Bugün modern ve avantgarde(öncü) sanatın en önemli eserlerinden birini, 1907 tarihli R. Mutt imzalı “Çeşme” adında sıradan bir pisuar(çişlik) oluşturuyor. Skandal sanatçı...

Bugün modern ve avantgarde(öncü) sanatın en önemli eserlerinden birini, 1907 tarihli R. Mutt imzalı “Çeşme” adında sıradan bir pisuar(çişlik) oluşturuyor. Skandal sanatçı Duchamp, bu eylemi ile sanat yapıtının kendisine, müze ve sergileme sistemlerine, burjuvazinin özgünlük ideolojisi ve “biriciklik” mitine sert bir eleştiri yöneltiyordu. Bir imza sıradan bir nesneye aura kazandırabilir ve “kutsal” bir sanat yapıtına dönüştürebilirdi. Fakat bu ironi tersine dönecek, pisuar bugün o eleştirdiği büyük sanat sisteminin, sürekli referans verilen, modern sanat müzesinde Mona Lisa kadar önemli bir yer kazanacaktır. Bu yazı da dahil ona olan ilgi kaybolmayacaktır.

20.yüzyılın başından itibaren İzlenimcilik’ten Dada ve Sürrealizme, oradan kavramsala sanatın asıl derdi, sistemi sarsacak bir skandal yaratmaya çalışmak olmuş, sanat ile hayat arasındaki bitmeyen açığı kapatmaya, sürekli kendini olumsuzlamaya hatta ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Fakat üretilen skandal, sistem tarafından rutinleştirilerek yine “büyük sanat olmaktan kurtulamamıştır. Bu ironiye çekilen avantgarde hareketin hale süren önemli gerilimi olacaktır. Skandal sürecindeki önemli uğraklardan biri de  Piero Manzoni’nin 1961 tarihli, kendi dışkısını kutuladığı ve satışa sunduğu yapıtıdır. Numaralanan,  imzalanarak biricikleşen dışkı, pisuardan itibaren gelinen skandal boyutun oyuna dönüşen bir örneğine dönüşmekte gecikmeyecektir.

Özellikle sanatta modernizmden, post-modernizme uzanan; skandal, ironi ve kavram ağırlıklı bu yönelim günümüzde fazlasıyla sorgulanır hale geldi. Hatta kimilerine göre post-modernizm sonrası bir dönem başlıyor! Tam bu bağlamda, geçtiğimiz yazıların birinde görsel ideoloji, görsel kültür ve sanat kuramı alanında önemli çeviri kitaplardan bahsetmiştik. Türkçe literatürdeki bu zenginleşmeye geçtiğimiz aylarda yayınlanan 3 telif-derleme kitap daha eklenmiş bulunuyor. Ahu Antmen’in detaylı açıklamalarla derlediği Sel Yayıncılık tarafından yayınlanan “20.Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar” kitabı, kübizmden soyut sanata ve günümüz eğilimlerine temel metinleri ve manifestoları serimliyor. Fernand Leger’den Marcel Duchamp’a ve Anselm Kiefer’e bugüne kadar Türkçe de olmayan metinler bunlar; biraz gecikmiş olsa da.   Diğer kitap ise Rıfat Şahiner’in Yeni İnsan Yayınevi tarafından yayınlanan “Sanatta Postmodern Kırılmalar ya da Modernin Yapıbozunu” adını taşıyor.  Şahiner, modernizmden çok postmodernizmin sanattaki durumuna odaklanıyor. Andy Warhol’un “neşeli” Pop Art’ından, 60’lı yılların Fluxus hareketinin çogulcu gelecek tasarımına ve Jeff Koons’un kasıtlı banalliğine,  görsellerle desteklediği bütünlüklü bir yorumunu yapıyor; modernizmin başından itibaren postmodern stratejileri nasıl barındırdığını gösteriyor; ya da nesnesizleşen sanatı. Son kitap ise tam bir ders kitabı kurgusuna ve rahat okunurluluğa sahip. Evrensel Basım Yayın tarafından raflara verilen C. Vedat Demirkol’un  “Batı Sanatında Modernizm ve Postmodernizm” çalışması, metinleri destekleyen yoğun bir görsellikle post-post bir dönemi düşünmek için de fazlasıyla anlaşılır.