‘Vesayete son vereceğiz’ ve ‘Seçilmiş, atanmıştan üstündür’ gibi siyasi argümanları sıklıkla tekrarlayan AKP, Anayasa değişikliğinde atanmışlara özel roller yüklüyor. Örneğin başkanın oğluna, MGK toplantılarına başkanlık etme fırsatı doğuyor

Referandumda 'Evet' çıkarsa, atanmışların siyaset içindeki rolü artacak

BERKANT GÜLTEKİN - @GultekinBerkant
berkantgultekin@birgun.net

Yıllardır ‘vesayete son verme’ sloganını propagandasının merkezine koyan ve seçilmiş siyasileri atanmışlar karşısında daha güçlü pozisyona getirmeyi vaat eden AKP iktidarı, başkanlık sistemiyle bu iddiasının çok uzağına düşüyor. Başkanlık sistemini içeren Anayasa değişikliği 16 Nisan günü seçmenden onay alırsa, seçilme şartı olmayan başkan yardımcıları ve bakanlar, başkanın himayesinde siyasetin etkin ve yetkili aktörleri haline gelecek. Örneğin başkan, oğlunu başkan yardımcısı olarak atarsa, kendisinin yer almadığı MGK toplantıları oğlunun başkanlığında toplanabilir.

15 yıl önce başa gelen ve “Vesayete son vereceğiz” söylemini ana argümanı olarak kullanan AKP iktidarı, Anayasa değişikliği düzleminde ilginç bir çelişkiyle karşı karşıya. 2012’nin şubat ayında AKP Gençlik Kolları Kongresi’ne telekonferans yöntemiyle katılan Erdoğan’ın “Seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz” şeklindeki sözlerine karşın, Anayasa değişikliğinde önerilen sistem farklı bir istikameti gösteriyor. Hem Erdoğan hem de AKP, 16 Nisan’da, başkan tarafından atanan isimlerin siyasi sorumluluklarının arttığı ve seçilen Meclis üyelerinin pasifleştiği bir rejime onay talep ediyor.

Yeni aktörler
AKP ve MHP yönetiminin hayata geçirmeyi istediği rejim değişikliği, ülkeyi tek kişi yönetimine sürüklemekle birlikte, Türkiye siyasetinde görmeye alışık olmadığımız yeni aktörleri de ortaya çıkartacak: Seçilme şartı aranmadan başkan tarafından göreve atanacak olan başkan yardımcıları ve bakanlar. Başkan yardımcılarının sayısının belirsizliği ve yandaş kayırmacılığına zemin oluşturma potansiyeli daha önce gündeme gelmişti. Bunun yanı sıra başkan yardımcıları ile bakanların sorumlulukları da yabana atılacak cinsten değil.

MGK’ye katılıyorlar
Madde 106’da yapılması planlanan değişikle başkan tarafından seçilmeden göreve atanabilecek bakanlar ve başkan yardımcıları, ülkenin güvenlik ve askeri politikalarının belirlendiği Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) üyesi olacaklar. Madde 118’e göre, MGK’ye başkan yardımcılarının yanında adalet, savunma, içişleri ve dışişleri bakanları da katılacak. MGK’nin gündemi başkan tarafından belirlenecek. Kurulun gündeminin belirlenmesinde başkan yardımcıları, Genelkurmay Başkanı ile birlikte etkin rol üstlenip öneriler sunacak. Bir başka kritik nokta ise şu; başkanın katılamadığı MGK toplantılarına başkan yardımcılarından biri başkanlık edecek. Örneğin başkan, oğlunu başkan yardımcısı olarak atarsa, bu kişi, başkanın herhangi bir nedenle katılamadığı durumlarda MGK toplantısına başkanlık edecek.

Mahalli idareciyi uzaklaştırma yetkisi
Öte yandan halihazırda İçişleri Bakanı’nın mahalli idarelere dair elinde bulundurduğu yetkiye dokunulmaması da dikkat çekici başlıklardan biri. Mahalli idarelerle ilgili hükümlerin yer aldığı 127’nci Madde’de, içişleri Bakanı’na verilen mahalli idarenin seçilmiş üyelerini görevden uzaklaştırma yetkisi sabit kalıyor. İlgili maddede şu ifadeler yer alıyor: “… görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.” Bu durumda seçilmeden göreve gelebilecek olan İçişleri Bakanı, halkın seçtiği isimleri yargı sürecinin sonuçlanmasını beklemeden görevlerinden uzaklaştırabiliyor.

Yargılanmaları mucizeye bağlı
Seçilme şartı olmaksızın göreve atanacak başkan yardımcıları ile bakanların, yargılanmaları ise mucizelere bağlı. Kamuoyunda sıkça eleştirilen başkanın yargılanma şartlarının aynısı başkan yardımcıları ve bakanlar için de geçerli. Başkan yardımcıları ve bakanlar yargılanma aşamalarına başlanması için 300 vekilin önerge vermesi gerekiyor. Haklarında soruşturma açılması için 360, soruşturma komisyonunun raporundan sonra Yüce Divan’a gönderilmeleri için de en az 400 vekilin oyuna ihtiyaç var. Bu sayılara Başkan’ın Meclis’i feshedebilme yetkisini de ekleyelim. Kendi ekibine saldırı yapıldığını düşünen başkan, bu yetkiyi istediği an kullanabilir.

Bunlarla birlikte, bakanlar ve başkan yardımcıları Meclis’e karşı sorumlu değil. Meclis’te yemin ediyorlar ancak bunun hukuki bir anlamı yok. Sorumlulukları yalnızca başkana. Dolayısıyla seçmenle, yani halkla aralarında doğrusal bir bağ kalmıyor. Parlamenter rejimin yerini başkanlık sistemi alacağı için, halkın taleplerine kulak verme zorunlulukları da ortadan kalkıyor.

Mevcut sistemde nasıl bakan olunuyor, yapılan önerinin farkı ne?

Türkiye’nin mevcut parlamenter sisteminde de dışarıdan, yani Meclis üyesi olmasa dahi, bir siyasetçiyi bakan olarak atamak mümkün. İlgili 109’uncu Madde’de, “Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya milletvekili seçilme yeterliğine sahip olanlar arasından Başbakanca seçilir ve Cumhurbaşkanınca atanır” ifadeleri yer alıyor. Örneğin daha sonra vekil olan Ahmet Davutoğlu ve Efkan Ala, ilk etapta bu yöntemle bakan yapılan isimlerdi. Ancak bu, sistemin yapısı gereği çok sık rastlanan, tercih ve tasvip edilen bir durum değil. Getirilmek istenen başkanlık sisteminde ise dışarıdan atama yöntemi oldukça yaygın hale gelecek ve bakanların Meclis’e karşı sorumluluğu ortadan kaldırılacak. Dahası ve en önemlisi, yapılmak istenen değişiklikte, mevcut durumdaki gibi bakan ve başkan yardımcısı olarak atanacak kişinin asgari özelliklerinden söz edilmiyor.