Mitler bir açıklama çabası olarak türeyen, kendince nedenselliği olan söylenceler ve onu incelemek, anlamaya çalışmak, felsefeyle bağlantılarını aramak kimine göre boş bir çaba. Ancak yine de örneğin iyiyi ve kötüyü anlatmak için mitlerden örneklemeler yapmaktan vazgeçilmedi. Prometheus’un tanrılara isyanı ya da bütün ölümlülerin efendisi ve tanrıların tanrısı Zeus gibi… “ (…) Öte yandan birçok yerde […]

Mitler bir açıklama çabası olarak türeyen, kendince nedenselliği olan söylenceler ve onu incelemek, anlamaya çalışmak, felsefeyle bağlantılarını aramak kimine göre boş bir çaba. Ancak yine de örneğin iyiyi ve kötüyü anlatmak için mitlerden örneklemeler yapmaktan vazgeçilmedi. Prometheus’un tanrılara isyanı ya da bütün ölümlülerin efendisi ve tanrıların tanrısı Zeus gibi…

“ (…) Öte yandan birçok yerde araştırmalar ve bilgilenmeler sürüyordu. Biriken yeni bilgilerle, Miletos kentinde yeniden bütüncül bir evren tasarımının ilk adımları atıldı. Felsefe böyle başladı. Sanıldı ki, felsefe başlayınca mitoslar bitti. Oysa mitoslar sürüyordu; mitoslar mitosu yaşatan inançla, onlara bağlanıp yaşayanlarla sürüyordu.” (Atilla Erdemli- Mitostan Felsefeye)

Bir başka kitap; Deniz Gezgin’in ‘Bitki Mitosları’ adı üzerinde bitkilerin Yunan, Mısır, Uzakdoğu, Iskandinav, Slav, Kızılderili mitosları ve dinler aracılığıyla sembolik değerlerini ele alıyor.

Meyveleri, ağaçları, otları anlatan mitosların arasında sakız ağacı ile ilgili mitos tanrı mitoslarından ziyade yaşamsal olduğu için sembolik anlamı bana yakın geldi:

Bir zamanlar Kızılderililer kuzeybatıya uzak ormanlarda yaşar, sel baskınlarından, ırmak taşkınlarından korunmak için nehir terasları üzerine köylerini kurarlarmış. Ancak bir gün köylerinin çevresinde onları doyuracak zenginlikler tükenmiş. Bu durumda yeni bir ülke arayışı şart olmuş. Tüm kabile şefleri toplantı yapmışlar ve büyük göçün başlaması gerektiğine karar vermişler. Ancak yaşlı şef artık çok bitkin olduğundan göçe katılması imkânsızmış. Bu göçte kabilelere örnek önderlik yapması için iki kişinin seçilmesi gerekmiş. Ancak bu iki kişi öyle olmalı ki birbiri ile yarışmayacak, rekabete girmeyecek her anlamda eşit özelliklere sahip olacakmış. Yaşlı şef bu önderlerin ikiz kardeşler Çatah ve Çikasah olmasına karar vermiş. Onları karşısına alarak halka büyük göçte önderlik edeceklerini ilan etmiş ve kendisinin de onlara uzaktan yardım edeceğini söylemiş. Yaşlı şef ikizleri ormana göndermiş ve onlardan uzun ve ince ancak güçlü ve hafif bir sakız ağacı bulup kesmelerini istemiş. Ikizler şefin bahsettiği gibi bir sakız ağacı sırığını bulup getirmişler. Şef bu sırığı büyük bir özenle kırmızı ve beyaz çizgilerle boyamış. Kırmızı savaş, beyaz ise barışı simgeliyormuş. Şef ikizlere çok zorunda kalmadıkça kırmızı tarafı kullanmaktan kaçınmalarını mümkünse hep beyazı yani barışı tercih etmelerini tembihlemiş. Sonra da bu sırığı köyün ortasına dikmelerini buyurmuş. Sırığı dikmişler ve sakız ağacı sırığı doğuya doğru eğilmeye başlamış. Şef onlara göç yollarının doğu yönünde olduğunu söylemiş ve daha fazla dayanamayıp ölmüş. Kabile büyük şefe son görevlerini yerine getirip onu gömdükten sonra doğuya doğru yol almaya başlamış. (…) Ancak sakız ağacı sırığı tam olarak dimdik durmadığı için yola devam etmişler. Sonunda öyle bir yere gelmişler ki sırık dimdik oluvermiş. Yerleşecekleri yerin burası olduğunu anlamışlar. Gerçekten de bu topraklar mısır ekmeye ve yaşamaya çok müsaitmiş. Ancak nehrin yamacındaki bu yeri dik bir bayır bölüyormuş. Tüm halkın buraya sığması imkânsızmış. Böylece ayrılmaları gerektiğini anlamışlar. Kimin ayrılması gerektiğini yine sırığa danışmışlar. Sırık kardeşlerden Çikasah’a doğru eğilince gidecek kişi belli olmuş. Iki kardeş gözyaşları içinde sarılarak vedalaşmışlar ve güneş her gün doğudan doğduğunda kardeşliklerini hatırlayacaklarına yemin etmişler. Bir tepenin üzerine yolda yitirdikleri yakınlarının kemiklerini topluca gömmüşler. Böylece bağlıklarını bir kez daha güçlendirmişler. (…) (Marriott ve Rachlin 2003)

Nifak sok, böl, parçala ve yönet metodunu idari biçim sananlara bir sakız ağacı sırığı bulmaları sağlık olunur!