Mardin Şahmaran Kadın Platformu, Derik’te geçtiğimiz ay okul çıkışı kaçırılmasının ardından 20 gün boyunca işkence ve istismara maruz bırakılan lise öğrencisine ilişkin açıklama yaptı. KESK Yürütme Kurulu üyeleri Sema Pınar, Döne Gevher ve Eğitim Sen MYK üyesi Simge Yardım’ın da katıldığı açıklamada, MEB ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne sorular yöneltildi.

Kaynak: Haber Merkezi
Şahmaran Kadın Platformu'ndan Derik'te yaşanan istismara tepki, yetkililere çağrı

Mardin Şahmaran Kadın Platformu, Derik’te lise öğrencisinin kaçırılarak kaçırılıp işkence ve istismara uğramasına yaptığı açıklamada tepki göstererek yetkililerin cevaplaması talebiyle sorular sıraladı.

Şahmaran Kadın Platformu, “Kız Çocuklarının Yaşamlarını Karartan Her Türden Şiddeti" başlığıyla Derik’te bir açıklama yaptı.

Açıklamaya, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Yürütme Kurulu üyeleri Sema Pınar, Döne Gevher ve Eğitim Sen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Simge Yardım da katıldı.

Açıklamada, Derik’te ocak ayında kaçırılan S.K. isimli kız çocuğunun bulunması için yetkililer tarafından çalışmaların yavaş yürütüldüğü ifade edildi.

BAKANLIK, KADINLARIN BASKISIYLA DAHİL OLDU

Çocuğun 20 gün boyunca işkence ve istismara maruz bırakıldığı belirtilen açıklamada, faillerin ortaya çıkmasının ardından S.K’nin bulunduğu vurgulanarak “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kadın örgütlerinin olayın üstünün kapatılmasına izin vermeyeceğini fark ettiğinde sürece dahil olmuştur” denildi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne çağrıda bulunularak soruların yöneltiği açıklamanın tamamı şöyle:

“Bugün, burada, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik her türden şiddetin kat be kat arttığı koşullarda Mardin Şahmaran Kadın Platformu öncülüğünde toplandık. Her gün, sayısı giderek artan kadın cinayetlerinin,  kız çocuklarının şüpheli ölümlerinin, taciz, istismar ve cinsel saldırı suçlarının haberini alıyoruz. Kadınların özgürlüğünden taviz vermemeyi ilke edinen,  kadın ve kız çocuklarının yaşamı üzerindeki eril devlet tecridine karşı, insan haklarına sahip çıkan yurttaşlar olarak Derik’te sözümüzü söylemeye, sesimizi yükseltmeye geldik.

Biliyoruz ki yerel halkın iradesine ket vurulan Derik ilçemiz ve onunla benzer kaderi yaşamaya zorlanan her yerde, kadınların ve kız çocuklarının yaşamı daha fazla tehdit altındadır. Halkın iradesi ile seçilen yerel yönetimlerin yerine kayyumların atandığı yerellerde, eşitlikçi yaşamı inşa etmek amacıyla kurulan tüm kadın kurumlarının içinin boşaltıldığı bir süreci yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz.

Bölgemizde sürdürülen bu sistematik saldırıların ülke genelinde yürütülen kadın düşmanı politikalardan bağımsız olmadığının altını bir kez daha çiziyoruz.

6284 sayılı yasayı uygulamayan, İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilen, canileri cezasızlık yaklaşımı ile ödüllendiren, kadın düşmanı zihniyeti eğitim politikaları ile yaygınlaştıran erkek devletin kadın ve kız çocuklarının savunmasız bırakıldığı bir toplum inşa etmeye çalıştığını, yıkıcı sonuçları ile Derik özelinde de görüyoruz. Bugün, Özel Savaş politikaları ile uygulamaya konulan bu yoz yaşama karşı direncimizi ortaya koymak için bir araya geldik. Çocuklarımızın yaşamına sahip çıkmak için bir araya geldik.

Değerli Yurttaşlar, basına da yansıdığı üzere Derik’te geçtiğimiz ay lise çağında bir kız çocuğumuz, okul çıkışı kaçırılmış ve bulunamadığı 20 günü aşkın süre boyunca işkenceye, istismara maruz kalmıştır. Çocuğumuzun kaçırıldığını öğrenen Platformumuz bileşeni Eğitim Sen üyesi öğretmenler, olayın peşini bırakmamış, duyarlı tüm kesimlere açık çağrıda bulunmuşlardır. Öğretmenlerimizin öncülüğünde kadın örgütlerinin ve platformumuzun sürece müdahil olması ile kolluk güçleri ağırdan aldıkları arama çalışmalarını hızlandırmıştır. Buna rağmen çocuğumuz ancak işkenceci faillerin kendiliğinden ortaya çıkması ile bulunmuştur. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, kadın örgütlerinin olayın üstünün kapatılmasına izin vermeyeceğini fark ettiğinde sürece dâhil olmuştur. 20 günlük süre boyunca ilgili devlet kurumlarının eli kolu bağlı beklemesi ihmal değil de nedir? Derik gibi küçük bir ilçede kaçırılan bir çocuğun bu kadar uzun süre bulunamaması akıllara, bu vahşete göz yumulduğunu getirmektedir. Çocuğumuzun yaşamı, eril zihniyetin toplumsal aygıtları aracılığıyla pazarlığa konu olmuş, bu çirkin sürece dur denilmemiştir. Üstelik biz kadınları “Artık susmayacağız!” demeye iten sebepler yaşanan bu son vahşetle sınırlı değildir. Geçtiğimiz yıllarda, Diyarbakır Barosu Çocuk Merkezi tarafından takip edilen, uyuşturucu etkisinde yüzü aşkın çocuğun istismara maruz kaldığını gösteren video skandalının üstü, ailelere yönelik baskılar sonucu kapatılmıştır. Uyuşturucu ve cinsel istismarın sistematik şekilde yaygınlaştırıldığı süreçte, dönemin Derik kayyumu, halkın artan tepkisi karşısında sessiz kalamamış, göstermelik bir toplantı düzenlemiştir. Düzenlenen toplantıya,  kamuoyunda N. Ç. davası olarak bilinen davanın hükümlüsü “akil insan” sıfatıyla davet edilmiştir. Yurttaşların vicdanını yaralayan bu durum, bölgede yürütülen özel savaş politikalarının kanıtıdır.

Son yıllarda, Derik dâhil olmak üzere, özel savaş politikalarının yürütüldüğü bölge kentlerinde yerel devlet idarelerinde ve özellikle eğitim öğretim kurumlarında gerici odaklara üst düzey görevler verilmiştir. Ülke genelinde yürütülen kadın düşmanı, ayrımcı politikalara paralel olan bu saldırı yöntemleriyle; halklara, kadınların kamusal alandan uzaklaştırıldığı, kız çocuklarının okullaşma oranlarında çarpıcı düşüşün yaşandığı, yaşı büyütülerek evlendirilen kız çocuklarının sayısında artış ve şüpheli çocuk intiharı vakalarının arkasının kesilmediği bir “yok oluş” dayatılmıştır. Tüm uyarılara karşın 4+4+4 sistemini getirerek kız çocuklarının eğitim öğretimden el çektirildiği, çocuk yaşta evliliklerin meşrulaştırıldığı zemini yaratan Milli Eğitim Bakanlığına ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne soruyoruz, özellikle Derik’te kız çocuklarının yaşamının karartılmasında pay sahibi olduğunuzu düşünmüyor musunuz? Bir çocuğun okul önünden kaçırılması karşısında suskun kalmanızın sebebi nedir? Derik’te özellikle kadın öğretmenlere uygulanan mobbing ile kız çocuklarına, öğrencilere yaşatılan bu vahşet arasındaki paralelliği açıklayabilecek misiniz? Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı, Derik dâhil olmak üzere yaşı büyütülerek, aile zoruyla evlendirilen kız çocukları ile ilgili şimdiye kadar neler yapmıştır? Yanı sıra İlgili tüm mercilerinin yanıtlaması istemiyle soruyoruz;

Yaşanan son kaçırılma ve işkence vakasında, çocuğun yaşamı ve korunmasından sorumlu her bir fert ve kurumun hesap vermesini sağlayabilecek misiniz? Yoksa önceki olaylarda olduğu gibi göstermelik bir yargı sürecinin ardından yaşananların unutulması yönünde mi çalışacaksınız? Bir soru daha kadınların ve kız çocuklarının yaşamını cehenneme çevirerek inşa etmeye çalıştığınız vahşet toplumun inşasına Derik’ten mi başladınız?

Şahmaran Kadın Platformu ve platformun tüm bileşenleri olarak bu sorulara gerçek yanıtlar verilene kadar meselenin peşini bırakmayacağız. Sadece Derik’te değil, kadın ve çocuklara karşı işlenen suçları sistematik hâle getiren zihniyete, cezasızlık politikalarına, tacizi tecavüzü meşrulaştıran erkek yargı kararlarına karşı direnmeye devam edeceğiz. Biz kadınlar örgütlü gücümüzü büyüterek yaydığınız karanlığın önünde durmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşam için;

Yaşasın Kadın Mücadelesi;

JİN, JİYAN, AZADΔ