Sağlık çalışanları, memur maaş zamlarını protesto etmek için dün bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri Açıkgöz, “İktidar tarafından yıllardır makyajlanmış enflasyon rakamlarıyla hak ettiğimiz artışları alamadığımız gibi bugün yapılan artışlar, maalesef yine sağlık emekçilerini yoksulluk sınırının altında ücretlere mecbur bırakmaktadır” açıklaması yaptı. Sağlıkçılar, "Üretirken tükenmek istemiyoruz" dedi.

Kaynak: ANKA
Sağlık çalışanları, memur maaş zammını protesto için iş bıraktı
Fotoğraf: ANKA

Birleşik Kamu İşgörenleri Sendikaları Konfederasyonu'na (Birleşik Kamu-İş) bağlı Genel Sağlık İş, Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası, Anadolu Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası’na üye sağlık çalışanları, memur maaşına yapılan zamlara tepkilerini dile getirmek için dün bir günlük iş bırakma eylemi yaptı.

Ulus Meydanı’nda bir araya gelen sendika üyeleri, "Üretirken tükenmek istemiyoruz", "Gasp edilen haklarımızı geri alacağız", "Saraylar sizin alanlar bizimdir" pankartları arkasında, "Emekçiyiz haklıyız kazanacağız", "Devletin memuru yoksul olamaz" sloganları attı.

Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri Erman Açıkgöz, şu açıklamaları yaptı:

“Genel Sağlık-İş Sendikası olarak biz bugün, 81 ilimizde örgütlü olduğumuz bütün sağlık kurumlarında iş bırakma kararı aldık. Bugün gelinen noktada Türkiye, ağır bir ekonomik kriz geçirmekte ve bu ekonomi krizin faturası ne yazık ki biz sağlık emekçileri ve kamu emekçilerine kesilmekte.

İktidar tarafından yıllardır makyajlanmış enflasyon rakamlarıyla hak ettiğimiz artışları alamadığımız gibi bugün ‘müjdeler olsun’ diye duyurularak yapılan artışlar, maalesef yine sağlık emekçilerini yoksulluk sınırının altında ücretlere çalışmaya mecbur bırakmaktadır. Bugün sağlık emekçilerinin çoğu fazla mesai sistemiyle çalışarak kendilerine fazla gelir sağlayabilmek için hayatlarından vermek zorunda kalıyorlar. Bir sağlık çalışanının haftalık 40 saat çalışması gerekirken 70-80 saatlere varan ekstra mesailerle geçimini sağlayabilmeye çalışıyor. Bugün büyükşehirlerimizde bir sağlık çalışanının maaşının tamamı neredeyse kira gideri olarak gidiyor. Sağlık çalışanları, çocuklarının eğitimi ve beslenmesi için yeterli miktarda kaynak ayıramıyorlar. Ve biz de sağlık emekçilerinin temsilcileri olarak bugün halkımıza bu vahim tabloyu duyurabilmek ve yaşadığımız yoksulluk sefaletine biraz olsun dikkat çekebilmek için iş bırakma kararı aldık. Biz, en başta en düşük devlet memuru maaşının yoksulluk sınırı üzerinde olmasını talep ediyoruz. Çünkü devlet memuru devletin itibarıdır. 

Devlet memurları yoksulsa o devletin itibarı yoksul demektir. O yüzden en düşük devlet memuru maaşının yoksulluk sınırı baz alınarak belirlenmesi gerektiğini ve daha sonra eğitim durumu, alınan risk, yapılan işlerin profesyonelliğine göre artarak yükseltilmesini talep ediyoruz. Biz bugün eğitimli olan, bu ülkenin ilk binine girmiş insanların, hekimlerimizin sağlık çalışanlarımızın yurtdışında geçimini sağlamak için arayış içerisine girmesini istemiyoruz. Biz yetişmiş insan gücümüzün ülkemizde, halkımıza hizmet vermesini istiyoruz. Biz hekimlerimiz yurtdışına gittikleri için hastanelerde vatandaşımızın iki ay randevu sırası beklemesini istemiyoruz. Aynı gün muayene olabilsin, nitelikli sağlık hizmeti alabilsin istiyoruz. Bunların sağlanabilmesi için de sağlık çalışanlarının refah içinde yaşaması ve insani yaşam ve çalışma koşullarına kavuşması gerekiyor. Bu taleplerimizle bugün alanlardayız ve sesimizi duyurmak için eylem/etkinlik ne yapmamız gerekiyorsa mücadeleye kararlıyız.”

HASAN KÜTÜK: “BÜTÜN KAMU EMEKÇİLERİNİN ORTAKLAŞMASI GEREKMEKTEDİR”

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Hasan Kütük, bütün kamu emekçilerinin ortaklaşması gerektiğine vurgu yaptı.

Kütük, şöyle konuştu:

“Açık söylemek gerekirse şu anda ülkemizde sadece sağlık emekçileri değil, bütün kamu emekçileri içinde bulunduğu koşulları ve zorlukları fiilen yaşıyor. Ben de öğretmenim. Ayrıca bu ülkede çok ciddi biçimde geçmişte devlete emek vermiş emekliler var. Şu anda belki de en çok mağduriyeti yaşayan onlardır. O nedenle çalışma koşullarındaki sorunları, ekonomik sorunları, yönetimin çalışanlar üzerindeki baskıları ve etkileriyle sağlık emekçileri bu sorunları belki daha yoğun yaşıyordur ama maalesef günümüzde sadece sağlık emekçileri değil, bu sorunları yaşayan bütün kamu emekçileri ve emeklilerdir. Verilen kısmi artış, kaşıkla verip kepçeyle geri alma anlayışının bir gerçeğidir. Zaten art arda gelen zamlar, vergiler, harçlar ve zorunlu gıda maddelerine gelen zamlara baktığımızda bunun çok daha fazlası gidiyor. Onun için şu anda bu ülke, çalışanlarıyla ve çalışmayanlarıyla ekonomik anlamda ciddi bir krizin eşiğindedir. Ve 1 Ağustos’ta başlayacak toplu sözleşme sürecinde de yetkili konfederasyonun bu konuda çok ciddi biçimde uyarılması, bütün kamu emekçilerinin de o toplu sözleşme sürecine dönük ciddi bir hazırlık yapması, ortaklaşması gerekmektedir. Sendikal tercihlerimiz farklı olabilir ama yaşadığımız sorunlar ortak. Öğretmenler de aynı havayı teneffüs ediyor, aynı kirayı veriyor, aynı koşulları ve zorlukları yaşıyor. Hastanede bunu yaşıyoruz, maliyede bunu yaşıyoruz, ormanda bunu yaşıyoruz… Onun için bu süreç, içinde bulunduğumuz zor koşullarda çözüm için yan yana gelmeye, güçlerimizi birleştirmeye ve mücadeleyi ortaklaştırmaya ihtiyacımız olan bir süreçtir.”

YUNUS ŞİMŞEK: “DEVLETİN MEMURU YOKSUL OLAMAZ”

Hemşireler ve Tüm Sağlık Profesyonelleri Sendikası Genel Başkanı Yunus Şimşek ise, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Ne yazık ki kamu emekçileri kara bir tabloya hapsedilmiş durumda. Yoksulluk sınırı 33 bin liranın üzerindeyken seçim vaadi olan 22 bin lira söylemi üzerinden tartışmalar yapılıyor, Meclis’te değerlendirmeler yapılıyor. Büyükşehirlerde özellikle İstanbul, Ankara, İzmir’de taban kira fiyat oranları ortalama 10 bin liranın üzerindeyken bir devlet memuru nasıl geleceğe güvenle, umutla bakabilsin. Şu an devlet memuru gerçekten geçim sıkıntısı yaşamakta. Bu tabloda en eğitimlilerimiz, en niteliklilerimiz yurtdışına göçü başlattı. Bizler bu devletin eğitimli, üniversitesini bitirmiş, sınavlarına girmiş ve atanmış memurları olarak yurtdışına giden değil, ülkemizde hizmet eden olmak istiyoruz. Bu tablo devam ettiği sürece, bugün 7 Temmuz ve HEP-SEN 12 bin üyesiyle iş bıraktı. Tüm örgütler eylemler yaptı, bunun devamı gelecektir. Bizim tek mottomuz, tek ilkemiz var: Devletin memuru yoksul olamaz. Çünkü devletin memuru devletin itibarıdır.”