“İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı” “İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı” sözlerinin sahibi öykücü, şair, öğretmen, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali bugün 112 yaşında. 41 yıllık kısa yaşantısına üç roman, on […]

Sabahattin Ali 112 yaşında
“İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı”

“İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı” sözlerinin sahibi öykücü, şair, öğretmen, yazar ve gazeteci Sabahattin Ali bugün 112 yaşında.

41 yıllık kısa yaşantısına üç roman, on öykü, iki şiir kitabı ve yedi kitap çevirisi sığdırmış olan yazar 25 Şubat 1907’de Edirne Eğridere’de dünyaya geldi. Sadece edebiyata değil Türk müziğinin onlarca güzel bestelerine de sözleriyle ilham kaynağı oldu.

Almanya’da Nâzım Hikmet’le tanışır

İstanbul Öğretmen Okulu’ndan mezun olduktan sonra bir yıl kadar Yozgat’ta ilkokul öğretmenliği yapar. Fakat Yozgat’ı sevemeyen Sabahattin Ali 1928-1930 yılları arasında Almanya’ya giderek orada okur. Almanya’da Nâzım Hikmet’le tanışır.

Yurda döndükten sonra da Orhaneli’nde ilkokul öğretmenliğine atanır. Aydın ve Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapar.

Arkadaş toplantısında okuduğu bir şiir nedeniyle 1932’de tutuklanarak bir yıla mahkûm edilir. Konya ve Sinop cezaevlerinde yatar. Cumhuriyet’in onuncu yıl dönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla özgürlüğüne kavuşur.

Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara’ya giden Sabahattin Ali, Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü’ne alınır. Yine aynı yıllarda Ankara II. Ortaokulu’nda öğretmenlik yapar.

Kuyucaklı Yusuf toplumsal konuları ele alması açısından çok önemlidir

1935 yılında Aliye Hanım ile evlenir; ardından da 1936’da askere alınır. 1937 Eylül ayında ise kızı Filiz Ali dünyaya gelir.

İlk kitabı Kuyucaklı Yusuf’u yine 1937’de kaleme alır. Kuyucaklı Yusuf toplumsal konuları ele alması açısından çok önemlidir. Hatta roman anarşist bulunup, toplatılarak mahkemeye verilir.

1940 yılında ise İçimizdeki Şeytan’ı yayımlar. İçimizdeki Şeytan, dönemin devlet dairelerinde süre giden yozluğu açıkça dile getirdiğinden dönemin milliyetçi kesiminin tepkisini çeker ve milliyetçilerin hedefi haline gelir.

Türk basın tarihinin en yüksek tirajlı yayınlarından olan haftalık mizah gazetesi Markopaşa’da Sabahattin Ali başyazar olur

Türk basın tarihinin en yüksek tirajlı yayınlarından olan haftalık mizah gazetesi Markopaşa’nın 1946 yılında yayımlanma süreci başlar. Gazetede Sabahattin Ali başyazar, Mustafa Mim Uykusuz da çizer görevini üstlenir. Aziz Nesin’in de kadroya katılmasıyla birlikte Türk basınında yeni bir dönem başlar. Toplumcu ve gerçekçi halk mizahıyla Markopaşa, o dönemlerin adeta ana muhalefeti haline gelir.

Sabahattin Ali Markopaşa, dergi ve gazete günlerinin (Yeni Dünya, La Turquie, Tan Matbaası) ardından 1948’de bir yazısı yüzünden Paşakapısı Cezaevi’nde üç ay yatar.

1948’de üzerindeki yoğun baskı ve komünist avı nedeniyle yurt dışına çıkmaya çalışan Sabahattin Ali, yasal yollarla bunu başaramayınca kaçak yollarla Bulgaristan’a geçmeye karar verir. Ona kılavuzluk edecek olan Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından “milli hislerini tahrik” gerekçesiyle sopayla başından vurularak öldürüldü.

Cansız bedeni, 2 Nisan 1948’de Bulgaristan sınırında bulundu

Cansız bedeni, 2 Nisan 1948’de Bulgaristan sınırında şaibeli bir şekilde bulunur.

28 Aralık 1948’de tutuklanan Ertekin, Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanır. Yaptırımı 18-24 yıl olan adam öldürme suçundan, 15 Ekim 1950’de “milli hisleri tahrik” gerekçesiyle cezası indirilerek 4 yıla hüküm giyer. Sabahattin Ali’yi öldürdüğünü itiraf eden ve Milli Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; fakat birkaç hafta sonra çıkartılan aftan yararlanarak serbest kalmıştı.

Yazarın yakın çevresi ise Sabahattin Ali’nin Kırklareli’de Milli Emniyet tarafından sorgulanırken işkence sonucu öldüğü ve Ertekin’in paravan olarak kullanıldığını iddia etse de asıl katilin veya azmettirenlerin kimler oldukları hâlâ muamma.