Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, dün açıklanan ve salgınla ilgili bazı önlemlerin gevşetilip kaldırılması üzerine, “Epidemiyolojik ölçütlere göre bu kararların aslında nisan, mayıs aylarından önce tartışılması bile yersizdi” dedi.

Prof. Şenol’dan kısıtlamaların kaldırılmasına tepki: Nisan, mayıs aylarından önce tartışılması bile yersizdi

Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, Bakan Koca'nın açıkladığı Covid-19 mücadelesinde bazı kısıtlamaların kaldırılmasıyla ilgili konuştu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün gerçekleşen Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklama yaptı ve açık havada maske zorunluluğunun ve HES kodunun kaldırıldığını duyurdu. Buna ek olarak okullardaki karantina uygulanması sona ererken artık belirtisi olmayan kimseden test istenmeyecek.

Alınan kararları Sözcü'ye değerlendiren Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, “Salgın kontrolü bakımından, dünyada salgını orta düzeyde yönetmekte olan, kontrol etmeye başlayan ülkelerin 1-2 ay gerisindeyiz” dedi.

Şenol şöyle devam etti:

“Epidemiyolojik ölçütlere göre bu kararların aslında nisan, mayıs aylarından önce tartışılması bile yersizdi. Sayılarda azalma olmakla birlikte hala çok yüksek düzeyde bir salgın eğrisi var ve yüksek ölüm sayıları var. Dolayısıyla toplumda kontrolsüz ölümlere yol açan salgın varken, sadece hastalığı geçirmiş kişilerin bir miktar geriye çekilmesiyle ilişkiliyken, salgın kontrolüyle ilgili elimizde hiçbir ipucu yokken bu kararların tartışması bile uygunsuz.”

"BİREY KENDİ KADERİYLE BAŞ BAŞA BIRAKILDI"

Şenol, temel önlem olarak maskenin önemli bir yer tuttuğunu belirtirken “Kapalı alanlarda bizi birbirimize düşürmeden makul ölçüde maske kullanımı söz konusuydu. Bu müştereğin de bozulduğu anlaşılıyor. Ağır bir şiddet iklimi var zaten. Hem sağlık emekçilerine hem de bilim insanlarına karşı. Birey bu şekilde tamamen kendi kaderiyle baş başa bırakıldı” dedi.

"BİLANÇOYU KIRILGAN GRUPLAR ÖDER"

“Bilançoyu kim öder?” sorusuna ise Şenol'un yanıtı şu oldu:

“Kırılgan gruplar öder. Ekonomik yükü ağır olan, sağlık yükü ağır olan, devlet tarafından korunması gereken, devlet tarafından korunması emek isteyen kişiler öder en çok. Ama bir süre sonra herkes öder. Çünkü bu, salgında hiç nefes almayacağız demektir bu. Yazın işler hafiflemiş gibi görünse de sonbaharda bizi yine bir dalganın bekleyeceği anlamına gelir ki her şey çok kırılgan.”

Şenol, Avrupa'da tedbirlerin kaldırılmasıyla bizde bu kararın alınması arasındaki açı farkını ise şöyle anlattı:

“Avrupa ile bizim salgınımız çok farklı. Ölümleri 50'nin altına inen, vaka sayıları 1000'lerin altına inen, aşılamada yüzde 80'i geçmiş, hastane kapasitelerini iyi hesaplamış ülkeler buna çok ciddi regülasyonlarla ulaştılar. Aşı zorunluluğuyla, aşı kartları sorarak, hızlı testlerle ulaştılar. Yaptıkları düzenlemelerle neyin işe yaradığını biliyorlar. Ellerinde bu ders var. Bir süre kontrollü bir biçimde sosyal ferahlama açısından, epidemiyolojik ölçütler de buna zemin hazırladığı için bir tedbir alıyorlar. Bir miktar bakacağız diyorlar. Onlarla aynı değiliz şu anda.”

İŞYERLERİNDE İŞ GÜVENLİĞİNİ BOZACAK BİR AÇIKLAMA

Bakan Koca, Bilim Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada kapalı alanlarda da mesafe korunabiliyor ve havalandırma iyiyse maske takmanın şart olmadığını dile getirmişti.

Bakan Koca'nın bu açıklamasına dair ise Şenol, “Açıklamayı yaparken Bakan Koca'nın ve Bilim Kurulu üyelerinin, kapalı alanda yüksek koruyucu maskeli olduğunu görmek bile yeterli olur diye düşünüyorum. Kendileri havalandırması iyi yeri ayarlayamamışken, yüksek koruyuculu maske takma ihtiyacı duyuyorken; işyerlerinde, iş barışını, iş güvenliğini bozacak bir açıklama. Düşünsenize fabrikalarda insanlar ‘Bana göre iyi hava' diyecek ve maske takmayacak” diye konuştu.