Prokrustes’in yatağı, yerel yönetimler ve CHP’li belediyeler

Konuk Yazar: Yerel Yönetim Uzmanı Dr. Ali Mert TAŞCIER

Prokrustes. Hakkındaki söylencelerde farklılıklar olsa da Yunan mitolojisine göre Attica’da yaşar. Evinde ağırladığı misafirlerini yatırdığı yatak ve o yatakta yaptığı işkencelerle anılır. Örneğin kurban yatağa sığmayacak kadar uzun ve elleri ayakları yataktan taşmışsa Prokrustes o kişinin uzuvlarını kesermiş. Eğer o kişinin boyu kısa gelirse bu sefer de yatağa bağladığı misafiri mengene ile gererek uzatırmış. Anlaşılan o ki Prokrustes’in kafasında ideal bir uzunluk ölçüsü var. Bunun doğruluğu ya da yanlışlığı tartışılmadan kafasına göre belirlediği ölçüye insanları getirmek için işkence yapmayı kendisine görev edinmiş. Kimi söylenceler ise hancı olan Prokrustes kendisinden uzun kişileri uzuvlarını keser, kısa olanların ise istediği uzunluğa gelmeleri için kemiklerini kırarmış. Her koşulda keyfi bir tutumu baskıyla dayattığı, kendinden iyi olanı kendinden daha kötü boyutlara işkenceyle getirmek istediği bir yataktan bahsediyoruz. Türkiye’deki yerel yönetimlerin Prokrustes ile ne ilgisi mi var?

Yakın zamanda konuşulan bir düzenleme vardı, yerel yönetimlere dair. “Hazırlandı, Cumhurbaşkanına sunulacak” telaşı sürerken pandemi nedeniyle rafa kaldırıldı. Aslında rafa kaldırılması belediyeler açısından bir anlamda iyi oldu. Mevcut sistemi ve işleyişini belediyeler açısından sınayacak ilginç bir pandemi sürecinden geçtik/geçiyoruz. Eğer taslak gerçekten pandemi sürecinden önce bitseydi, CHP’li belediyelerin gösterdiği performans nedeniyle yeniden elden geçebilirdi. Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş, Tunç Soyer ve diğer çok sayıda belediye başkanı sürecin yıldızları haline geldiler. Başka bir ifadeyle Prokrustes’in yatağına uzun boylu olarak uzandılar.

Taslağa dair aldığımız bilgiler ışığında şunlar söylenebilir:

1. Tipik bir AKP gerekçesi olacak: Reform. Evet, yine bir reform ile karşı karşıyayız ve bu bahaneyle görev ve yetkilerde ciddi değişiklik olacağa benziyor. Reform TDK sözlüğüne göre “düzeltme” demek. Peki, düzeltilecek olan ne? Yerel yönetim sistemi. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun tarihi 2005, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu 2004, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ise 2005 tarihli. Yani AKP iktidarında hazırlanmış ve o zaman da reform diye sunulmuşlardı. Daha sonra 2012 yılında 6360 sayılı ve reform diye sunulan kanunla yerel yönetim sistemi köklü biçimde değişti. Devlet yönetimindeki kendi getirdiğiniz sistemi bu kadar çok “düzeltme” ihtiyacı duyuyorsanız, bir aksilik var ve kötü yönetiyorsunuz demektir. Hemen akla şu sorular gelir: Deneme yanılma yoluyla mı devleti yönetiyorsunuz? Yerel yönetimlerin yetki ve görevlerini değiştirmek ve işleyişteki aksaklıkları görmek için yerel iktidarın ellerinden gitmesi mi aydınlattı iktidarı?

2. Yerel seçimleri kaybeden iktidar neden reform ihtiyacı duydu? Herhangi bir akademik arama motoruna 6360 yazdığınızda bile binlerce çalışma çıkıyor. Hem uygulamaya dönük bilgilerden hem saha araştırmalarından hem de dünya örnekleriyle karşılaştırma yapan akademik çalışmalardan yerel yönetimlerin mevcut sorunları ve çözüm önerilerini görmek olanaklı. Yasa görüşmeleri sürerken tüm uyarılara kulak tıkandıysa ve iktidar elden gidince akla “reform” geldiyse siyaseten iş sıkıntıya girmiş demektir. Örneğin, edindiğimiz bilgiler, büyükşehir belediyeleriyle ilçe belediyeleri arasındaki görev ve yetki paylaşımı ile bu oranda gelir paylaşımının ilçe belediyeleri lehine düzenleneceği. Bir de düzenlemenin zamanlaması manidar. 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri sonrası iktidarın kaybettiği büyükşehir belediyelerinin olduğu illerin çoğunda ilçe belediyeleri kendilerine mensup. Doğal olarak akıllarda deli sorular.

3. Edindiğimiz bir diğer bilgi, belediye meclislerinin yetkilerinin, belediye başkanı aleyhinde artırılmasının planlandığı yönünde. Hatta belediye meclisine belediye başkanının değil, meclis içinden seçilecek birinin başkan yapılmasının tartışıldığı. Yine son yerel seçimlerde CHP’nin kazandığı büyükşehir belediyelerinin meclislerinin önemli bir kısmında, AKP’nin çoğunlukta olduğu görülmekte. İki yıl önce de aynı durum söz konusuydu. Henüz yerel seçimlerin yaşanmadığı bir süreçte iktidar, şu an gördüğü sorunları neden ve nasıl görmüyordu?

4. Yine taslağa dair aldığımız bilgilerde, imara ve planlamaya dair önemli bazı yetkilerin ya merkezi yönetime ya da büyükşehirlerdeki ilçe belediyelerine devredileceği yönünde. Eğer gerçekleşirse ilginç bir düzenleme olacaktır. Çünkü bir kentte rant olmaması mümkün değil. Burada baz alınacak durum, rantın kim lehine harcanacağı. Halka dönük bir harcama mı yoksa üç beş yandaşa mı? Zaten herhangi bir değişiklik yapmasanız da rantın paylaşımı, siyasette tercihinizi belli eder.

Yerel yönetimlerin özgelirleri artırılmadan, özerkliği güçlendirilmeden, üzerindeki merkezi yönetimin vesayet denetiminin kayyum gibi sopa haline dönüştürülmesi engellenmeden yapılacak düzenlemeye reform mu denir? Yoksa, Prokrustes’in el ayak kesmesi örneğinde olduğu gibi iktidarın çoğunu kaybettiği büyükşehir belediyelerinin görev ve yetkilerini budaması mı denir? “Boyu benden uzun” ya da keyfine göre bir uzunluğa getirme gerekçesiyle kol bacak kesen Prokrustes gibi, “benden daha iyi hizmet yerine getirdi” ya da “yerel iktidarı kaybettim, geri almak için başarısız büyükşehir belediyeleri görüntüsü yaratma” bahanesi ve tamamen siyasi bir bakış açısıyla yetki ve görev kırpması yöntemine mi gidilecek göreceğiz.

Bu arada sonuçta Prokrustes’in sonsuz olmadığını, Theseus tarafından yenilgiye uğratıldığını da not olarak düşelim.