Ruhu olan topraklar

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF omursahin@birgun.net

Ölmek ve öldürmek üzerine ne düşünüyorlar, dillerinden düşürmedikleri özgürlük onlar için ne demek, ‘çekilme’yi nasıl tartışıyorlar, ‘erkeklik’le ne dertleri var... Neler yiyip içiyor, saçlarını nasıl tarıyor, nasıl yıkanıyorlar... Deneyimli gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve belgeselci Çayan Demirel, yönetmenliğini yaptıkları uzun metrajlı belgesel ‘Bakur’da ilk kez Kürt gerillaların hayatlarına bu kadar yakından bakıyorlar. Bahoz Erdal, Murat Karayılan, Cemil Bayık, Ali Haydar Kaytan gibi önemli isimlerle yapılan söyleşilerde Kürt hareketinin tarihinin de anlatıldığı filmin en dikkat çekici yanlarından birini bu ikilik yaratıyor. İdeolojiyle hayatın nasıl birbirini beslediği gözler önüne seriliyor. Özgürlük ve adalet kavramlarına bakışları, kadın mücadelesini merkeze almış olmaları dağdaki yaşamı büyük ölçüde şekillendiriyor. Kürdistan’ın dörde bölünmesi sonrası, ‘kuzey’e düşen bölgeden alıyor adını belgesel. 2013 Temmuzu’nda başladıkları iki yıllık çalışmada Öcalan’ın mektubuyla çekilmeye başlayan gerilla, aslında çekilmeyi ‘gönülden’ istemediklerini ve AKP’nin bu süreçte yaptığı hataları da anlatıyor, Kobane’yi işaret ederek, “AKP savaşı bitirmedi, cephe değiştirdi” diyorlar.


KURMACA DEĞİL
Dağda gerillayla birkaç hafta geçiren dört kişilik ekip, belgeselde, oldukça doğal bir görüntü yakalamayı başarıyor. Mavioğlu’nun anlatımıyla, izleyeceğiniz hiçbir kare kurgu değil: “Günlük yaşama bire bir dahil olduktan sonra zaten kamerayı da unutuyor insanlar. O yüzden buradaki hiçbir şey kurmaca değil. Birilerine yürü deyip de yürütmüş değiliz. Onlar zaten normal hayatlarını sürdürdüler”

KOBANE'DE ÖLDÜ
Film boyunca izlediğimiz kadın gerillalardan birinin Kobane’de öldürüldüğünü öğreniyoruz sonunda. Ateş düşüyor içimize. Oysa biz, hiçbir çatışmaya şahit olmasak da belki tepelerinde uçan kobradan belki kayıplarından bahsederken donan gözlerinden, izlediğimiz insanların her an ölümle burun buruna olduklarını biliyoruz. Ama ölümü kutsamıyor, hayatın direnişinden besleniyor onlar. Ve kendilerinden önce direnenlerden. O yüzden dağlara “ruhu olan topraklar” diyorlar.

***

‘Söz bize emanet’

“Derdimiz bu güne kadar bir efsane gibi olan, kimsenin giremediği sahalarda bir çalışma yapıp, herhangi bir otoritenin süzgecinden geçmeksizin bir hikâye anlatmaktı” diyen Mavioğlu, filmin basın ön gösteriminde çalışmayı şöyle anlattı: “Dağda gerillayla birlikte yaşadık. Şehirdeki hayata benzemiyor oradaki hayat. Belgesel ateşkes ortamında çekildi. Daha önce de öyle taleplerimiz olmuştu ama güvenlik açısından izin verilmesi mümkün değildi. Tabii ki PKK’nin izniyle çekildi bu film, Dersim, Amed, Botan’da ve Güney Kürdistan’da çalıştık.

Hiç kimseden bir finans desteği ve öndenetimi olmadı. Sözü bize emenet edeceklerine inandıkları için bizi sahalara soktular. Özgür çalıştık.”
Mavioğlu, geçirdiği kalp krizi nedeniyle hâlâ yoğun bakımda olan  Demirel’e ilişkin şunları söyledi: “Keşke o da burada olsaydı. Diyarbakır’da bir gala planlamıştık, yapamadık.”