Şaheserlerle dolu bir müzeyim ben
Bir sanat ve sosyal sorumluluk projesi olan Kolektif Bağ sergisi Bebek Sarnıcı’nda farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Sanatçı Leyla Emadi’nin enstalasyonları, kadının toplumları birbirlerine bağlayan en önemli unsur olduğunu imliyor.
Deniz Burak BAYRAK
Son günlerde İstanbul’un gözde semtlerinden Bebek’te sosyal sorumluluk, çağdaş sanat ve tarihsel mirası bir araya getiren anlamlı bir sergi sıkça konuşulur oldu. Bulunduğu caddeden geçip görmediğimiz, fark etmediğimiz Bebek Sarnıcı’ndan ve sarnıcın ev sahipliği yaptığı Leyla Emadi’nin ‘Kolektif Bağ’ adlı sergisinden söz ediyoruz. Uzun yıllar ihmal edilen sarnıç, İBB Miras’ın temasları sayesinde kent yaşamına sergi ve sanat mekânı olarak katılmaya başladı.
MİNA’NIN ÇOCUKLARI PROJESİ
Sanatçı Emadi’nin sergisi aslında bir sosyal sorumluluk projesinin dördüncü halkası. Proje, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’nin bünyesindeki ‘Mina’nın Çocukları’ projesinin bu yılki yansıması. İş insanı Mina Başaran ve on bir arkadaşının bir jet kazasında hayatlarını kaybetmeleriyle onun anısını yaşatmayı amaçlayan dernek, 10-14 yaşlarındaki genç yeteneklere bu proje kapsamında ulaşıyor; üniversiteli gönüllülerle onlara mentorluk yapıp toplum yaşamında başarılı ve güçlü birer birey olmalarını sağlıyor. Dört yılı aşkın süredir çeşitli mekânlarda gerçekleştirdikleri kolektif sergilerle de bu çocukların sanatla bağını pekiştiriyorlar. Sadece akademik bir oluşumdan ziyade sanatsal, duygusal ve toplumsal açıdan da öğrencilerin ortak bir ruh ve duygu etrafında birleşmelerini sağlayarak kolektif bilinci oluşturmayı hedefliyorlar.
Mekânda konuştuğumuz Mina’nın Çocukları’nın gönüllü üniversite öğrencisi Kıymet Altınyurt, 2021’den beri bu proje içindeymiş. Yaşadıkları deneyimleri çağdaş sanatla buluşturmanın heyecanını dile getiren Altınyurt, “Herkesin bilmesi gereken en özel yanı, bu projenin üniversiteli öğrencilerin bir sosyal sorumluluk projesi olması” diyor.
DİŞİL BİRTAKIM OLGULAR
Leyla Emadi, travmalar ve kavramlar üzerine çalışan bağımsız bir sanatçı. Malzemeyi kavrama göre şekillendiriyor. Kolektif bağ ise bu proje ve mekânla uyumlanan, referans noktalarıyla ve metinler arası okumalara imkân veren enstalasyonlarıyla üretmeyi, birleştirmeyi ve dişil birtakım olguları görünür kılıyor. Leyla Emadi ile sarnıcın önünde buluşuyoruz ve soruyoruz: “Neden bağ, onu kolektifleştiren ne?” Emadi, ‘bağ’ sözcüğünün kendisinde dişil bir yansıması olduğunu söyleyerek başlıyor sözlerine ve kadının birleştiren, bağlayan, çoğaltan bir varlık olduğunu vurguluyor. “Bu sergi zaten pratiğimde olan kadın meselesine değiyor ancak görünen sadece bu değil. Beden tüm kaslar ve bunları birbirine bağlayan dokularla bir ağ sistemine benziyor. Öte yandan bizler birbirimize bağlıyız, evrende gezegenler birbirlerine bağlı. Bunların hepsini bir potanın içinde eritmeye çalıştım” diyen Emadi ile içerideki enstelasyonu konuşmadan önce tarihî yapıyı çepeçevre saran yerleştirmeyi konuşmak istiyoruz.
Bebek’te sarnıçtan birçok İstanbullu gibi Emadi de habersizmiş. Bu habersizlik durumunu Rupi Kaur’un çok katmanlı bir okumayla derinlikli anlamlar çıkarılabilecek dizelerinde somutlaştıran sanatçı adeta mekânı da dile getirmiş. Okuyanda özeleştiri, sarnıçta ise bir sitem dile geliyor sanki: “Şaheserlerle dolu bir müzeyim ben. Gözlerin kapalı geçtin önümden”
SEVGİ VE BAĞLANMA FREKANSI
Ağlar ve bağlar dedik. Mekânın içine girdiğimizde metrelerce doğal, beyaz kâğıt iplikten yapılmış bir labirent sarıp sarmalıyor gelenleri, çepeçevre sarıyor. İpliğe dokunuyoruz, dokusu oldukça yumuşak. Emadi bu malzemeyi özellikle seçmiş. Yumuşak dokusu onda kadın imgesini en iyi şekilde yansıtabileceği izlenimini uyandırmış. Öyle bir yerleştirme yapılmış ki ister aralarda dolaşın, ister ortada durup gözlerini kapatın. Buna ek olarak 528 Hz’lik bir frekansı dinleyip meditatif bir ortamın içinde kaybolun. Bu frekans sevgi ve bağlanma frekansı. Eser bir koza gibi sizi içine alıyor ya da bir plasenta gibi.
Bağların arasında ilerlerken duvarda başka bir cümle ile karşılaşıyoruz ve bu soru cümlesi belki de serginin çıkış noktası: “Bizi bize ne bağlar?” Emadi’ye soruyoruz: “Beni birine bağlayan güven duygusudur. Güven olmadan iletişim kurulabilir ama bağlanmak mümkün mü?” diyor. Başka bir duvara küçük boyutlu ve üzerinde bağ figürlerinin olduğu kâğıtlar asılmış. Bunlar sanatçı tarafından Mina’nın Çocukları’nın eğitim masraflarını karşılamak için yapılmış. Kazada yaşamını yitiren 11 kişinin anısına 11 edisyon olarak yapılan işler, el yapımı gravür kâğıdına gravür presinde soğuk baskıyla oluşturulmuş.