Çalışma Bakanlığı sendikalaşma oranını yüzde 14 olarak açıkladı. Buna göre 2 milyondan fazla sendikalı işçi var. Prof. Dr. Çelik kayıtdışı çalışanlar hesaba katılınca sendikalaşmanın yüzde 10’a kadar düştüğünü belirtti.

Prof. Dr. Aziz Çelik: Resmi sendikalaşma verileri gerçeği yansıtmıyor

EMEK SERVİSİ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sendika verilerini yayımladı. Buna göre son 6 ayda sendikalı sayısı 156 bin artsa da 218 sendikadan sadece 60’ı barajı aşabildi. Türk-İş’in 33 sendikasından 1’i baraj altı kalırken, DİSK’in 21 sendikasından sadece 6’sı barajı geçebildi. 113 bağımsız sendikadan ise barajı geçebilen sendika sayısı 4.

İstatistiklere göre, kayıtlı 15 milyon 987 bin işçiden yalnızca 2 milyon 280 bini sendikalı. Bu çalışan işçilerin yüzde 14’üne denk geliyor. İstatiklere göre sendikalı sayısı son 6 ayda 156 bin arttı. 20 işkolu arasında en fazla işçinin yer aldığı işkollarıysa, 4 milyon 86 bin işçiyle ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar oldu.

Bunu 1 milyon 865 bin 713 işçiyle metal ve 1 milyon 445 bin 368 işçiyle inşaat işkolu oluşturdu. Bakanlık verilerinin eksik ve gerçeği yansıtmadığını belirten Prof. Dr. Aziz Çelik şu değerlendirmede bulundu: “Resmi sendikalaşma verileri kayıtdışı işçileri hesaba katmıyor. Bu nedenle sendikalaşma oranı olduğundan yüksek çıkıyor. Kayıtdışı işçiler hesaba katıldığında toplam işçi sayısı arttığı ancak sendikalı işçi sayısı aynı kaldığı için sendikalaşma oranı 1 veya 1,5 puan düşüyor.”

Verilerin gerçek sendikal korumayı yansıtmadığını aktaran Çelik, “Resmi sendikalı işçi sayısı 2 milyon 280 binken toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçi sayısı 1 milyon 600 bin civarındadır. Toplu iş sözleşmesi kapsamı yüzde 10 civarındadır. Gerçek sendikalaşma oranı budur. Ancak özel sektörde toplu iş sözleşmesi kapsamı çok daha düşüktür. Özel sektörde toplu iş sözleşmeleri kapsamındaki işçi oranı yüzde 5-6 civarında seyrediyor” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Aziz ÇelikProf. Dr. Aziz Çelik

600 BİNİ TİS DIŞINDA

Yaklaşık 600 binden fazla işçinin sendika üyesi olmasına rağmen toplu iş sözleşmesi kapsamında olmadığını hatırlatan Çelik, “Temel nedeni işkolu ve işyeri barajları ile sendikalaşmanın işverenler tarafından engellenmesi ve teşmil mekanizmasının uygulanmamasıdır. Türkiye'de sendikal barajlar (işkolu ve işyeri barajları), anti- demokratik toplu iş sözleşmesi yetki sistemi, işverenlerin sendikalaşmayı engellemesi ve teşmil mekanizmasının uygulanmaması gibi nedenlerle toplu iş sözleşmesi kapsamı oldukça düşüktür” vurgusunu yaptı.

Çelik son olarak şunları aktardı: “Türkiye'de toplu sözleşme kapsamı sendikalaşma kapsamından düşüktür. Avrupa’da ise tam tersidir. Toplu iş sözleşmesi kapsamı daha yüksektir. Bunun nedeni sendikal güvenceler ve yaygın teşmil sistemidir. Teşmil toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işçilere ve işyerlerine de uygulanmasıdır. Böylece toplu iş sözleşmesi kapsamı genişliyor. Sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamının artması için sendikal barajlar kaldırılmalı, yetki sisteminde referanduma geçilmeli, sendikal güvenceler artırılmalı ve teşmil sistemi uygulanmalıdır.”