Fuat Ergin, 2009 yılında yayımladığı Kalbüm’den 10 yıl sonra Omurga isimli albümünü yayımladı. Türkiye’de rap müziğin en eski ve en başarılı isimleri arasında yer alan Fuat, yeni albümle hayli politik bir çizgiyi takip ediyor. Fuat, şarkı sözleriyle Gezi’ye çaktığı selamdan, havuz medyasının ikiyüzlülüğüne ve yoksulluğa kadar geniş bir çerçeve çiziyor. Fuat’la bir araya geldik, yeni […]

Rap müziğin sevilen ismi Fuat: Söylemek istediğim  her şeyi söyledim

Fuat Ergin, 2009 yılında yayımladığı Kalbüm’den 10 yıl sonra Omurga isimli albümünü yayımladı. Türkiye’de rap müziğin en eski ve en başarılı isimleri arasında yer alan Fuat, yeni albümle hayli politik bir çizgiyi takip ediyor. Fuat, şarkı sözleriyle Gezi’ye çaktığı selamdan, havuz medyasının ikiyüzlülüğüne ve yoksulluğa kadar geniş bir çerçeve çiziyor. Fuat’la bir araya geldik, yeni albümü Omurga’yı ve rap müziği konuştuk.

Türkiye’de rap’in 2000’lerden sonra tekrar büyük bir ivme yakalayarak yükselmesi bir tesadüf mü?

Bu durum bizim bireysel çabalarımız sayesinde oldu. Biz albümler çıkarttık ve konserler verdik. Olması için çok koşturduk ve emeğimizin karşılığını aldık. Rap’in bu kadar tanınması ve bu kadar yürümesi bizim emeklerimizin karşılığıdır. Sırt çantamda CD’ler, kasetler ile adını unuttuğum konserlere gittim. Bağımsız bir kafaya sahiptim. Gittiğim yerlerde konserimden sonra kasetimi ben satardım. İnsanlar benimle doğrudan görüşebilirlerdi. Bu şekilde organik bir düşüncem vardı. İnsanlara, MC’lere bu şekilde dokunabildiğim, onlarla içi içe olduğum için bu durumun büyük bir ivme kazandırdığını düşünüyorum. Tabii emekle alakalı bir şey bu. Mesela bazıları iki senedir rap yapıyor ama üç senedir menajerleri var. Bu durumu anlayabilmiş değilim. Ben her şeyin çok daha bağımsız ve organik olmasını istiyorum. Özüne bağlı kalan şeylerin daha değerli olduğunu düşünüyorum. İnsanların statü değiştirme sevgileri onlara çok acayip sulara yelken açtırıyor. Hip hop’un kendi içinde organize olamaması çok üzücü bir durum. MC’lerin plak firmalarındaki insanların ellerine bakmaları, para karşılığı albümlerini devşirmeleri kötü bir durum.

Bu durum doğallığı bozar mı?

Evet, tabii ki bozar. Bir kere sen gerçekten alman gereken hakkını alamıyorsun. Hakkını alamadığın zaman da mutsuz biri olup çıkıyorsun. Bakıyorsun orada birileri senin sırtından para kazanıyor. İnsanların neden böyle yaptıklarını anlamıyorum. Biz OMURGA’yı bağımsız çıkardık. Tüm haklar, kontrol bende. Kontrol sende kaldığı zaman gerçekten özgür olabilirsin. Benim hip hop’la tanışmamın otuzuncu senesi ve bir sürü insan olmak istese de menajerim yok. Ben çok daha değişik bir kafada olmasını isterdim her şeyin ama insanlar önce sistemi eleştiriyor gibiler fakat parçası olduklarından haberleri yok.

Müziğinde Omurga albümü öncesinde sert havanı kaybettiğini düşünüyorum. Ne dersin?

Bu durum emin ol beni de çok üzdü. Şimdi bandrollü albüm çıkarmaktayız, ensemizde RTÜK diye bir şey var, Kültür Bakanlığı var ve küfür edemiyorsun. Bir kişi şikâyette bulunduğu zaman senin bütün albümünü piyasadan toplatıyorlar. Böyle olunca o iş için çalışmış herkes zincirleme zarar ediyor. Bu durum benim kalemimi kırdı fakat OMURGA çok sert bir albüm oldu. Ağzımın önüne yaprak almadım. Küfür var, her şey var.  Albümü dinlettiğim arkadaşlarım bu albümün Hassickdir’lere benzediğini söyledi. Hassickdir bir üçleme. O orada kaldı. Üç bölümde bitti. Onu devam ettirmeyi istediğimi bilmiyorum. Belki çok avuçlarım kaşınırsa dört, beş, altısını da yapabilirim. Star Wars olayına bağlayabilme ihtimalleri yok değil var ama ben diyorum ki şu an da o üçleme orada bir dursun.

Ve Omurga geldi.

Bu kadar uzun yıllardan sonra bu albümü yaptığım için çok mutlu oldum.  Ülkenin ekonomik durumu, krizler, benim politik olarak bulunduğum köşe beni hür bir şekilde albüm yapmaktan alıkoydu. Hür bir şekilde söz yazmaktan beni alıkoydu. Gezi’ye katıldım ve Gezi’de yaralı olanlara yardım ettim. Kesinlikle kimseye taş atmadım hiçbir şeyi kırmadım. O yüzden o konuda vicdanım çok rahat. Gezi’de olmak benim önümü ciddi bir şekilde kesti. Ben bir yerlere gelmek için kimseye yalakalık yapmam. Ben sabah kalktığım zaman aynada yüzüme baktığımda benim bir omurgam, bir onurum bir gururum var. Bana akla gelmeyecek iş, düet teklifleri de geldi. Kabul etmedim. Tabii ki her zaman en istediğimiz işleri yapamasak da belli bir çizgiyi her zaman koruduğumu düşünüyorum. Özellikle albümlerimde.

Sürünsem de, köprü altına da düşsem bunun için dönmem.  Hip hop’ın ruhundan, çizgimden şaşmam.  İşte bu yüzden bu albümün ismi Omurga. Gören gözler bunları artık görüyor. Bu albümde söylemek istediğim her şeyi söyledim.

Albümde neler var?

Ben hariç etrafımdaki herkes albümün ikiye bölünmesine ikna oldu. 24 şarkının içinde bulunduğumuz hızlı tüketim çağında heba olacağını albümü ikiye bölmemiz gerektiğini söylediler. Herkes ikna olunca albümü ikiye böldük. Diğer 12 şarkı bir ay sonra OMURGA 2 olarak yayınlanacak.

Albümde kişisel problem yaşadığım insanlarla da hesaplaşmalarım oldu. Albümde onlara da yer verdim onlarla da hesaplaştım. Kapattım o defterleri artık. Çünkü yazmamıştım, hesaplaşmaya girmemiştim bazı insanlarla. Bu albümde bunu yaptığım için çok mutluyum. Ülkede olanlarla ilgili çok şeyden bahsettim.  Peyk’le Kahır isimli bir parça yaptık. İrfan Abi’ye (İrfan Alış) dedim ki, “Bu memleket aydınlarını çiğneyip yutuyor, öldürüyor. Bu coğrafyanın böyle bir karakteri var. Bu ülkenin iyiliğini isteyen insanlar paramparça oluyorlar.  Ben bununla ilgili bir şarkı yapmak istiyorum.” Lyricleri yazdım o da nakaratı yazdı. Özgür Ulusoy Peyk’ten piyano, keman, melodikaları çaldı. Sample’ları yaptı. Bu ülkenin iyiliğini isteyen insanlarını yutan çok spesifik olmadan insanların adını vermeden ama anlaşılacak şekilde böyle bir parça yaptık. Bu yüzden çok mutluyum.

Rap bizim söyleyemediklerimizi, haykıramadıklarımızı haykıran bir kültür. Sadece müzik değil yaşama biçimimiz gibi geliyor. Bugün bu toplumsal sıkışmışlığın doruklarında yaşıyorken insanlar gerçekten ona sığınıyor.  Rap’in politikayla kurduğu ilişki konusunda ne söylemek istersiniz?

Ben şuna inanıyorum ağzını açtığın an siyasetten ve politikadan kaçamazsın. Kaçıyorsan eğer gerçekten omurgasız bir şeysindir. İçinde yaşadığın bu sistemi, bu topluma karşı bir şey demek durumundasın. Bu iyi bir sistem değil. Objektif olarak bakıldığında bu sistem çok boktan bir sistem. Yani kölelik sisteminden hiçbir şey değişmemiş.  Sadece imtiyazları var insanların. Kredi kartları var. Altlarında arabaları var.  Gayrimenkul, arsa alabiliyorsun.  Yurt dışına falan da gidebiliyorsun ama kölelikten, zincirlerden kesinlikle kurtulmuş değilsin.  İnanılmaz bir sistem kurulmuş bu sistemin değişmesi gerek. Ben kesinlikle bunun taraftarıyım. Bu kapitalist, emperyalist sistemin değişmesi gerekiyor. 2013 yılında ben çok umutlanmıştım sokaklara döküldüğümüzde. İnsanlar orada el eleydi. Bu memleketin geleceği için bütün herkes birleşmişti, sokağa dökülmüştü.  Sonra herkes yine evlerine çekildi. Çok üzülüyorum ülke ekonomisinin böyle olmasına. Bazı medyaların ‘Hiçbir şey yok her şey yolunda gidiyor’ şeklinde haber yapmasına inanamıyorum.  Merakla neler olacağını bekliyorum. Ben istiyorum ki benim memleketimde her şey iyi olsun.  Benim paramın değeri olsun. Benim ülkemin ekonomisi iyi olsun. Benim ülkemde üretilsin, bir şeyler katma değer olsun. Olmuyor ama betona, asfalta döktüler bütün parayı. ‘Kriz falan yok inanmayın’ diyorlar. Yerel seçimlerde ne olacağını merak ediyorum. Bizim de alternatif planlarımız var. Burası gerçekten çok böyle uçurumdan yuvarlanırsa bizim de planlarımız var.

RAPSTAR JÜRİLİĞİNDEN PİŞMANIM

Türkiye’ de Rap müziğe dair çok güzel işler yaptın. İçinizde ukde var mı? Bu kadar kavga gürültü olmasaydı başka bir yerlere gider miydiniz?

İki tane pişmanlık duyduğum şey var. Ama onları da artık hazmettim, üstünden geçtim.  Bir tanesi 31 Mayıs 1999 yılında ben buraya geldim. İstanbul’da bir hip hop partisi oldu. O zaman burada rap yapanlarla tanıştığım gündü. Keşke hiç muhatap olmasaydım diye düşünüyorum. Keşke hiç el ele vermeseydim kimseyle ve kendi yolumu kendim gitseydim. Bir de bir Rapstar diye bir yarışmada jüri üyeliği yaptım. Ondan da pişmanlık duydum. Onun dışında yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim.

Rapstar’daki ‘Puanım 9 kanka’ sözü bir süre viral oldu.  Ona dair söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Beni tanıyan herkes için o kadar normal bir tepkiydi ki o. Çevremdeki kimse için de ilginç değildi. Bu sözün bu denli alıp yürümesinin asıl sebebi kesinlikle düşman olarak adlandırıldığımız kişi veya kişilerin fanlarının gazlaması oldu. Yıllarca her yaptığım şeyde bir sivri uç bulunup manalı manasız linç edildim. Bu sözü de kullandılar. Ben böyle olsasından da çekinmedim korkmadım. Asla kimseyle kaçak savaşmadım. Kartlarım hep açıktır. Korkak savaşı yapmam. Ve dediğim gibi pişman oldum o yarışmada jüri olduğum için keşke hiç orada gözükmeseydim. Fakat artık umrumda değil. Sosyal medya manyağı biri de değilim. Ben artık tamamen kendi yolumdayım ve kendime konsantre olmuş durumdayım. Bundan sonra kimseye havadan destek yok. Herkes istediği gibi yürüyor zaten. Herkes istediğini yapsın, istediği gibi yürüsün. Ben kendi yolumdan kendi felsefemden asla ödün vermeyeceğim.

Rap’in dili ile alakalı cinsiyetçi ya da şiddet eğilimli olduğuna dair bir eleştiri sunulabilir. Buna dair bir itirazın var mı?

Rap’in ve hip hop kültürünün kesinlikle homofobik bir yapısı var. Şiddeti toplumun hiçbir yerinden soyutlayamazsın. Bu imkânsızdır. Şiddet ile insanı ayrıştıramazsın.  Şiddet bizim hayatımızın bir parçası. Şiddet bizim sözlerimize yansıyor. Bu birine gidip fiziksel şiddet uygulayacağım anlamına gelmiyor. Ben sözlerimle şiddeti paylaşırım. Hesaplaşmamı sözlerimle yaparım. Bu bakış açısından da asla vazgeçmem. Ben bunu daha doğru bir seviyede bir iletişim aracı olduğuna inanıyorum. Bu yüzden şiddet benim sözlerimde olacak. Birisine bir şey demek onu yermek istiyorsam da bunu sözlerimle yaparım. Ben şiddeti hayatımdan soyutlayamam. Hak edene de ağzıma geleni zihin süzgecimden geçirip söylerim. Başka türlü bir şeyler duymak isteyenler pop dinlesin.

Yakın zamanda sahnede görecek miyiz?

Albüm çıktı. Albümün biraz sindirilmesini istiyorum. Konser programımı da yine kendi konforuma göre planlayacağım. Hepsini sosyal medya hesaplarımdan duyuracağız.