Tarihi dokusu ve yaşanmışlıklarıyla sadece bir sinema salonu olmayan Kadıköy Rexx Sineması’nın kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalması büyük tepki topladı

Rexx sadece  sinema değil

CANAN AYDIN / canan1aydin@gmail.com
@kuzeydogu

Her Kadıköylü için sadece bir sinema salonu olmanın yanı sıra buluşma adresi niteliği taşıyan Kadıköy Rexx Sineması’nın kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu iddiaları dün büyük tepkilere neden oldu. Neyse ki korkulan olmadı. Rexx’in bina sahibi olan Rum Ortodoks Kilisesi’yle anlaşıldı ve bu sinemanın bir süre daha faaliyetine devam etmesine karar verildi.

1870’li yıllara dayanan ve Apollon Tiyatrosu olduğu dönemde Afife Jale’nin ilk kez sahneye çıktığı Rexx aslında sadece bir sinema salonu değil. Yaşanmışlığıyla tabiri caizse Kadıköy’ün ruhuna anlam katan tarihi bir sembol. Tıpkı Taksim’de kaderine terk edilen Atatürk Kültür Merkezi (AKM) ve restore edilme iddialarıyla AVM’ye tıkıştırılan Emek Sineması, bugün hâlâ kapatılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Beyoğlu Sineması gibi…

Bu tür mekânların tek tek ranta teslim edilmesi aslında sadece şehrin hafızasına zarar değil birçok kültürel değerin de unutturulmasına denk düşüyor.

Mevzu sinema olunca sinema salonlarında bolca vakit geçiren sinema yazarları Alper Turgut, Murat Tolga Şen ve Banu Bozdemir’e sormak istedik: Rexx Sineması’nın kapatılması ya da böyle bir konuyla gündeme gelmesi onlar için ne ifade ediyor?

‘Bir sinema daha insanların ter attığı bir yere mi dönüşsün?’
Aynı zamanda Kadıköylü bir sinema yazarı olan Alper Turgut, Rexx’in bir tarihi eser niteliğinde olduğunu, kentsel dönüşümün bu kadar revaçta olduğu günlerde sinema için de böyle bir planlama yapılabilmesinin pek şaşırtıcı olmayacağını söylüyor. Turgut “Sokaktan girilen sinemalar neredeyse kalmadı. Bu anlamda Kadıköy’deki en önemli sinema. Süreyya Sineması gibi bazı mekânlar var. Opera salonuna dönüştürülerek değerlendirildi ve kültüre, sanata bir şekilde hizmetini sürdürüyor. Buna zaten kimsenin itirazı yok” diyor.

Son yıllarda İstanbul Film Festivali’nin de neredeyse ana solanlarından biri olduğunu da söyleyen Turgut “Rexx’in biraz daha aşağısında As Sineması vardı; şimdi spor salonu, insanlar orada ter atıyor. Başka bir sinema ise ünlü bir fabrikanın dükkânı olmuş. Ayakkabıların olduğu yerde perdenin dekoru hâlâ duruyor. Ne acı! Bir sinema daha spor salonuna mı dönüşsün? Bu yeni Türkiye için belki iyi bir model olabilir ama buna itiraz edecek insanlar hâlâ var. ”

Neredeyse 100 yıllık Brezilya kuru kahvecisinin de kira bedeli yüzünden kapandığını hatırlatan Turgut, Rexx Sineması’nın aynı kaderi paylaşmaması için sinema tutkunlarına da büyük iş düştüğünü söylüyor. Turgut “Sokaktan girilen sinemaların yaşaması için bizlerin de bu tür sinemaları tercih etmesi gerekiyor” dedi.

‘Rexx Sineması sahip çıkmamız gereken bir değer’
Sinema yazarı Banu Bozdemir ise AVM sinemalarının bile sinek avladığını belirterek “Günümüzde bağımsız sinemaların yaşaması gerçekten de zor. Bu değişim insanların kompleks yaşamlara gösterdiği ilginin bir sonucu. Çok üzücü ve düşündürücü. Emek Sineması’nın kaybı hâlâ içimizi yakarken Rexx'i de kaybediyoruz düşüncesi, değişen kültür yapılanmasının bir sonucu. Sahip çıkmamız gereken bir değer.

‘Tek yol Rexx’e gidip, bilet alıp film seyretmek’
Bir başka sinema yazarı Murat Tolga Şen ise kira arttığı zaman bunu karşılayamayan sinema salonlarının bu tür uygulamalarla her daim karşılaşma ihtimaline değinerek şunları söyledi: Şu an sosyal medyada İstanbul Film Festivali için yaygara koparanların kaçının gidip film izlediğini merak ediyorum. Bu ah – vah demekle olmuyor. Rexx’in açık kalması için tek yol Rexx’e gidip, bilet alıp, film izlemek.”

Sinema filmi yapmanın bir sanat, gösterimlerin ise ticari bir iş olduğunu kaydeden Tolga Şen bu işin artık eskisi kadar getirisi olmadığının da altını çizdi: “Kira ödeyen, eleman çalıştıran bir yerin ayakta kalması için bu sinemada film seyretmek gerek” açıklamalarında bulunarak konunun toplumsal boyutuna da dikkat çekti. Şen sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimsenin itiraf edemediği bir şey var. İnsanlar AVM sineması konforu ve kalitesine alıştı. Bunu talep ediyorlar. Ben Rexx’te en son film izlediğim de perdeye düşen renk çok soluktu. Böyle şeyler insanları oralardan uzak tutuyor.”

Günümüzde Türkiye’de uygulanan sanat politikasının tamamen insanı aptallaştırma üzerine planlı bir şekilde kurgulandığını aktaran Şen, “Türkiye’de devlet tarafından desteklenen politika nedir? İnsanları televizyon, müzik sinema gibi aygıtlarla aptallaştırma… Televizyonda izlediğiniz o fenomenler, sinemalarda izlediğiniz saçma sapan gişe komedilerinin önümüze yığılma nedeni var aslında. Bunları rastlantısal oluyormuş diye düşünüyoruz ancak durum öyle değil. Bir zamanlar Türk insanını sanata daha düşkün yapmak için uğraşan birileri varsa şu anda bunun tam aksi için uğraşanlar var. Koyun sürüleri olmamız ve onların bu sürüleri gütmesi işlerine geliyor. Kültürlü insanlar, akıllı insanlar eğitimli insanlar istemiyorlar. Çünkü bu insanlar onlara oy vermeyecek.

Şen, sosyal medyadaki tepkilerin bilet satışına dönmesini diledi ve “Artık titreyip kendimize gelmemiz lazım. Halk biziz güç bizde kimseden bir şey beklememiz lazım” diyerek sözlerini noktaladı.