Hep görürüz bu tarz eleştirileri sosyal medyada, sıradan gelir, geçeriz. Alışık olduğumuz söylemdir, basit gibi görünen bir sistem eleştirisidir, çok üzerinde durmayız

‘Sabah olduğuna göre günaydınnn’

Tek paragraflık bir Facebook iletisi. “Bu ekmek kavgası sürerken” diye başlıyor.

Ardından kitleleri meşgul eden gündüz ve akşam kuşağı programlarını sayıyor. Evlilik programlarında dalga geçilen amcaları, para kazanmak için katıldığı yarışmada sunucu tarafından çeşitli komik durumlara düşürülen insanları, lüks içinde kendisine uzak türlü çeşitli yalan sıkıntılar çeken tiplerin hayatlarının anlatıldığı dizileri...

Sonrasında “gece biter, sabah size gösterilmeyen haberlerde” diyor ve “...meclisin çıkardığı yasa ve değişiklikler, dosyası kapatılan faili meçhuller, arka kapıdan salınan hırsızlar... sabah olduğuna göre günaydın” diye bitiriyor.

Hep görürüz bu tarz eleştirileri sosyal medyada, sıradan gelir, geçeriz. Alışık olduğumuz söylemdir, basit gibi görünen bir sistem eleştirisidir, çok üzerinde durmayız.

Ama bu kez geçemedik. Çünkü iletinin sahibi Menderes Meşe. Torun Center inşaatında çalışırken düşen asansörde hayatını kaybeden genç bir işçi. Gayet yaşadığı hayatın farkında, içinde acı çektiği düzenin birilerinin lüksü ve refahı için kendisine kurulmuş bir kafes olduğunu düşünüyor.

Menderes’le birlikte 9 işçi daha öldü.

Menderes’in Facebook iletisinden yola çıkmamın bir sebebi var.

Ne zaman işçiler ölse, sosyal medya “iş kazası değil cinayet” mesajlarıyla dolar. Herkes görür, ama çoğu insan Menderes’in Facebook iletisini gördüğü gibi görür. Yani geçmek üzere. Menderes’in yazdıkları gibidir “kaza değil cinayet” sloganı, herkesin doğru olduğunu içerisinde bir yerlerde bildiği ama tam kavrayamadığı.

Belki çok fazla işçi ölümünün meydana geldiği bir ülkede yaşadığımızdan, belki de insanların kafasındaki “yani bazıları ihmaldir ama bazen de kaza olabilir” gizli kabulünden dolayıdır bu cinayet vurgusunun anlaşılamaması. Ama toplum tam manasıyla işçilerin cinayete kurban gittiğini düşünebiliyor olsaydı, gidişata daha kitlesel karşı çıkışlar gerçekleştirilebilirdi.

Şöyle düşünelim.

Ölümlü iş kazalarının yüzde 98’i ufak ya da büyük tedbirler alınarak önlenebilir özellikte. Uluslararası sendikaların çıkardığı bu istatistiksel veriyi Türkiye’de bir yıl önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı bizzat açıklamıştı.

Başka bir veriye bakalım. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Merkezi’nin araştırmasına göre 2013 yılında Türkiye’de kaza sonucu bin 236 işçi yaşamını yitirdi.

İki veriden çıkan sonuç şudur. bin 235 işçinin yüzde 98’i, yani bin 210’u, gerekli tedbirler alınmadığı için öldü. Düzgün bir denetim yapılsa, firmalar tedbir almaya zorlansa, daha da açık ifade etmek gerekirse tedbir maliyeti işçinin canından kıymetli görülmese bin 210 işçi ölmeyecekti. Sakat kalan binlerce işçiden bahsetmedim bile.

Bu cinayet değil de nedir?

Şimdi bir de sadece son vaka, yani Torun Center inşaatı üzerinden giderek bu cinayetlerin ne kadar planlı ve organize işlendiğine bakalım.

10 işçinin canından olduğu inşaatta beş ay önce bir lise öğrencisi, Erdoğan Polat, on beşinci kattan bindiği taşıma sepetinin düşmesi sonucu hayatını kaybediyor. Olayın ağır ihmalden doğduğu belli. Ardından liseliler inşaat önünde bu ölümü protesto ediyor. Hepsi ağızları kapatılarak gözaltına alınıyor. Ve 5 ay sonra 10 işçi daha aynı yerde ölüyor.

Ne kadar da göz göre göre değil mi? Dört beş iş cinayetini arka arkaya inceleyen herkes, hepsinde geçerli bir denklem olduğunu fark eder.

İşçinin canını tedbir maliyetinden önemsiz bulan patronun, bunu görmezden gelen denetleme mekanizmasının, karşı çıkanın ağzını kapatmaya gelen kolluk kuvvetinin iş birliği...

Evet, bu cinayetlerin failleri o iş birliğinin içindekilerdir.

Gözlerimizin önünde her gün insanların canını alan kirli ortaklığa tabii hepimizin katkısı var. Zonguldaklı madenciler için güzel öldüler diyenleri özür diletemedik. Davutpaşa’da ölen işçilerin aileleri hâlâ adalet arıyor. Ankara OSTİM’i hatırlayan dahi yok. Gerekenleri yapacağız dedikleri Soma’nın bilirkişi raporu bile yazılamadı. Epey aradım taradım ama hesabı sorulmuş tek bir iş cinayeti bulamadım.

İşin en acı kısmı da bu. Formülün işleyebilmesi için gereken oda sıcaklığını yeterli tepkiyi gösteremeyen bizler sağlıyoruz. Menderes’in Facebook iletisindeki “günaydın”a karşılık veremeyenler olarak hepimiz.