Kentin tüm bileşenlerinin katıldığı yerel yönetim anlayışıyla Safranbolu’nun ilk kadın Belediye Başkanı Elif Köse, kentin rengini değiştirdi. İlçe siyasetinin yüzünü mora çeviren Köse, “Kadınların her zaman yanındayız” diyor.

Safranbolu’da mor rüzgârlar

Yaren ÇOLAK

Adını kente mor rengi veren safrandan alan Karabük’ün Safranbolu ilçesinin tarih ve kültür kokan sokakları, Safranbolu Evleri yıllar sonra kadın başkanına kavuştu. İlçenin ilk kadın Belediye Başkanı Elif Köse, ilçe siyasetinin yüzünü mora çevirdi. Başkan Köse, iki yıldır kayyumla yönetilen ilçeye belediye başkanı seçildikten sonra kadınların yerinin ev değil sokaklar, meydanlar olduğunu vurgulayarak pek çok projeye imza attı. Kadına yönelik şiddete karşı Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ile “Acil Yardım Hattı” iş birliği protokolüne imza atan Köse, kurduğu Hanım Evi’nde de kadınlara psikolojik, hukuki destek sağlamayı hedefliyor. Kentin tüm bileşenlerinin söz sahibi olduğu belediyecilik anlayışında pek çok karar Çocuk Meclisi’nde alınıyor. Safranbolu Belediyesinin ilk kadın Belediye Başkanı olan Köse ile Safranbolu’da bir araya gelerek konuştuk.

Kadın belediye başkanı olmanın kente yansıması nasıl oldu?
Safranbolu Belediye başkanı olarak göreve başladığımdan beri kadınları önceleyen, ön plana çıkaran, onlara alan açan projeler hazırlıyoruz. Benim göreve gelmem pek çok kadın, genç ve çocuk için umut oldu. Safranbolu muhafazakâr bir yer. CHP’li bir kadın başkan bu kent için büyük bir değişiklik oldu. Kadınlar sık sık bunun onlar için öneminden bahsediyor.

Salgın döneminde artan psikolojik ve fiziksel şiddete karşı neler yaptınız?
İlk iş olarak kreş açtık. Yeni bir binanın içinde oyun evi oluşturduk. Kadınların, çocuğunu oyun evine bırakmak için çalışıyor olması şart değil. Kadına zaman ve alan yaratmak için biz belediye olarak elimizden geleni yapıyoruz. 8 Mart’ta da yine bu fikirle Hanım Evi’ni açtık. Kadınların ihtiyaçlarını giderebileceği çay içip arkadaşlarıyla sosyalleşebileceği bir yer. Vakit geçirebileceği, kitap, yap-boz gibi etkinlikler yapabileceği pek çok etkinliği barındırıyor. Ayrıca orada diyetisyen, psikolog ve avukatlarımız kadınlara ücretsiz danışmanlık veriyor. Salgın döneminde açtığımız bu Hanım Evi hem çok ilgi gördü hem de kadına şiddetin en çok artığı bu dönemde çok faydalı oldu.

Üretici Kadın Pazarı’yla neyi hedeflediniz?
Semt pazarlarında tezgâhı olmayan dükkânı olmayan kadınların satış yapabileceği bir alan oluşturduk. Satış için zemin bulamayan kadınlara yol açtık diyelim. Belediye olarak dışardan aldığımız pek çok şeyi artık kadınlardan almaya başladık. Buradaki amacımız da kadının ekonomik özgürlük kazandırmak.

Kentin tüm bileşenlerini dâhil ettiğiniz bir yönetim anlayışınız var. Bu nedenle de bir Çocuk Meclisi’niz bulunuyor. Nedir bu Çocuk Meclisi?
Ağaç yaşken eğilir. Çevre temizliği, iklim krizi pek çok konu var. Biz büyükler doğayı mahvettik. O yüzden de bizim hedef kitlemiz çocuklar ve gençler. Çocuk dostu bir kent yaratmak istiyoruz. Çocukların karar aldığı ve bu kararların uygulandığı bir meclis.

Kentin önceki dönemden kalan bir ulaşım sorunu da bulunuyordu. Bunu nasıl çözdünüz?
Ulaşım burada ciddi bir sorundu. Engelli ve yaşlıların kullanmakta güçlük çektiği eski bir ulaşım ağı vardı. Ulaşım, uzun zamandır ihaleyi kazanan Minibüsçüler Kooperatifi’nin elindeydi. Onlara taşıtları yenilemelerini söyledik. Öyle bir durumumuz yok dediler. Biz de ‘madem siz yapmıyorsunuz biz yaparız’ diyerek ihaleye girdik. Toplu taşıma aynı çöp gibi, asfalt gibi belediyenin asli görevi. Belediye, yurttaşları gitmek istediği yere konforlu ve güvenli şekilde ulaştırmak zorunda. Eski ve güvenlik bakımından eksik taşıtlara biz vatandaşlarımızı mahkûm edemezdik. Bu ciddi ve belediyeye yük getiren bir karardı. Ancak bu karardan mutluyum. Yaptırdığımız ankette de Safranboluluların yüzde 90’ının memnun olduğunu gördük.

Safranbolu Belediyesi çiçekten mobilyaya kadar üretime dahil olan bir belediyeye dönüştü. Bunu nasıl sağladınız?
Benim devletçi bir yönetim anlayışım var. Belediyede çok fazla personel var. Madem bu kadar çok personel var, yapılabilen her şey personelle yapılmalı. Bu nedenle üretmeye başladık. Çiçek üretimine dair sözümüz de vardı. 18 dönüm araziyi bir vatandaşımız çok cüzi bir ücretle belediyeye kiraladı. Biz orada artık belediye çiçeklerini bol bol üretiyor bir de dışarıya satışını yapıyoruz. Onun dışında da bir küçük marangozhanemiz vardı, onu büyüttük. Tüm yaptığımız tadilatlarda veya yeni yaptığımız yerlerin içindeki tüm mobilyaları kendimiz üretiyoruz.

Safranbolu Evleri, 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınan tescilli bir tarih. Bu kentin mimar başkanı olarak şehir planlamasına ilişkin ne söylemek istersiniz?
Geleneksel Türk mimariyle yapılmış. Pek çok ilde bu evlerden var. Ancak Safranbolu’nun özelliği, kent ölçeğinde bu yapının korunmuş olması. Safranbolu’daki evlerin en büyük özelliklerinden biri de birbirlerine saygılı, hiçbiri bir diğerinin önünü kapatmıyor.

Şehir planlamasının uzun vadede çok daha planlı yapılması gerekiyor. Bunun yanında düşük ölçekte kent planlamaları olmalı. Taksi durağından pek çok noktaya kentsel tasarımının da yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak şehir planlamaları ülke genelinde adeta yap-boz haline getirildi. Saçma sapan gelişi güzel günü kurtaran planlamalarla yol alınıyor.