Virüsün Türkiye’deki merkezi ülke nüfusunun yüzde 20’sinin yaşadığı İstanbul. Bilim insanları, sağlık örgütleri ve İBB Başkanı İmamoğlu’nun ülkedeki toplam vakanın yüzde 60’ının yaşandığı kente dair ‘özel önlem alınmalı’ çağrıları karşılık bulmuş değil

Salgının merkezi İstanbul’a özel önlemler alınmalı

Türkiye’de ilk salgın vakasının görüldüğü 10 Mart’tan bugüne bir ay geçti. Bu süre zarfında yeterli derecede alınmayan önlemler nedeniyle salgın hızla yayılırken 82 milyonluk ülkede nüfusun yaklaşık yüzde 20’sinin yaşadığı İstanbul koronavirüsün merkezi oldu. 16 milyonluk kentte vaka sayısı 9 Nisan itibariyle 12 bin 231’e yükselirken, 210 kişi de hayatını kaybetti.

Sağlık örgütlerinin, uzmanların, biliminsanlarının uyarılarına kulaklarını tıkayan siyasi iktidarın almakta geç kaldığı önlemler nedeniyle İstanbul’da salgın kontrolden çıkmaz üzere. Her gün yüzbinlerce kişi çalışmak zorunda kaldığı için yollara düşerken salgını da bir anlamda beraberinde taşıyor. Muhalefet partilerine göre ölüm ve vaka sayıları gerçekleri yansıtmıyor.

Mega kentteki salgın tehlikesi Dünya Sağlık Örgütü’nün de (DSÖ) gözünden kaçmadı. DSÖ’den çarşamba günü yapılan açıklamada Türkiye'deki vakaların yüzde 60'ının İstanbul'da olduğuna dikkat çekilerek, “Son bir hafta içinde Türkiye'de virüsün yayılmasında büyük bir artış görmüş olmaktan endişeliyiz" denildi.

Uzmanlar dünyadaki birçok ülke nüfusundan daha kalabalık olan, ülke nüfusunun beşte birinin yaşadığı İstanbul’un durumunun diğer kentlerden daha kritik olduğunu vurguluyor. Büyük bir tehlike potansiyelini içinde barındıran İstanbul’un özel olarak ele alınmasını, özel önlemlerin alınmasını, kent ile özel koşullarda ilgilenilmesi uyarısında bulunuyor.

HERHANGİ BİR ADIM ATILMADI

Koronavirüsle mücadele kapsamında İstanbul’da yeni tedbirler için AKP iktidarının hazırlıklar yaptığı iddia edilse de şu ana kadar herhangi bir adım atılmış değil. Atatürk Havalimanı ve Sancaktepe’de iki salgın hastanesinin 45 gün içerisinde kurulacağının açıklanmasının ardından Sağlık Bakanlığı da İstanbul’a ihtiyaç halinde sağlık personeli takviyesi yapmayı planlıyor.

Sağlık Bakanlığı’nın yayımlanan yeni genelgesine göre, merkez ve taşrada görev yapan doktorların talep etmeleri durumunda İstanbul’a tayinleri yapılacak ve hemen göreve başlamaları sağlanacak.

FELAKETE ÇANAK TUTULDU

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk, göz göre göre felakete çanak tutulduğunu söyledi. Dr. Öztürk şöyle konuştu: “Olay esasında İstanbul’da geçiyor. Rakamlar ayrıntılı verilmiyor ama İstanbul salgının merkezi konumunda. Büyük ihtimalle dünyada İstanbul kadar kötü olan bir şehir yok. İstanbul göz göre göre kurban edilmiş durumda. Göz göre göre felakete çanak tutuldu. İstanbul’a dair rakamları bize 1 Nisan’da açıkladılar. Geç açıklandı, önlemler alınmadı. İstanbul’un Anadolu’ya enfeksiyon taşımasına göz yumdular. Temel, zorunlu acil işler dışında işyerleri acilen tatil edilmeli.”

İMAMOĞLU: İNSAN CANI SÖZ KONUSUYKEN NEDEN ADIM ATILMIYOR?

salginin-merkezi-istanbul-a-ozel-onlemler-alinmali-714705-1.

"Hepimizin bildiği gibi, ulus olarak çok zor günler geçiriyoruz. Ülkemizin her yerinde, sayısı ne olursa olsun hiç küçümsenmemesi gereken, bir pandemi ile karşı karşıyayız" diyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Ancak İstanbul’un durumu her yerden daha kritik. Salgının yüzde 60’dan fazla riski bu kentte. İstanbul, bu anlamda büyük bir tehlike potansiyelini içinde barındırıyor. Dolayısıyla, İstanbul, özel koşullarda ilgilenilmesi ve ele alınması gereken bir kent" ifadelerini kullandı.

İmamoğlu, şunlaru söyledi:

"Biz, bu salgına karşı elimizden gelen tüm önlemleri, ilk günden itibaren aldık ve almaya devam ediyoruz. Ancak, tablo önümüzde netleştiği zaman gördük ki en uygunu, İstanbul’da bir zorunlu karantinanın ilan edilmesi. Belirli süreyle uygulanacak bir karantina ile salgınının en azından yayılımını kontrol altına almak mümkün. Zaten Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, “Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin” sözleri de “evde kal” çağrıları da bunun gereğini ortaya koyuyor.

Bizim katıldığımız Pandemi Kurulu toplantılarında da bu dile getirilen bir görüştür. Ancak maalesef 20 yaş altı ve 65 yaş üstü yurttaşlara uygulanan yasaklar bile, bu yasak dışında kalan dinamik nüfusu kapsamadığı için gerektiği ölçüde fayda sağlamıyor. Kesinlikle önemli bir adım, ancak en azından İstanbul’a özel bir sınırlandırmanın gereği mutlak. Ben bunu çok erken bir tarihten itibaren dile getiriyorum. İşin aslı bu kadar zamanda da insan canı söz konusu olmasına rağmen adım atılmamasını anlamlandıramıyorum. Dediğimiz tarihte sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş olsaydı, salgının kontrolü noktasında önemli mesafe kat edilmiş olacaktı. Doğrusu bilim insanlarının söylediği de bundan farklı değil.

HER ÖNLEMİ ALIYORUZ

Biz gerek sosyal mesafenin korunması, gerek hareketliliğin azalması adına, toplu taşıma başta olmak üzere, hemen her önlemi almaya çalışıyoruz. Tedbirlere de sıkı sıkıya bağlıyız. Fakat hem bakanın açıklamalarından hem de verilerden açıkça görüyoruz ki, İstanbul’da daha özel tedbirlerle yola devam etmemiz gerekiyor. Biz İBB olarak, o şartlarda da İstanbulluya hizmet götürmek için hazırlıklarımızı yapıyoruz ve halk sağlığı için gereken tedbirlerin alınmasını bekliyoruz.
Bir başka açıdan sahada risk altındaki İBB personeli de etkileniyor. Pozitif çıkan çalışanımız 300’ü geçti. Karantina- idari izin- kronik hastalığı olanlara gelen sınırlamalar var. Hastalığa yakalananlar da var. Şu an İETT’nin işgücü yüzde 70’e indi. M3 Metro hattımızda salgın nedeniyle yüzde 40 personelimiz evinde ve hastanede. Gelecek günler ve hizmetin sürmesi adına bu da bir büyük tehlike."