Sağlık çalışanları, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle taşınmasına tepki gösterdi. Hastanenin tarihine değinen sağlıkçılar, nöroloji ve psikiyatri bölümlerinin ayrılarak taşınmasıyla Türk nörospsikiyatrisinin alacağı hasara dikkat çekti.

Sağlık yerinde güzel
Fotoğraf: BirGün

Umut Can FIRTINA

İstanbul'daki hastanelerin depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle başka hastanelere taşınmasına sağlık çalışanlarının tepkisi sürüyor. Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları önünde bir araya gelen sağlık çalışanları, hastanenin yerinde yenilenmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.

İstanbul Tabip Odası'nın çağrısıyla “Hastaneler yerinde yenilensin, sağlıkçılar mağdur olmasın” sloganıyla yapılan açıklamaya Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasi (SES) ile Bakırköy Kent Savunması da destek verdi.

"NÖROPSİKİYATRİNİN HAFIZASI"

Açıklamada konuşan Nöropsikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Betül Zehra Yalçıner şunları söyledi: “kim bilir kaçıncı defa Bakırköy’deki düzeni, var olan eğitim ve tedavi hizmetlerini melerini kurtarmak icin destek istiyoruz. 2012’den beri bu saldırıların yapıldığını hatırlıyorum. Bu seferki 1999’dan beri bilinen bir sorun. Ama herhangi müdahale olmadi. Ama riskli binaların yerinde değişimi için her şey hazir. Dolayısıyla bu hastaneyi boşaltmanın, noroloji ve psikiyatriyi ayırmanın hiçbir gerekçesi olamaz. Bu hastane 100 yıllık noropskiyatrinin geçmişi demek. Türkiye’de bütün nöroloji ve psikiyatri derneklerinin çıkış yeridir. Türkiye için norospikyatrinin hafızası ve geleceğidir. Buradaki arşivin,belleğin kullanılması en büyük dileğimiz. Buranın öğrencileri, Öğretmenleri olarak dileğimiz hastanenin kurumsallığının bozulmadan, şu ana getirdiği disiplinin bozulmadan yerinde eskisinden daha iyi yapılması.”

"TARİHİ KAYBEDERİZ"

Türkiye Psikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Ejder Akgün Yıldırım ise şunları söyledi: “Türkiye psikiyatrisinin ve norolijisinin kurulduğu yerdeyiz. 6 subat depremleriyle hastanelerimiz yikildi, hastalar, sağlık çalışanları yaşamını yitirdi. Ama diğer taraftan bu mekanlari deprem için güvenli kılmak için yapılması gerekenler varken mekanlardaki belleği, insanları bir yerlere gönderir, sadece fiziki anlamda düşünürsek işte o zaman sağlık hizmetinin ana niteliğini kaybederiz. Biz bu binaların yenilenmesini istiyoruz. Kesinlikle daha güvenli yerde çalışmak istiyoruz. Hastalarımız da bizler de güvenle çalışabileceğimiz ya da bir deprem sırasında güvenli hizmet vereceğimiz yerler olsun istiyoruz. Ama biz mekanlarımıza sahip çıkarak yaparsak bu anlamlıdır. Eğer bu mekanlar bu insanlarından ayrılırsa, bu klinikler birbirinden ayrılırsa kaybedeceğimiz sadece birkaç kliniğin başka yerlerde olması değil, Türkiye Psikiyatrisi ve Türkiye nörolojisinin tarihte alacağı en büyük darbelerden olacaktır. O yüzden TPD olarak kökenimiz olan bu yer, yerinde, insanlarıyla, teknolojinin bütün olanakları kullanılarak, hem de önceden de projeleri olan modüler, prefabrik yapılarla, insanların bir arada olarak, birbirinden bir şeyler öğrenen klinikleriyle hizmetini sürdürerek tekrar burada canlanması.”

"DEĞİŞİM İLERİ DÖNÜK OLMALI"

Açıklamada söz alan Doç. Dr. Baki Arpacı, şunları ifade etti:

“Burada ilk taşınmalar 1924’te oldu, 1927’de faaliyete geçti. Bu hastanenin o tarihren beri süren bir kimliği var. Buranın hafızası, kimliği, geçmişi yok olursa burası anlamını yitirir. Bütün bunlar korunarak, geliştirilerek, zenginleştirilerek ve bulunduğu yerde bu özellikleri korunarak geleceğe aktarılmalı. Burada verilen tepkiler son derece anlamlıdır. Eğer yerinde, uygun tepkileri gösterirsek bu tür birleştirici, bütünleştirici olmayan, anlamsız değişiklikleri, mevcut durumu dağıtan önlemleri engellemek mümkün. Tepkisiz olmaz. Bugüne kadar gerek Çapa’da olsun, gerek Cerrahpaşa’da olsun benzer şeyler yaşıyoruz. Bakırköy’ün de bunlar içinde son derece özel bir yeri, geçmişi, tarihi var. Burası 1939’a kadar üniversiteler için de yerleşim yeri oldu. Çapa gibi yerler buradan taşındı. Kimliği, kişiliği, tarihi, hafızası korunmak suretiyle geliştirilerek yenilenmeli. Hiçbir şey aynı kalmıyor, her şey değişiyor. Bu değişim ileriye dönük biçimde olmalı. O nedenle bütün tepkilerimizi sonuna kadar sürekli olarak gösterdiğimiz zaman olumlu sonuçlar elde edeceğiz.”

Basın metnini okuyan İstanbul Tabip Odası Başkanı Nergis Erdoğan, şunları dile getirdi: “İstanbul Tabip Odası geçtiğimiz yirmi yıldır yüzlerce sağlık çalışanı ve üyesini önlenebilir nedenlerle kaybetti. Sağlıkta dönüşüm adı altında yapılan uygulamalar şiddet yoluyla, pandemiyle kayıplarımıza yol açtı. Yaşadığımız 6 Şubat depremi ertesi bu kez beklenen İstanbul depremi nedeniyle sağlık çalışanları ve meslektaşlarının olası kaybı ile yüz yüze ve büyük bir tedirginlik yaşıyor.

Dünyanın en önemli deprem kuşaklarında yer alan ülkemizde, depremde ayakta kalması elzem olan hastaneler, aile sağlığı merkezleri sağlık çalışanlarını ve meslektaşlarımızı aramızdan alarak yerle bir oldu. Kolayca hatırlanacak kadar yakın, önlem alınabilecek kadar uzun bir süre önce yaşanan 1999 depreminden hiç ders alınmamışçasına can aldı hastaneler. Bundan böyle bir tek sağlık çalışanını enkaz altında kaybetmek istemiyoruz, çalıştığımız binalar güvenli olsun istiyoruz. Ancak, hastaneleri hastane yapan yalnızca binalar değildir. Onlar bir semtin, bir şehrin hafızasıdır, anılarıdır, halkının güvencesidir.

İnsanların annesini, babasını, kendisini hayata döndüren, çocuğunun dünyaya geldiği hastaneler yirmi yıldır halkın, çalışanlarının en ufak biçimde fikri alınmadan koparılıp, yolu izi belli olmayan yerlere adeta fırlatıldılar. Gidenin geri döndüğü görülmedi, yerlerinde ne yazık ki yeller de esmedi. Esseydi aldığımız solukla belki biraz rahatlardı içimiz. Tam tersine soluduğumuz havayı kesen rezidanslar, yedi yıldızlı özel hastaneler dikildi yerlerine.
Bu kez bize, deprem ve bina güvenliği öne sürülerek en parlak beyinleri dumura uğratacak, uygulanması neredeyse imkânsız karmaşıklıkta taşınma planları sunuyorlar. Yine çalışanları, bazen yöneticileri göz ardı ederek.
Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi yüz yıllık geçmişiyle, yetiştirdiği binlerce hekimle, bir ilçenin ve şehrin soluk alıp verdiği bir anıt hastanedir. Hak ettiği, her gün binlerce insana hizmet verdiği bu yerde yeniden yapılanmalıdır.

Tıpkı bize giderlerse gitsinler diyenlere verdiğimiz cevap gibi “gitmiyoruz”. Yerimizde güvenli binalara kavuşmak, buralarda halkın gözünde olduğumuz yerde hizmet vermek istiyoruz. Biliyoruz ki bu bir niyet meselesidir. Yerinde yapılanmak için, halkın ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini önceleyen bir irade olması gerekli ve yeterli koşuldur. Bu irade ve niyeti gösteren her yönetim bizi yanında, yerimizden etmek isteyen her yönetim ise hekimiyle, sağlık çalışanıyla, halkıyla karşısında bulacaktır.

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesinin yerinde ve güvenli mekânlarda hizmet vereceği bir dönüşümün takipçisi olacağımıza hepinizin önünde İstanbul Tabip Odası adına söz veriyor saygılar sunuyorum.”

Ayrıca İstanbul Tabip Odası, Sağlık Bakanlığı’nın taleplerine kulak tıkmaya devam etmesi halinde İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştireceklerini aktardı.