Kamu hastanelerinin yemekhanelerinin hijyenden uzak, yemeklerinin kötü ve porsiyonlarının yetersiz olduğunu söyleyen sağlıkçılar “Yemekhane hizmetleri kamu eliyle verilmeli. Kâr beklentisi, kaliteyi düşürüyor” dedi.

Sağlıksız yemekler sağlıkçıyı bezdirdi
Yemeklerden çıkan böcek ile saç, kıl gibi maddelere ait görüntüler. (Fotoğraflar: BirGün)

Sibel BAHÇETEPE

Kamu hastanelerinde verilen yemeklerin sağlıksız ve kötü olduğunu, doyurucu olmadığını, pek çok hastane çalışanının bu yemekleri yemediğini belirten sağlık emekçileri, yemekhane hizmetlerinin kamu tarafından verilmesi gerektiğini söylediler. Yemekleri eleştirdiklerinde ya da boykot yaptıklarında yemek şirketi tarafından tehditlere maruz kaldıklarını da söyleyen sağlık emekçileri “Sayın Bakan’dan tek açıklama yok, ölmemiz mi gerekiyor?” diye sordular.

Sağlık meslek örgütleri zaman zaman gerek sosyal medyadan, gerekse yaptıkları basın açıklamaları ve eylemlerle, kamu hastanelerinde hastaya ve sağlıkçılara verilen yemeklerin kalitesizliğini gündeme getiriyor.

KALİTESİZ YEMEKLER

Yemeklerin içinden çıkan böcek, saç, kıl, tel gibi maddeleri sosyal medyadan da paylaşan emekçiler, bu durumun bir türlü düzelmemesinden şikâyetçi. Son olarak Diyarbakır Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nin yemek menüsünün sağlıklı beslenme hakkını ihlaline karşı kurum bahçesinde sağlıkçılar eylem yapmak istemiş, eylem başlamadan yemekhane işletmecisi olduğu belirtilen bir kişi sağlıkçılara saldırıda bulunmuştu.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, hastane yemeklerinin ihale usulü ile taşeron şirketlere verildiğini anımsatarak “Kamu İhale Kanunu’na göre usulen en düşük fiyatı veren firmaya ihale veriliyor. Dolayısıyla en düşük olana yemek ihalesi verilmesi, en kalitesiz hizmet anlamına geliyor. Örneğin hastane yaklaşık 20 liralık bir maliyet çıkarmış, bunun en altında rakam veren firmaya ihaleyi veriyor” dedi. Bu tür ihalelerle kamuyu daha kârlı hale getirmek istediklerini, bu nedenle kaliteden ve hijyenden uzak yemeklerin çıktığını anlatan Güldiken, enflasyon şartlarına göre ihale sözleşmelerinin revize edilmesinin de önemli olduğunu anlatıyor. Özellikle koronavirüs pandemisiyle birlikte yemeklerin kalitesizliğinin çok arttığını belirten Güldiken, “Yemeklerin içinden yabancı madde, canlı artıkları çıkıyor. Yemekler pişmemiş ve köpük tabakta gelebiliyor, kullanılan malzeme çok kalitesiz. Haşlama yemeği yapmış ama içinde 4 parça küçük patates, bir küçük parça et, suyun içinde yüzüyor. Bu şu demek ‘Ben sana bunu reva görüyorum, yiyorsan ye yemiyorsan yeme.’ 1 yıl önce de 18 liraya 3-4 çeşit yemeği mâl etmek hatta kâr elde etmek mümkünken şimdi 30 liraya neredeyse mümkün değil” diye konuştu.

DENETLEMEK ZOR

Yemeklerin kalitesini denetleyen diyetisyen, görevli gibi kişilerin de baskı altındaki ortam nedeniyle işlerini yeteri kadar yapamadığını anlatan Güldiken, özetle şunları anlattı: “Biz her hastanenin kendi yemeğinin kendi binasının içinde olması gerektiğini, taşeron değil, kadrolu istihdam edilen emekçiler tarafından bu hizmetin sunulması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü bu kamusal bir hizmettir, özelleştirildikçe ranta dönüşür, kâr amacı güder ve dolayısıyla daha fazla para kazanma endişesi ile yapılırsa orada kalite de düşer. 4-5 ay önce ilimizdeki büyük hastanelerde bir anket yaptık. Sağlık çalışanlarının yüzde 95’inden fazlasının verilen yemeklerin hijyen ve kalitesinden memnun olmadıkları ortaya çıktı.“

SES Bakırköy Şube Eşbaşkanı Hatip Şengül ise yemeklerin genellikle 15-18 lira arasında maliyetle yapıldığını kaydederek, şöyle devam etti: “Evde bile 18 liraya bir mercimek çorbası çıkaramazsınız. Bunlar nasıl çıkarıyorlar, haliyle malzemeden kaçınıyorlar. Burada şirket nasıl kazanıyor, şirket kalitesiz yemek çıkararak yapıyor. Çıkan yemeği kimse yemiyor. Birkaç yıl önce yaptığımız bir anket sağlıkçıların yüzde 67’sinin hastane içindeki yemeği yemediğini göstermişti. Devamlı yatan hastalar var ve yemeklerden faydalanamıyorlar, sağlıklı beslenemiyorlar. Ülkenin bütün hastanelerinde bu sorun yaşanıyor. Sağlıkta dönüşüm ile birlikte hastaneler ticarethane gibi oldu. Yemek olayı da kaliteli olmuş, olmamış kimsenin umurunda değil, ihalede kime verildiyse ona veriliyor ve tasarrufa gidiyor, bunu yaparken ucuza mal ediyor. Sağlık emekçilerini düşünen yok. Sağlık emekçileri yemekhaneye gitmezse yenmeyen yemek hastanenin bütçesine kalıyor, hastane kâr ediyor. Çarpık sistem var, Bakanlık olaya el koyup yemek işini kamulaştırılmalı. “