Prof. Dr. Tanju Tosun, “Türkiye’nin temel tezi; 444 km sınır boyunca, 32 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturmaktı ama geçen sürede kapsanan alan yüzde 30’u ile sınırlı kaldı. Hedeflenen güvenli bölge açısından istenen alınamadı” dedi.

Prof. Dr. Tanju Tosun: Güvenli bölgede hedeflenen alınamadı

AYCAN KARADAĞ

Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Tosun, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde başlattığı harekâtın iç ve dış politikadaki yansımalarını, toplum üzerindeki etkisini BirGün’e değerlendirdi.

TÜRKİYE’NİN İSTEKLERİ DİKKATE ALINMADI

Harekât başlamadan önce ‘Türkiye için ok yaydan çıktı’ açıklamanız var Ateşkes ile YPG’nin kuzeydoğu Suriye’den çekilmesi öngörülüyor. Öncelikle ateşkesi nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye istediğini elde etti mi?

Operasyona başlamadan 7-8 yıl önce, Obama dönemine kadar giden bir süreçte Türkiye’nin belli başlı talepleri vardı. Özellikle Suriye’nin kuzeyinde 444 km boyunda bir hat ile Türkiye kendi sınır bölgesinin tehdit eden unsurlardan arındırmasını istiyordu. Bu çerçevede Obama döneminden beri bu sorun çözülemedi. Türkiye’nin istekleri dikkate alınmadı. Trump döneminde ise ortak devriyeler yapıldı, o bölgede PYD/YPG unsurlarının bir tehdit oluşturmaması için. ABD’nin YPG’ye bakışı ile Türkiye’nin YPG’ye bakışı aynı değil. Amerikan iç politikasında başkanlar değil ama kongrenin yapısı her zaman için PYD/YPG ile iyi ilişkiler içerisinde. Denge unsuru olarak görüyorlar. IŞİD bölgeden temizlenmesi için birlikte hareket etmişlerdi. İkincisi Amerika’nın bölgedeki ağırlığı YPG/PYD’yi bir jandarma olarak görülüyordu. İsrail’inde böyle bir talebi vardı.

‘Ok yaydan çıktı’dan kastettiğim, ısrarla dile getirilen bölgenin buranın güvenli bölge olması için PYD/YPG’den arındırılması gerekir. Türkiye kendisinin oyalandığını düşündüğü an Barış Pınarı Harekâtı başlattı. İstediğini aldı mı? Türkiye’nin temel tezi; 444 km, 32 metre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturmaktı ama harekâtın başlamasından durdurulmasına kadar geçen sürede kapsayan alan yüzde 30’u ile sınırlı kaldı. Hedeflenen güvenli bölge açısından istenen alınamadı. Ama oradaki YPG/PYD’nin genel anlamda özellikle o 444 km’lik alanda küçük bir devletçik kurma isteği de şu anda ortadan kalktı. O anlamda Türkiye istediğini aldı.

ABD AÇISINDAN KAZANILAN YA DA KAYBEDİLEN BİR ŞEY YOK

Türkiye tam olarak istediğini alamadı dediniz. Ateşkes veya ara vermeye kadar gelinen noktada kazanan ve kaybedenler veya hem kazanan hem de kaybeden güçler kimlerdir? Ateşkesi bölgenin aktörleri Türkiye, Rusya, İran, Suriye, ABD ve YPG açısından değerlendirirsek ortaya nasıl bir tablo çıkar?

Bu son harekâttan sonra bir numaralı kazanan Rusya, Suriye rejimi kısmen İran ve belirli hedeflere ulaşan Türkiye. Burada ABD açısından kazanılan ya da kaybedilen bir şey yok. ABD zaten çekilmiyor. Askerlerini bir miktar güneye çekiyor. ABD istediği an Suriye içerisinde operasyon yapabilecek bir güce sahip. Ortadoğu’ya baktığımızda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri mutlak kaybeden. Avrupa Birliği ülkeleri İngiltere, Fransa bu süreçte kaybedenleri arasında. YPG/PYD açısından bakıldığında Türkiye’nin güneyinde Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusunda o hat boyunca o devletçik yapılanması amacını kaybetti. Kısa ve orta vadede bu amacın gerçekleşmesi mümkün olmadığı için kaybetti.

ABD’nin Suriye’den çekilme açıklamaları çerçevesinde, YPG’nin Rusya aracılığı ile Suriye rejimi ile anlaşma yapmasını nasıl değerlendirmek lazım? Kürtler ABD koruması yerine Rusya korumasını mı geçiyor?

Geçeceği düşünülüyor. Hatta Amerikan üniformasını çıkartıp Rus üniformasını giyebileceği düşüncesi var. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı operasyon sonrası güvenli liman olarak Rusya’yı gördükleri için etkisine gireceklerini düşünüyorum.

SAĞ, İKTİDAR OLDUĞUNDA PRAGMATİK DAVRANIYOR

ABD Başkanı Trump’ın Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı mektubu nasıl değerlendiriyorsunuz? 1964 yılında ABD Başkanı Lyndon Johnson tarafından Başbakan İsmet İnönü’ye yazılan Johnson Mektubu ile kıyaslandığında daha onur kırıcı bir mektup olarak değerlendirilebilir mi?

Türkiye sağı, iktidar olduğunda her zaman pragmatik davranıyor. İç politikada da böyle dış politikada da böyle. Ruşen Çakır’ın önemli bir ifadesi var, ‘Türkiye’de sağın milliyetçiliği genelde içeriye yöneliktir, dışarıda büyük güçlerle genelde iyi geçinilmeye çalışılır’ şeklinde. Meseleye daha pragmatik bakılıyor. Diplomatik nezakete tamamen aykırı bir mektup karşında anında tepki koymak durumdaydı ama bu hassas konjonktür nedeniyle pragmatik davranıp sorunu bir sonraki bir sonraki sürece bıraktı. Anında tepki koyması gerekiyordu.

YPG TAMAMEN GÜNEYE ÇEKİLECEK

Şimdi nasıl bir süreç işleyeceğini düşünüyorsunuz?

Mutabakat ile ilgili ne olur bilemiyorum ama ABD tarafından bir ek süre isteneceğini düşünüyorum. Bu ek süre zarfında YPG’nin tamamen güneye çekileceğini düşünüyorum. Asıl önemli olan Murat Yetkin’in yazdığı yazıda, 120 km- 32 km arasında güvenli bölge var. Geri kalan güvenli bölge statüsü ne olacak sorusu var. Onunla ilgili en ufak netlik yok. Türkiye, ABD ile varılan mutabakatta istediğini alamazsa bu konuda adım atmak isteyebilir. Güvenli bölgeye Suriyelileri aktarma durumu var. Maksimum 300-400 bin Suriyelinin getirilebileceği söyleniyor. Bizim hedefimiz; bir buçuk milyon. Hadi diyelim oraya Suriyelileri aktardık ama maliyeti kim tarafından karşılanacak bir netlik yok.

BÜYÜK BİR ETKİ EDECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM

Barış Pınarı operasyonunun iç politikaya etkileri nelerdir? HDP dışında Mecliste temsil edilen partiler Barış Pınarı hareketine destek veriyor. Erdoğan, 31 Mart yerel seçimlerinde kaybettiği ivmeyi yeniden kazanabilir mi?

Türkiye’de seçmen davranışı açısından bakıldığında dış politikayla ilgili meseleler kısa ve orta vadede etkili olsa da uzun vadede seçmen davranışından çok büyük etkiye sahip değil. Baktığından kendi içinde bir etki ettiğini görüyoruz. Seçmen bazında bakıldığında öyle olmuyor. Bekir Ağırdır, AKP’nin kemik seçmeninin yüzde 38’den yüzde 29’a gerilediğini ifade etti. Bu kemik seçmenin dışından gri alanın yüzde 35’e kadar yükseldiğini söylüyor. Bu gri alandaki seçmen, MHP, CHP, İYİ Parti’ye kayabilecek bir seçmen. Şu operasyon gri alandan başka partilere kayma potansiyeli yüksek olan seçmeni gri alana yapıştırdı. Bu önümüzdeki süreçte gri alandaki bir miktar seçmenin AKP’ye geri dönme durumu olabilir. Bu etkide bir-iki puanlık bir etki olabilir. Büyük bir etki edeceğini düşünmüyorum.