesiyle polis memurları A.P. ve E.A. hakkında ‘görevi kötüye kullanmak’ suçundan şikâyetçi oldu. Bu şikâyet üzerine ifade veren polisler, olay günü bir apartta kavga seslerinin geldiğine dair ihbar aldıklarını, bunun üzerine 11 dakikada sokağa geldiklerini ancak binayı bulamadıklarını, isim benzerliği olabileceği gerekçesiyle başka bir aparta yöneldiklerini söyledi. Söz konusu apart binasının açık olan dış kapısından içine girdiklerini ama kavga sesi duymadıklarını kaydeden polisler, bunun üzerine ihbar eden kişiyi arayarak daire ya da kat numarası sorduklarını, ‘bilmiyorum’ yanıtını aldıklarını, 15 dakika daha binada dinleme yaptıktan sonra ayrıldıklarını anlattı.

Başsavcılık, 18 Ocak’ta verdiği kararda, şüpheli polislerin makul bir sürede olay yerine ulaştığını, ihbarda apartın ismi yanlış bildirilmesine rağmen sokakta araştırma yaparak doğru apartı tespit ettiklerini, dolayısıyla görevlerinin gereklerini yaptıklarını savundu. İki polisin ihmal veya gecikme göstermediği kanaatine varan savcılık, olay hakkında kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verdi.

***

Damar’ı katleden silah, sahibine iade edildi!

Ankara’daki Çankaya Üniversitesi’nde 3 yıl önce araştırma görevlisi Ceren Damar Şenel’i öldürdüğü için ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan ve cezası Yargıtay tarafından onanan Hasan İsmail Hikmet’in cinayeti işlerken kullandığı tabanca, mahkeme kararıyla ruhsat sahibi babası Ömer Hikmet’e iade edildi. Ceren Damar Şenel’in babası Mustafa Damar, karara tepki gösterdi. Bu kararın kendilerini bir kez daha yaraladığını belirten Damar, “Kızımın katledildiği tabanca katilin babası Ömer Hikmet’e aittir. Başkasının eline geçmemesi için silahın iyi şekilde muhafaza edilmesi gerekirken bu yapılmamış, gerekli önlem alınmamış ve katil tabancaya kolaylıkla ulaşıp kızımı katletmiştir. Yasaları anlamakta zorlanıyorum” dedi.

Avukat Çağrı Ayhan Şenel ise kararın yasalara uygun olsa bile adil olmadığını belirterek şunları söyledi: “Bir şeyin kanuni olması adil olduğunu göstermediği gibi, kamuoyu vicdanını yaralayan bu gibi durumlar gerek kanun değişikliğiyle gerekse kanunun daha geniş yorumlanması ile çözülebilir. Aksi halde canice bir olayda kullanılan suç aletinin hiçbir şey olmamış gibi yeniden sahibine iadesi, vicdanları kanatmaya devam edecektir.”